|

Ramazanın esenliği edebiyatta

Sessiz ve karantinalı Ramazan günleri, tarihin tozlu yapraklarında kalan geçmişi düşündürdü bize. Edebi metinlerde kalan Ramazan ruhunu Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk›tan dinledik. Savaşlar ve toplumsal düzensizlik günlerinde olduğu gibi salgında da Ramazan hayatının etkilendiğine değinen Çoruk, bu günlerdeki esenliğin edebiyattaki yansımalarına işaret ediyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 15/05/2020 Cuma
Güncelleme: 22:18 - 14/05/2020 Perşembe
Yeni Şafak
Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk
Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk

Çarşılarda, camilerde hazırlık yoktu, kalabalık iftar sofraları kurulamadı bu sene. Kalben yaptığımız hazırlıkla karşıladık mübarek Ramazan’ı. Koronavirüs nedeniyle yaşanan boşluk, oruçlu geçen karantina günleriyle birleşti. Eski fotoğraflarda kalan tanıdıklar anılarla yâd edildi. Hatıratlar, şiirler, denemelerde eski günlerin izi sürüldü. Biz de eski İstanbul’un sosyal hayatı üzerine çalışmaları bulunan Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk ile Ramazaniyelerden Yahya Kemal’e, Sezai Karakoç’tan Nerval’e Ramazan’ı metinlerde yaşatan, anlamını aşılayan kalemleri, edebiyattaki Ramazan algısını konuştuk.

Ramazan’la ilgili yazılan şiir, deneme, fıkra, hatıratları ne kadar eskiye götürebiliriz? Bu metinler nasıl bir gelenek ve birikim toplamı sunuyor?

Ramazan ve edebiyat deyince kronolojik olarak baktığımızda önce şiir gelecektir. Öyle ki Divan edebiyatında Ramazaniye başlığını taşıyan kaside şeklinde yazılmış metinlere baktığımızda başlı başına Ramazan ayına mahsus, sadece bu ay için yazılan şiirlerden söz etmek mümkün. Ayrıca eskiden davulcuların insanları sahura kaldırmak amacıyla davul eşliğinde söyledikleri manileri de Ramazan edebiyatı çerçevesinde düşünmek gerekir. Modern edebiyata geldiğimizde Divan edebiyatındaki geleneğin devam ettirilmediğini görüyoruz. Bu noktada özellikle Mütareke ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yazılan eserlere, yazılara baktığımızda eski Ramazanları özlemle anan hatıralara dayalı metinlere rastlıyoruz. Özetle, Divan edebiyatında bir gelenek şeklinde Ramazaniyeler yazılırken, geçmişe yönelik olarak Ramazan hatıralarının öne çıktığı modern edebiyatta böyle bir gelenekten söz etmek mümkün değildir.

HÜRMET DUYGUSU ORTAK

Türk edebiyatındaki Ramazan algısını metinlerdeki hangi heyecanla görebiliriz?

Ramazaniyeler, hatıratlar ve diğer metinlerdeki ortak nokta, Ramazan ayı hakkında ortak bir hürmet duygusunu ifade etmeleridir. Bu yönüyle Divan edebiyatı ile modern edebiyat Ramazan hakkında aynı hislere sahiptir diyebiliriz. Elbette Ramazan ayı diğer aylardan farklı olarak yoğun bir ibadet ayı olduğu için bu aya yönelik duygu yoğunluğu normal zamanlardan farklı olacaktır.

Metinler üzerinden Ramazan’ın gelişini nasıl anlardık?

Özellikle hatıralara dayalı yazılara baktığımızda Ramazan öncesi yapılan hazırlıklar, insanların tatlı telaşı, büyük camilere kurulan mahyalar, iftar davetleri, bazı camilerin avlularında kurulan Ramazan pazarları, teravih sonrası kahvelerde yahut büyük konaklarda icra edilen Karagöz oyunları, cami ziyaretleri, Kadir gecesi gibi Ramazan ayına mahsus bütün hususlar bu yazılarda karşımıza çıkmaktadır.

