|

Sahaflık dükkândan çıktı

Beylikdüzü ve Bakırköy gibi farklı semtlere taşındı. Biz de halen devam eden ve üçüncüsü düzenlenen Beylikdüzü Sahaf Festivali vesilesiyle sahaflarla bir araya geldik. Sahaflar Birliği Başkanı Emin Nedret İşli, festivallerin sahaflık mesleğini halka anlatmak için bir fırsat olduğunu söylerken, Sahaflar Derneği Başkanı Ümit Nar, sahafların artık dükkanlardan çıktığına ve her yıl daha da iyiye giden uluslararası boyut kazanan festivaller düzenlendiğine dikkat çekti.

Hatice Saka
04:00 - 1/09/2019 Pazar
Güncelleme: 09:52 - 31/08/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Beylikdüzü Sahaf Festivali'nin üçüncüsü düzenlendi.
Beylikdüzü Sahaf Festivali'nin üçüncüsü düzenlendi.

İstanbul’da düzenli olarak sahaflara gidenler bilirler; Beyoğlu ve Kadıköy sahafların merkezidir. Ancak son yıllarda sahaf festivalleri sayesinde onları meydanlarda ve farklı semtlerde görmeye başladık. Elbette bu işin bir mimarı var. Sahaflar Birliği Başkanı Emin Nedret İşli. 1978 yılından bu yana sahaflık yapan İşli, ziyarete gittiği Frankfurt Kitap Fuarı’nda sahafların stand açtığını görür. Döner dönmez de Beyoğlu Belediyesi’ne gider ve sahafların stand açacağı bir yer göstermelerini ister. İlk olarak 2008 yılında Galata Kulesi dibinde başlar bu yolculuk. İlgi artıkça Taksim Meydanı’na taşınır festival alanı. Ardından da Üsküdar, Kadıköy, Beylikdüzü ve Bakırköy gibi semtlerde de sahaf festivali düzenlenmeye başlar. Biz de bu festivallerin, sahafların dünyasına ne şekilde yansıdığını merak ettik.


SAHAF İLE SARRAF FARKINI ÖĞRENİYORLAR

İlk olarak bu işin öncüsü Sahaflar Birliği Başkanı Emin Nedret İşli’ye sorduk. Bu festivallerin sahaflara büyük katkısı olduğunun altını çizen İşli, sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle gençler sahaflığın anlamını öğreniyor. Çünkü ülkemizde sahaf ile sarrafı karıştıran çok insan var. Bugün Türkiye’de sadece öğrenciler değil hatta akadamisyenlerin de kitap okuma alışkanlığı yok. Bunda idarecilerimizin kitap okuma merakının olmasının etkisi büyük. Dolayısıyla sahaflar bu alandaki boşluğu dolduracak ve kitapla kurulacak ünsiyetin artmasını sağlayacaktır.” İşli, sahafların okuyucu ile buluşmasının önemine dikkat çekti ve ekledi: “Sahaflar sokağa çıkıp, insanlarla tanış olup, kitapları tanıtan ve nadir eserleri ortaya çıkaran insanlardır. O yüzden bu festivallerin aleni ve halka dönük olması önem arz ediyor. Diğer yandan sahafların ayakta kalabilmesi için ticari hacimlerini artırmaya ihtiyaçları var. Sahafların müşteri kazanması ve ticaret yapması açısından da festivallerin katkısı oluyor.” İlk yıllar zor günler geçirdiklerini vurgulayan İşli, sahaf festivallerinin daha da yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti.


