Mühendislik biliminin tıp alanındaki yansımalarının en önemlilerinden birisi ultrason teknolojisindeki gelişimdi. Ultrason aletinin gezici kısmından insan kulağının duyamayacağı kadar yüksek frekanslı ses dalgaları çıkar. Bu cihazla doktorlar hastanın iç organlarını ayrıntılı biçimde görürler.
İlk kez 1942 yılında Avusturalya'lı Thedore Dussik tıbbı ultrasonu tanımladı. Doktorlar ve mühendisler ses dalgaları ile biyolojik dokular arasındaki ilişkiyi daha iyi anladıkça daha iyi cihazlar üretilmeye başlandı. Bunu daha sonra diğerleri izledi ve 2 boyutlu ultrason icat edildi. Modern ultrason teknolojisi ise II. Dünya Savaşı'ndan sonra gelişmeye başladı. Ludwig ve Struthers ilk kez safra kesesi içindeki taşları kulağın duyamayacağı ses dalgalarının yardımı ile gösterdi.
Anne karnında gelişmekte olan bebeğin incelenmesinde kullanılması 1971 yılına rastladı. Bu olay tüm dünyada gebelik takiplerinde bir devrim yarattı. 1980'lerden sonra ise hem cihazların fiyatlarının bir miktar ucuzlaması hem de kalitesinin artması sonucunda günümüzde neredeyse her hastane ve muayenehanede ultrason bulunur hale geldi. Günümüzde ise gelişme hala olanca hızıyla devam ediyor. 3 ya da 4 boyutlu ultrasonografi cihazları büyük kliniklerde yerini aldı. Ultrasonografi tekniğinden, karaciğer, akciğer ve kalp hastalıklarının tanımlanmasında da yararlanılıyor.