Ramazan metinleri konusunda eski ve yeni edebiyat arasında bir kıyas, değişim okuması rica etsek...

Aslında her iki edebiyat anlayışının da Ramazan ayına katkı yaptığını söylemek durumundayız. Divan edebiyatının aksine modern edebiyatın büyük ölçüde geçmiş zamanlara, hatıralara yoğunlaşması değişimin hızla gerçekleştiği modern zamanlarla ilgili. Zamanın ve hayat şartlarının hızlı bir şekilde değiştiği modern zamanlarda yazarlar, alıştıkları Ramazan ayından uzaklaşıldığını gördükleri zaman ister istemez hatıralara başvuruyorlar, bir anlamda hafızalarda kalan Ramazanları hatırlayarak bir şekilde geçmişi yeniden yaşayarak teselli buluyorlar. Ramazan hayatı söz konusu olduğunda Meşrutiyet ve Cumhuriyetin ilk yılları bizim için bir kırılma noktası. İç karışıklıklar, savaşlar, toplumsal düzenin alt üst olması, yeni bir rejimin tesisi Ramazan hayatını da etkiliyor. Yazarlar da kaleme aldıkları metinlerde Abdülaziz ve Abdülhamid dönemleri Ramazanlarını öne çıkarıyorlar. Ahmet Rasim bu dönemde öne çıkan kalemlerden birisidir.

RAMAZAN YAZILARI MORAL VERDİ

Yahya Kemal de bunlardan biri diyebilir miyiz?

Elbette, mütareke döneminde Yahya Kemal’in Tevhid-i Efkar gazetesinde yayımladığı Ramazan yazılarını ayrı bir yere koymak gerekiyor. Yahya Kemal, İstanbul’un işgal altında bulunduğu, Anadolu’da Milli Mücadele’nin sürdüğü bir dönemde yazdığı Ramazan yazılarında zafere olan inancını dile getirerek halka büyük moral veriyor. Daha sonra Eğil Dağlar kitabına girecek olan bu yazılar döneminde insanlar üzerinde büyük etki uyandırıyor. Şair ileride yazacağı Atikvalde’den İnen Sokakta şiirinde ise halkın Ramazan coşkusuna katılamayan Türk aydınının çektiği sıkıntıyı kendisi üzerinden dile getirir.

Son dönem edebiyatımızın Ramazan ilgisi hakkında ne söylenebilir?

Modern edebiyat ve Ramazan söz konusu olduğunda üzerinde durulması gereken en önemli metin ise Sezai Karakoç’un Samanyolunda Ziyafet adlı eseridir. Sezai Karakoç, bu eserinde oruç penceresinden kainatın görünümünü, bir müminin iç dünyasında oluşan ve gittikçe genişleyen alemi, esenliği ve huzuru Diriliş kavramı çevresinde hayatı ve sanatı ustalıkla birleştirerek ortaya koyar.

AYRINTILAR YABANCILARDA

Ramazan’ı ülkemizde geçiren misafir kalemlerin izlenimleri nasıldı?

Özellikle 19. yüzyılda İstanbul’a gelen ve seyahatleri Ramazan ayına tesadüf eden yabancılar oruç ayına kayıtsız kalmamışlar, sonradan yazdıkları eserlerde Ramazan’la ilgili izlenimlerine yer vermişlerdir. Kendi memleketlerinden uzakta, ilk defa karşılaştıkları, topluca yapılan ve bir ay süren bu ibadetten oldukça etkileniyorlar. Ayrıca Ramazan ayının İstanbul’da nasıl yaşandığına dair bazıları yerli kaynaklarda olmayan ayrıntılı bilgiler veriyorlar. Şunu da belirtmek gerekir ki, bu yazarların çoğu her ne kadar farklı kültüre sahip olsa da, Ramazan’a hürmet hisleriyle yaklaştığını görüyoruz. Nerval, Gautier ve Amicis seyahatnamelerinde Ramazan ayına yer vermiş Batılı yazarlardan birkaçıdır.

#Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk
#Ramazan
#Koronavirüs
4 yıl önce