OKURUN AYAĞINA GİDİYORUZ

Sahaf Derneği Başkanı Ümit Nar ile 31 Ağustos’ta başlayan ve bu yıl üçüncüsü düzenlenen Beylizdüzü Sahaf Festivali alanında buluştuk. İlk önce Sahaflar Birliği ve Derneği arasındaki farkı ve bir ayrışma olup olmadığını sorduk. Nar, bize şu yanıtı verdi: “Biz kardeş derneğiz. Nedret İşli derneğimizin onursal üyesi ve iki derneğin üyeleri kesişiyor. 2010 yılında Haydarpaşa’da kendi imkanlarımızla bir festival yapmak istedik. O dönem idari sebeplerle geçici olarak ayrı bir dernek kurmamız gerekti. O festivalde derneğin adı duyulunca biz de devam ettirmeye karar verdik. Nedret Abi, 1978’den beri bu işi yapıyor ve bizim ustamız. O, ana problemlerimizden biri olan Kültür Bakanlığı nezdinde sahafların tanınması konusunda çalışmalar yapıyor. Ben ise festival işlerine yoğunlaşıyorum.” Galata Kulesi dibindeki ilk festivale 15 sahaf katılırken şimdi 100 kişilik alanın dolduğunu söyleyen Nar, her festival sonrasında daha büyüğünü yapmaları yönünde talep geldiğini dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti: “İstanbul’da ulaşım büyük bir sorun. İnsanların Beyoğlu ve Kadıköy gibi sahafların olduğu semtlere gelmesi kolay değil. Festivallerde biz okurun ayağına gidiyoruz. Beylikdüzü, Kadıköy ve Bakırköy’de festivaller yapılıyor. Kartal ve Pendik’te bir etkinlik yapmıştık. Önümüzdeki dönem orada da bir festival düzenlenebilir. Pasajlardaki dükkanlarımıza 100 kişi geliyorsa alanlarda 10 bin kişi geliyor.” Nar, diğer taraftan söyleşi, mezat ve sergilerle sahaf festivallerinin daha da renklendiğine dikkat çekiyor. İstanbul ile sınırlı kalmayan sahaflar, Gaziantep ve Malatya’nın ardından önümüzdeki günlerde Antalya’da etkinlikler yapmaya hazırlanıyorlar.


Sahaflık mesleğinin inceliğini ve ruhunu öğrenmek için onların dükkanlarına gidemiyorsanız, bu festivallerde standlarına uğramanızı tavsiye ederiz. Her biri bu mesleğe ömrünü adamış, birbirinden değerli sahaf ile sohbet etme ve bilgilerinden yararlanmak için bir merhaba demeniz yeterli olacaktır.

Mesleğimizin inceliklerini anlatıyoruz

1966 yılından bu yana sahaflık yapan R.Halil Bingöl, insanların her şeyden önce eski kitap satan ile sahaf arasındaki ayrımı iyi bilmesi gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti:

“Bu mesleğin okulu yok. Bir sahaf yıllar içinde öyle bir aşamaya gelir ki, bir kağıda dokununca onun hangi yıl basıldığını anlar. Sadece Osmanlıca bilmesi yetmez, Arap harfleriyle yazılan Hintçe, İbranice ya da Ermenice eserler var. Bunların farkını bilir. Daha onlarca şey sıralayabilirim. Bir sahaf kitap filoloğu, arkeoloğu ve alimidir. İşte bu festivallerde gençlerle bir araya gelip mesleğimizi anlatma fırsatı buluyoruz. Her festival sonrası aksayan yönleri tespit ediyoruz ve bildiriyoruz. Böylece her yıl daha ileriye gidiyoruz.”


Kitaba bakış açısını değiştirmek önemli

35 yıldır sahaflık yapan Naim Dikli ise birinci amaçlarının kitaba bakış açısını değiştirmek olduğunu belirtti ve ekledi:

“Bir kere sahaflık özel bir alan ve her zaman karıştırıldığı gibi sadece okunmuş kitapların alınıp satıldığı bir iş değil. Dolayısıyla birinci amacımız kitaba bakış açısını değiştirmek. Okuyucuyu bu konuda eğitmemiz gerekiyor. Özellikle yeni neslin kitap kültürü ve bilgisi olması, kitaba bakmayı, görmeyi, özelliklerini öğrenmesi lazım. Ayrıca okuyucu için bütün sahafları bir arada bulmak ve daha sonrası için kitap siparişi verebilmek için festivaller bir fırsat. Bizim açımızdan önemine gelirsek kendi tanıtımımızı yapmamız, diğer sahaflarla bir araya gelip fikir ve kitap alışverişinde bulunmamız açısından faydalı.”


Okurun tercihleri değişti

Gürsel Özer, 30 yıldır sahaflık yapıyor. Üniversite yıllarında iken Beyazıt Meydanı’nda açtığı tezgah ile başlamış mesleğe, sonra Kadıköy’de bir sokakta... 25 yıldır ise Beyoğlu’ndaki dükkanında sahaflık yapıyor. İstanbul’da düzenlenen tüm festivallere katılan Özer, festival ve okur profiline ilişkin şunları söyledi:

“İlk festivalden bugüne baktığımda okurun tercihi ve türevinin değiştiğini görüyorum. Bizim anladığımız tarzda okuyucu yok. Mesela Osmanlıca kitaplar artık antika ve seyirlik bir malzeme oldu. Çünkü okuyucu yabancısı olmadığı kitaplara yönelir oldu. Herkes kafasında bir liste ile geliyor. Merak duygusu azaldı. Festivale gelen kitle dükkana gelmiyor ve diğer festivali bekliyor.”


#Kitap
#Sahaf
5 yıl önce