Çocuk edebiyatının usta kalemlerinden Behiç Ak’ın son kitabı “Altı Kırk Dört Dalgası” Günışığı Kitaplığı tarafından yayınlandı. Hayata dair pek çok meseleyi barındıran kitap, çok katmanlı bir kurguya sahip. Altı Kırk Dört Dalgası “Ben bu hikâyenin yazarıyım,” cümlesiyle açılıyor. Behiç Ak bu başlangıcıyla yazma serüvenine dair ayrıntıları bizimle paylaşacağının ipuçlarını veriyor ve kurguya dâhil oluyor. Bir yazarın karakterlerini nasıl seçip oluşturduğu, olayları nasıl kurguladığı, yazarken ne kadar özgür olabildiği, yaşamımızdaki bitki, hayvan ve insanların yazdıklarımızı nasıl etkilediği, çok katmanlı bir metnin nasıl oluşturulduğu gibi kıymetli bilgilere yer veriyor. Yazarın karakter seçimiyle başladığı bu serüven gözünüzün önünde kurgulanmaya, ilmek ilmek ustaca örülmeye başlıyor. Karakterlerin gelip yazarın kapısını çaldığı Altı Kırk Dört Dalgası, okuyucusuna yalnızca kaliteli bir hikâye sunmuyor. “Yazar ıspanaklı yumurta seviyorsa, hikâyenin her yerinden ıspanak ve yumurta kokuları yükselir. Yoo, yoo bu tür metinleri kimse okumaz! Okusa da zevk almaz zaten” gibi metnin içine yedirilmiş püf noktaları ile de yazmaya ilgi duyanlara rehberlik ediyor.
Kitabımız, yazarın kendisini rahatsız eden bir horozdan kurtulmak için onu hikâyeye sokmasıyla devam ediyor ve horoz rastlantıların ortak noktası oluveriyor. Çünkü “tesadüfler, beklenmedik olaylar, hesapta olmayan tipler olmazsa, yazdıklarımızın tadı tuzu kaçar,” Gerçek karakterlerden esinlenerek oluşturulan kahramanlardan biri olan Mecnun Bey’in de horozun peşine düşmesiyle hikâyemiz yavaş yavaş şekilleniyor. Kitap boyunca Hayali köpeğiyle Doğan’ın, yaşadıklarını günbegün resmeden Şehrazat’ın, hayallerinden vazgeçmeyen Nigar Hanım’ın, tabiatla bağını koparmayan Melek Hanım’ın, hayatlarında hiç fazlalık olmayan insanların masalını anlatan Pakize Hanım’ın, Horoz Muzaffer’in, kendisine okunan birkaç garip ifadeden şaşılacak derecede çok etkilenen Koca Memet’in başından geçenlere tanıklık ediyoruz. Kendine has üslubuyla çocukların okuma zevkini geliştirmeyi önceleyen Behiç Ak, Altı Kırk Dört Dalgası’yla okuyucuya; onu ciddiye alan, kendini kıymetli hissettiren, bir birey olduğunu hatırlatan ve çevresinde gördüklerine anlamlar yüklemesine, dünyada süregelen olumsuzlukların değiştirilebileceğine olan inancının kuvvetlenmesine destek çıkacak bir hikâye sunuyor. Ayakları daima toprağa basan bir yazar olarak Behiç Ak, tabiatla olan bağımızı tekrar sorgulamamızı, yaptığımız hataları gözden geçirmemizi sağlıyor. Behiç Ak’ın diğer eserleri gibi Altı Kırk Dört Dalgası da, yanlış seçimlerden ötürü kitaplarla barışamamış 11 yaş üstü okuyucu için harika bir alternatif olarak değerlendirilebilir.
Çocuk kitaplarına gösterilen ilginin artmasıyla Hz. Peygamber’i anlatan çokça kitabı raflarda görmeye başladık. Ancak bunların bir kısmı maalesef kronolojik bilginin ötesine geçemedi. Şüphesiz, Peygamberimizin (SAV) doğruluğunu, adaletini, merhametini, çocuklara ve hayvanlara karşı tutumunu, özetle örnek hayatını da çocuklarla buluşturmamız gerekiyor.
Multibem Yayınları tarafından basılan ve bir kıssadan hareketle Peygamberimizin (SAV) merhametini, hayvan sevgisini ve nezaketini işleyen “Bu Deve Neden Kızdı?”, bu alanda yayınlanmış kitaplar arasında iyi bir örnek teşkil ediyor. Sevgisiyle bir deveyi sakinleştiren, onun derdini anlamak için gayret sarf eden, hayvan sahiplerine nasihat eden, hayvanların da hakları ve duyguları olduğuna vurgu yapan bir peygamber örneğiyle karşılaşıyoruz bu eserde.
“Süleyman Peygamber”, “Yusuf Peygamber”, “Salih Peygamber” kitaplarıyla tanıdığımız Elif Santur’un kaleme aldığı kitabın çizimleriyse Esra Özlem Balcı’ya ait. Bir Multibem klasiği olarak bu kitap da karşılıklı sayfalarda Türkçe-İngilizce metinler yer alacak şekilde tasarlanmış. 3 yaş üzerine hitap eden hikâyenin çift dilli olarak verilmesi çocuklara dil farkındalığı kazandırırken, İngilizce öğrenme sürecinde olanlara yardımcı kaynak olarak kullanma imkânı sunuyor.
Yetişkinler olarak bazen büyük bir yanılgıya düşüyor ve çocuğun asıl dünyasının “oyun” olduğunu, çocukların oyunla öğrenip hayata hazırlandığını unutuyoruz. Onları bize göre daha elzem ve kıymetli olana yönlendirmeye çalışıyoruz. Tıpkı Timaş Çocuk etiketiyle yayınlanan Sen Gerçek Bir Korsan Değilsin’de olduğu gibi. Kahramanımız Deniz, maceradan maceraya atılırken ismiyle müsemma Kaptan Oyunbozan onu gerçek bir korsan olma vaktinin geldiğini söyleyerek yanına çağırıyor. Neyse ki Deniz’in hayal gücü ve oyun tutkusu tükenmiyor; araba yarışından kocaman bir kale inşasına oradan da uzaya uzanıyor yolculuğu. Çocukların oyunlar arası koşuşturmacasını, sınırsız hayal gücünü, muhakemesini, oyunun gerçek gücünü canlı çizimleri ile aktaran Sen Gerçek Bir Korsan Değilsin, 4 yaş üzeri yerinde duramayan ve “Hemen geliyorum!” diyen çocukları bekliyor.
