|

İçinde kurt taşıyanların filmi: Mavzer

Fatih Özcan’ın yönetmen ve senaristliğini üstlendiği ilk filmi Mavzer, 25 Şubat’ta vizyona giriyor. Anadolu’nun dağ köyünde bir ailenin doğayla verdiği yaşama mücadelesini anlatan filmde “İnsan insanın kurdudur” sözünün analizi yapılıyor. İçinde kurt taşıyan herkesin kendinden bir parça bulacağını söyleyen Özcan, Anadolu’daki bir babanın çocukları arasındaki farkı neye göre belirleyeceğinin cevabını da arıyor.

Halime Kirazlı
00:00 - 16/02/2022 Çarşamba
Güncelleme: 22:44 - 15/02/2022 Salı
Yeni Şafak
Mavzer
Mavzer

Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleriyle TRT’nin ortak yapımcılığında çekilen “Mavzer” 25 Şubat’ta vizyona giriyor. Prömiyerini 26. Saraybosna Film Festivali’nde yapan film, “İnsan insanın kurdudur” sözünün analizini yapıyor.

Mavzer’in yönetmen ve senaristliğini yürüten Fatih Özcan’ın yaşam hikâyesinden de izler taşıyan film, Anadolu’nun bir dağ köyünde koyunlarını kurtlardan korumak için bir mavzer edinmek isteyen

Veysi’nin, oğlu ve kardeşleriyle yaşadıklarını konu ediniyor. Özcan, filmle insanın daha iyiyi isterken her şeyin nasıl bozulmaya başladığını ve doğaya uymayan hareketlerin, insana felaket olarak döndüğünü anlatıyor.

Kabil Habil’i neden öldürdü?

Filmde gerçek kurtlarla çalışan Özcan, CGI gibi görsel efektlerden yararlanmayı düşünmüş ama hem maliyet hem de vereceği yapaylık hissinden dolayı vazgeçmiş. Filmde kurt kullanmasının metaforik anlamları üzerine de duran yönetmen, “İlk nedenlerden birisi ‘Kabil, Habil’i neden öldürdü’ sorusuna dayanıyor.

Bana kalırsa tek bir sebebi olabilir. Kabil, Habil’i sevgisizliği yüzünden öldürdü. Çünkü Hâbil’in sevgisi o kadar yüksekti ki, Kabil’in varlık alanını kapatıyordu. Peki Anadolu’daki bir baba, çocukları arasındaki farkı neye göre belirler? Hangisinin daha çok emek verip çaba harcadığına göre. Ama kimse ben diğeri gibiyim demiyor. En tembeli bile olsa ‘en çalışkan benim’ tavrıyla hak talep ediyor” diye nedenleri sıralıyor.

Kurt doğasında olmayanı yapmıyor

Peki insan neden insanın kurdu olur? Hobbs’un bu önermesinden yola çıkan yönetmen, filmle aslında bu soruya da cevap arıyor. Temel ihtiyaçlar üzerinden ortaya çıkan çatışmayı ise film özelinde şöyle özetliyor; “Bu hiyerarşide birkaç gerekçe var. Güvenlik, barınma gibi. Bunlar bir araya gelince biri diğeriyle, ben daha çok barınacağım diye kavga eder. Onun barınma alanına el koyar. İnsan insanın kurdu meselesini düşünürken peki gerçek bir kurt da hikâyeye dahil olsa nasıl olur diyerek başladım işe. Gerçek kurt, saf doğayı temsil ediyor. Çünkü kurt kendi doğasında olmayan hiçbir şeyi yapmıyor.”

“Kendime ait kılmak istedim”

Aklındaki hikâyeyi belgesel tadında, durağan planlar ve gerçekliğin daha öne çıktığı bir iş olarak niteleyen Özcan, Mavzer’e evrilmesini şu sözlerle aktardı, “İlk başta, durumu resmetme üzerine bir planım vardı. Bunun doğru olmadığını görüp, kamerayı insana yaklaştırıp, o coğrafyanın öznesi olan insanı anlatmaya çalıştım. Normalde ilk planım artistik bir film çekmekti. Sete birkaç hafta kala taklide düştüğümü fark ettim. Dedim ki bunun neresi bana ait olacak, istediğim böyle bir şey değil. Kendime ait kılmak için başka bir yere çevirdim hikâyeyi.”

Mavzer’in doğup büyüdüğü çevrenin hikâyesi olduğunu ve içinde kurt taşıyan herkesin kendinden bir parça bulacağını söyleyen Özcan, hikâyenin sadece bir kesime ait olmadığını dile getirdi. Filmin mekanını değiştirseydiniz nerede çekerdiniz sorusuna, “Bu hikâyenin mekânı bir şehir olsaydı, hayvanat bahçesinden kaçan bir kurdun hikâyesi olurdu muhtemelen. Hikâyenin aslında böyle birkaç temel meselesi var” diye cevap verdi.

#kurt
#Mavzer
#Fatih Özcan
#Anadolu
2 yıl önce