Çektiği sinema filmiyle yurtdışında ödülleri toplayan, şimdilerde Kalbim Seni Seçti dizisinde Ömer Asaf karakterini canlandıran Sermiyan Midyat “Otuzumdan sonra bana bir şeyler olmaya başladı. Tipim mi oturdu, nedir? 30'undan önce bön roller oynuyordum, şimdi ise jön” diyor
Biz Doğulu bir aileyiz, kökenlerimiz Şemikhan aşiretine dayanıyor. Bu girişi neden yaptım? Çünkü ben sülalemizdeki sanatla uğraşan tek insanım. Rahmetli dedem köye gazete getiren, bilinçli bir ağa. Dolayısıyla sülaledeki birçok insan avukat, doktor, mühendis. Rahmetli babam da hem avukat, hem de siyasetçiydi. Benim de öyle olmamı istediler.
Annem mühendis olmamı istiyordu. Fakültede okurken, İstanbul Üniversitesi tiyatro kulübüne de girdim. Keyif alıyorum, bir köşede dursun diyordum. Fakat içime fazla işlemeye başladı. Mühendisliği bırakıp, Ferhan Şensoy'la tanıştım. Nöbetçi Tiyatro ilanlarını gördüm, gittim, başvurdum, kazandım. Ama asıl kırılma Oyun Atölyesi'nde Haluk Bilginer ve Zuhal Olcay'la çalışmaya başlamamla yaşandı.
Ailem de bir süre sonra ikna oldu. Annem destekledi, babam biraz şüphe etti. Aç Yeşilçam'cı haberleri onu biraz korkuttu. Babam bana hep 'bay muhalif' derdi. Çok haklı. Kalabalıkların gittiği yönün tersine gitme gibi bir huyum var. Zapatista hayranıyım. Ülkelerin, bayrakların, dillerin ve dinlerin olmadığı sadece insanların birebir ilişkilerinin olduğu bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu yüzden de kurallarla karşılaştıkça muhalif ruhum gelişiyor.
Haklısın, bu yüzden yazıp çiziyorum. Silah kullanan, küfreden biri değilim. Benim silahım da cümlelerim oldu. Önceleri hep komik şeyler yazıyordum. Bilinçlendikçe bu felsefi, siyasi ve trajik boyutlar kazanmaya başladı. Ama komediden hiç vazgeçmedim.
Evet muhalefet komediyle yapılır. Espriyi insanların karınlarına atarsanız kahkahalarla gülerler ama hiçbir şey anlamadan çıkıp giderler. Kalp ve beyin arasında bir yere atarsanız 'eh işte' der. Önemli olan espriyi beyne atmaktır. Dünyanın en büyük şövalyeleri komedyenlerdir. Antik Yunan'da krallara sadece soytarılar laf söylerlerdi. Kafaları kopardı ama susmazlardı.
Komedi cesurların işidir, bizde korkaklar yapıyor komediyi. Mizah dergileri bir şekilde bu bahsettiğimi yürütüyor. Levent Kırca ve örneklerinin ise tek dertleri göze hoş gelme çabası. Politikacı zihniyetiyle reyting ve oy toplamak için bunu yapıyorlar.
Zaten benim yazdığım her iş siyasi bir takım ögeler içerir. Ay Lav Yu da çok siyasi bir filmdi. Siyasi cümleleri direk söylediğinde sloganlaşıyor, bir anlamı kalmıyor. Fellini'nin bir sahnesi vardır. Kum eleyen inşaat işçisi çocuk başındaki adama 'Benim dedem de ev yapıyordu, babam da. Ben de ev yapıyorum, nerede bizim evimiz?' diye sorar. Bu dibine kadar siyasettir.
Ben Eric Morris'in yöntemine inanıyorum. O 'Tahmin edilemez olmalısınız, şaşırtmak zorundasınız' der. Bence yüzde yüz yaşamaktır rolü. Oynamak çok kötü bir şey. Oyunculuk hayatın ta kendisini yeniden yaşatmaktır.
Türkan Şoray'ım. Şaka bir yana Yeşilçam'da senelerce insanları film yapıyoruz diye yediler. Birçok Yeşilçam aktörü hayatı sadece kendilerinden ibaret görmüş ve yaşamışlar. Gün olup devran döndüğünde 'Niye bu kadar yalnızım' diyorlar. Çünkü sen onu öyle kurdun. Hani set işçileriyle yemek yemezdin, otel seçerdin. Ne oldu?
Ben kadın hayranları olan bir adam hiç değildim. Fakat 30'umdan sonra bir şeyler olmaya başladı. Tipim mi oturdu, nedir? 30'undan önce bön roller oynuyordum, şimdiyse jön. Şaka bir yana Amerika'da George Clooney ve Ömer Şerif'e benzetiyorlardı beni. İki ismin karışımından ortaya Ömer Clooney çıktı.
Tiyatro benim için çok önemli. Zamanında tiyatrocu ağabeyler çıkıp kimse tiyatroya gelmiyor diye ağladılar. Abuk sabuk işlere izleyici istediler. Tiyatro yapmak demek yerlere tükürmeyini öğretmek demek değil. En anarşist tiyatro olması gerekirken malesef en snobu o oldu.Televizyonda ve sinemada özgür değilsiniz. Ama tiyatroda daha özgürsün.
Ben tek kelime Kürtçe bilmem. Senelerce ismimin Kürtçe olduğunu söylemedim insanlara. Bu nasıl bir travma, bilir misiniz? Kardeşim 1984 doğumlu. İsmini Rojda koyabilmek için akla karayı seçtik. Dayım 'Ablasının adı Ajda, uysun diye bunu da Rojda koyacağız' dedi de nüfus müdürünü ikna etti. İnsanların ismini, dilini, şarkısını yasaklayınca ona başka bir şey yapmanıza gerek yok. Ben ne bir Kürt, ne de bir Türk milliyetçisiyim. Fanatik bir insan milliyetçisiyim. Kimin Ermeni, kimin Yahudi, kimin Kürt olduğu zerre kadar ilgilendirmiyor. Yaşanan acılardır önemli olan.
Gişeyi hedeflemeyen, sadece kendi zevkim için ilerleyen yıllarda yapmayı düşündüğüm bir film var. Türkiye'deki Kürt çocuğun evine gelen Almanyalı bir Türk ve Amerikalı Kızıldereli'nin yaşadığı azınlık mücadelesini anlatacağım. Çünkü kendimi Türkiye'de bir Kürt, Almanya'da bir Türk, Amerika'da bir Kızıldereli gibi hissediyorum.
Ömer Asaf benim için zorlayıcı bir karakterdi. Çünkü genelde benim fiziğime bakıldığı zaman maço bir adamı oynayabilirim, Kurtlar Vadisi'ne pek yakışırım -ama hayatta oynamam-. Ama Ömer Asaf'a bakınca. Muğlalı, müzisyen, naif, sıradan bir adam. Müzik yapması da beni etkiledi.
O öngörüyü seyirci veriyor zaten. Beş bölümdür gün birincisi çıkan bir işin devam etmeme olasılığı düşüktür. Azımsanmayacak rakiplerimiz var. Canım Babam, Mehmet Aslantuğ gibi biri var. Şartlar müsait iyi olan kazansın, nasılsa artık şike de yok!






