Kimseye etmem şikayet Ağlarım ben halime, Titrerim mücrim gibi Baktıkça istikbalime” şarkısı yükseliyor Taş Konak’ta. Bu şarkının yükseldiği Taş Konak Nişantaşı’nın eski yapılarından biri. Şiirin sanatın musikinin yükseldiği bir konak son üç yıldır Kalyon Kültür Merkezi olarak kapılarını sanatseverlere açtı. Konak aslında Osmanlı’dan bu yana kültür sanat dünyasına ev sahipliği yapmış. Konağın ilk sahiplerinden İhsan Raif Hanım, döneminin şairlerinden. Çocuk denecek yaşta yazdığı şiirlerle dikkat çekmiş. “Kimseye etmem şikayet” şarkısının sözleri de ona ait. Aynı zamanda konağın kapılarını dönemin edebiyat erbaplarına açmış. Mesela dönemin ünlü şairlerinden Nigar Hanım’ın bu konaktaki musiki ve edebiyat sohbetlerine katıldığını biliyoruz. Üç evlilik geçiren ancak mutluluğu kendi gibi edebiyat dünyasından olan Şahabettin Süleyman’da bulan İhsan Raif Hanım aynı zamanda beste ve güftesi kendine ait eserlere de imza atmış.
TAŞ KONAK KÜLTÜR MERKEZİ
Taş Konak’ın tarihiyle ilgili çok daha ayrıntılı bilgi, 2020 yılından bu yana bu binayı önce restore ettirip ardından kültür merkezi olarak sanatseverlerine kapıyı açan Kalyon Kültür Merkezi’nin sitesinde yer alıyor. Buradan öğrendiğimize göre Taş Konak 2. Abdülhamid tarafından yaptırılarak 1889’da Osmanlı devletinde çeşitli görevlerde bulunan Mehmet Rauf Paşa’ya tahsis edilmiş. İhsan Raif Hanım henüz 49 yaşında vefat edince de 1929 yılında konağa Mardin ailesi yerleşmiş. Betül Mardin, Arif Mardin bu konakta bir süre yaşamış. Bir dönem halkevi olan konak Şişli Kaymakamlık Binası olarak da hizmet vermiş. 2013 yılında restore edildikten sonra ise Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredilmiş. Şişli Kaymakamlığı da yapan Mehmet Öklü bu konağın hikayesinden yola çıkarak bir roman kaleme almıştır. “Kimseye Etmem Şikayet” adlı bu romanda şair İhsan Raif Hanım’ın hikayesini ayrıntılı olarak da anlatır.
ÜÇÜNCÜ YAŞINI KUTLUYOR
Geçtiğimiz günlerde konakta açılan Kuytu sergisi bizi bir kere daha bu tarihi konağın geçmişine doğru yolculuğa çıkardı. Bugün üçüncü yaşını kutlayan kültür merkezinde koleksiyoner Yusuf İyilik’in Osmanlı döneminin giyim kuşam geleneğine dikkat çeken giysi ve aksesuarlarından oluşan özel bir sergi açıldı. Küratörlüğünü Meyçem Ezengin’in yaptığı sergide yer alan giysi ve aksesuarlar aynı zamanda Osmanlı döneminde kadın giyim kuşamının zenginliğine de dikkat çekiyor. Kalyon Kültür Vakfı’ndan Reyhan Kalyoncu da Osmanlı’dan Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar toplumun sosyo kültürel yaşamına yansımış binin üzerinde objenin yer aldığı serginin doğudan batıya kadın zerafeti ve zevkine ışık tutan bir sergi olduğunun altını çizdi. Depremden dolayı büyük acı yaşadığımız bu günlerde sanatın birleştirici ve iyileştirici gücüne de dikkat çeken Kalyoncu, “Ruhlarımız iyileşsin, güzelliklere ve iyilikleri hep birlikte sebep olalım istiyoruz. Böyle bir sergiyi bu zor zamanda sanatın iyileştirici ve birleştirici gücüne inandığımız için açıyoruz” dedi.
Kadın kıyafetlerinde zarafet ve zenginlik göz dolduruyor
Koleksiyoner Yusuf İyilik’in antikacılardan ve ailelerden toplayarak restore ettirdiği giysi ve aksesuarlar kaybolmaya yüz tutan Osmanlı giyim kültürünü de gözler önüne seriyor. Sergide farklı bölgelerden gelin başlıkları, aynalar, kuşak, çanta ve kese gibi onlarca giysi ve aksesuar bölgeden bölgeye de giyim ve kuşamın zenginliğini anlatıyor. Sergi Manisa’dan Bolu’ya, Kayseri’den Urfa’ya farklı yöresel kıyafet ve aksesuar modelleriyle Osmanlı’daki giyimin estetik, folklorik ve kültürel değerlerine somut örnekler üzerinden şahitlik ediyor.
Dünyada hayranlık uyandıran Osmanlı sanatının nadide örneklerini barındıran sergi aracılığıyla bin bir emekle ilmek ilmek dokunan, geçmişin ruhuyla nakışlanmış Osmanlı giyim kuşam hazineleri restore edilerek bugüne kazandırıldı. Sergi, Türk kadınının sadece yüzlerce çeşit kumaşla değil, tabiatın pek çok çiçeğini, rengini duygularıyla harmanlayarak işlediği oyalarıyla, fesiyle, cepkeniyle, gömleğiyle, takılarıyla, çarpanasıyla nasıl bir sanat ve estetik anlayışı içinde yaşadığını ortaya koyuyor.
