|

Rus klasiklerinin izinde: Puşkin Evi

Rusya’da postmodern romanın ilk örneği olarak bilinen ‘’Puşkin Evi’’ YKY arasında okuyucuyla buluştu. Andrey Bitov, Rus edebiyatının temel eserlerinden yola çıkarak ‘’Puşkin’in Rus Edebiyatı nedir?’’ sorusuna cevap arıyor.

Yeni Şafak
13:22 - 9/09/2015 Çarşamba
Güncelleme: 10:28 - 22/09/2015 Salı
Yeni Şafak
İSA KARAASLAN


Puşkin Evi, Rus klasiklerinin izinden giden bir kitap. Post-modern Rus romanının ilk örneklerinden olarak kabul edilse de Andrey Bitov, Dmitry Bavilsky ile yapmış olduğu bir söyleşisinde, roman yazma serüveni ile ilgili konuşurken bu tekniği aslında çok disiplinli bir şekilde yapmadığını sezdirir. Bitov'un söyleşideki son sözlerinin Puşkin Evi romanındaki üsluptan izler taşıyor: “Her insan oturup bir kitap yazabilir. Olabildiğince basite indirgeyerek yazmak koşuluyla… Ama şimdilerde herkes edebiyat yapmaya çalışıyor. Dallandırıp budaklandırıyorlar ve her şey kayboluyor. İnsanlar yazar olmayı takıntı haline getiriyorlar, gerçek edebiyat olmayışının sebebi de bu.”


Kitapta romanın ana kahramanı Leva'nın hayatı Rus klasikleriyle bağdaştırılarak ele alınıyor. Bununla birlikte Sovyet toplumu ve tarihi eleştirel bir tutumla irdeleniyor. Romanın, “altını ben çizdim- A.B.” başlıkları altında kendini romana dâhil ettiği bölümlerde Bitov, Leva hakkında şunları söylüyor: “Leva'nın bugünkü yaşamından her şeyi, Leva'yı tarihsel sürecin tam ve eşit bir katılımcısı sayarak anlattık.”


OKUMASI ZOR BİR KİTAP

Çeviri açısından oldukça başarılı bulduğum Puşkin Evi'nin zor bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Bu zorluk elbette yazarın geniş kültürel birikimi ile alakalı. Kitabı okumadan evvel, kitabın kültürel kodlarına nüfuz edebilme ve kitabı anlamlandırma adına Sovyet tarihine göz atmakta fayda olduğunu düşünüyorum ve elbette Rus klasiklerine ana hatlarıyla hâkim olabilmek de önemli. Yazarın görüşü ise benden farklı, Bitov, kitabın “Şerhler” bölümünde bu konuyu ironik bir üslupla şöyle cevaplıyor: “Bu romanı okumaya kalkışmak için edebiyatı iyi bilmek hiç de zorunlu değil –ortaokul bilgisi (ülkemizde ortaokul eğitimi mecburidir) yeterli olacaktır. Yazar bilerek okul müfredatının sınırlarını aşmıyor.”


Yazarın kendini romana dâhil ettiği bu bölümlerde kendi romancılığıyla alakalı önemli ipuçları da vermektedir. Bu romanda Bitov'un özellikle Dostoyevski'nin izinden gittiğini söyleyebiliriz, bahsettiğimiz bölümde bunu kendisi de itiraf eder. Tolstoy'a ise biraz daha mesafelidir, onun için Dostoyevski kahramanlarıyla daha iç içedir, kendi kahramanlarının “oda arkadaşı”dır çünkü. Bitov, zorlamalı bir “nesnelliği” gerçeklik diye vermeyi fazlasıyla kibirli bulur. Çünkü ona göre yukarıdan sadece Tanrı görebilir. Romanın sonlarında yazar ve kahraman buluşması gerçekleşiyor, kitabın yazarı Bitov romanın kahramanı olan Leva ile buluşuyor. Gerçek ve düşün buluşması diyebiliriz buna, diğer bir ifadeyle bu durum nesnellikten kaçışın simgesi olarak da okunabilir.


Kitap boyunca, gerçekle düşün iç içe geçtiğini hissedebiliyor ve sormadan edemiyorsunuz: yazar aslında her şeyi anlatmakla bize ne söylemek istedi? Buna Bitov'un romandan bir cümlesiyle cevap vermek istiyorum: “Her şeyi anlatmışken, hiçbir şey anlatmadık.”



Puşkin Evi

Andrey Bİtov


Çev.Sabri Gürses


YKY


Haziran 2015


448 sayfa




#Puşkin Evi
#Rus klasikleri
#postmodern
9 yıl önce