Sinemanın en çarpıcı konu başlıklarından olan idam bugüne kadar pek çok filmde farklı yönleriyle ele alındı. Güncelliğini ülkemizde de koruyan idam meselesine oldukça farklı bir yerden, deyim yerindeyse ‘içeri’den bakan Çırak, bu hafta vizyona girdi. Singapurlu genç yönetmen Boo Junfeng imzasını taşıyan film, babasının celladıyla aynı hapishanede çalışan 28 yaşındaki genç bir gardiyanın hayata, ölüme ve suça dair muhasebesine yoğunlaşıyor. Singapur adına Oscar yarışına giren ve 2016 Cannes Festivali’nin ‘Belirli Bir Bakış’ bölünde gösterilerek büyük övgüler alan filmin başrollerini Firdaus Rahman, Wan Hanafi Su, Mastura Ahmad ve Boon Pin Koh paylaşıyor.
Çırak, genç gardiyan Aiman’ın bir hapishanede gardiyan olarak işe başlamasıyla gelişen olayları konu ediyor. Anneannesi ve ablası tarafından büyütülen genç adam, hapishaneyle evi arasındaki rutin yaşamında cinayetle yargılanarak idama mahkum olan babasının yokluğunu ve bu yokluktan kaynaklanan sorunlu çocukluğunu unutamamıştır. İşyerinde yanında çalışmaya başladığı 65 yaşındaki Rahim isimli cellatla arkadaşlık kuran Aiman, geçmişi, mesleği ve babasının idamını gerçekleştiren ustasıyla derin bir muhasebeye girişir.
Otuz üç yaşındaki yönetmenin idam tartışmasına meselenin merkezinden baktığı Çırak, iddialı çıkışlardan uzak, minimalist anlatımı ve soğukkanlı yaklaşımıyla, idamı cellatların gözüyle yansıtmaya çalışıyor. Dingin anlatımı, yalın diyalogları ve klasik ancak başarılı kurgusuyla seyirciyi ajite etmeden tartışmaya dâhil eden yönetmen, genç adamın kafa karışıklığı üzerinden suç/yasa/ölüm üçgeninde bir tartışma başlatıyor.
Film, bir yandan adaletin tesisine dair göndermeler yaparken, diğer yandan idam sürecindeki teknik ayrıntıları öne çıkararak konuyu bambaşka bir yönüyle beyazperdeye taşıyor. Mahkûmların asılacağı ipin cinsinden bağlama şekillerine, idam anındaki diyaloglardan mahkûmların asıldığı andaki teknik ayrıntılara kadar idam sürecini ‘mesleki’ boyutlarıyla da ele alan genç yönetmen, babasının celladıyla arkadaşlık kurdurduğu Aiman’ın kişisel gelgitlerini idama yönelik etraflı bir muhasebeye dönüştürüyor. Yönetmen, usta işi atmosferiyle seyirciyi maniple etmek yerine, serinkanlı yaklaşımıyla konuya geniş bir pencereden bakma imkânı sağlıyor.