|
Dünya nereye gidiyor!
Bazı Batı’lı stratejistler Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin
’in daha çok Ukrayna’nın doğusu, yani Dinyeper Nehrinin sol yakasıyla ilgilendiğini savunuyorlardı. Önceki gün Rusya’nın Batı Ukrayna’daki
‘Uluslararası Barış ve Güvenlik Merkezi’
ne füze saldırısı gerçekleştirmesi bu stratejistleri açığa düşürdü. Dünyaca ünlü stratejistlerden
Edward Luttwak
ise 24 Şubat’tan önce twitter hesabından yayınladığı mesajlarında Putin’in Ukrayna’ya girmeyeceğini ısrarla savunmuştu. Birçok stratejist de aynı görüşteydiler. Putin’in Ukrayna sınırına asker yığmasını
“savaşmadan kazanmak”
için yapılan bir manevra olarak niteleyen Luttwak fena yanılmıştı.
Saldırının dikkat çekici özelliğiyse tesisin “
NATO
” üyesi Polonya’ya yakın mesafede olmasıydı. Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Rusya ilk defa Batı Ukrayna’nın en batısını vurarak askerî ateş gücünü “NATO” ve “AB” sınırlarına doğru yansıtmış oluyordu. Bu Rusya’dan NATO’ya uyarı mıydı? Daha ürkütücü bir soru: Rusya NATO’yu test etmek isterse ne olacak?
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı
Jake Sullivan “CBS News”
kanalına verdiği demeçte NATO’nun her santimini korumaya hazır olduklarını vurguladı. Sullivan Rusya’nın NATO topraklarını ‘
kazaen
’ vursa bile NATO’nun yanıt vereceğini de söyledi. Ukraynalılar ise ABD’den derhal
“uçuşa yasak bölge”
uygulamasını istiyorlar. Biden Yönetimiyse uçuşa yasak bölge istemiyor gibi görünüyor. ABD’deki Rus karşıtı şahinler ise Biden’ın Rusya karşısında zayıflık gösterdiğini, bu zayıflığın Putin’i Ukrayna’da daha fazla güç kullanmaya teşvik ettiğini savunuyorlar. Öte yandan ABD’de Rusya’nın “taktik nükleer silahlar” kullanabileceğini savunanlar var. Tabii ki bu tartışmalar nükleer silah yarışını hızlandırıcı bir katkı sağlıyor.
Amerikan şahinleri Rusya ve Çin’in
“hipersonik
füzeler” başta olmak üzere stratejik silahlarda ABD’yle boy ölçüşmeye yakın mesafede olduğunu savunuyorlar. Şahinlere göre Amerikan kıyılarının yüz mil açığında gizlenen bir Rus denizaltı gemisinden fırlatılan füzeler birkaç dakika içerisinde Washington’ı vurabilir. Bu görüşleri ifade eden bazı şahinlerse, Rusya’nın bu güce ulaşmasını beklemek yerine şimdiden bir savaşa eğilimliler. ABD, Ukrayna’nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik olarak bir
“kirpi stratejisi”
yürütüyordu. 24 Şubat’ta görüldüğü gibi Putin ise Ukrayna’nın savunma gücünün daha fazla artırılmasını beklemedi.
Öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki süreçte çılgınca bir
“stratejik silah rekabeti”
de yaşanacak.
“Ukrayna Krizi”
ABD ve Avrupa’da silah harcamalarını tetikliyor. NATO üzerinden Avrupa askerîleştiriliyor. ABD’de büyük silah şirketlerinin hisseleriyse giderek yükseliyor. Birçok tarihçiye göreyse silah rekabeti
Birinci Dünya Savaşı
öncesindeki duruma doğru yaklaşıyor. Emperyalist devletlerin biribirilerine karşı askeri üstünlük sağlama girişimleri bir dünya savaşıyla sonuçlanmıştı. Gerçi hiç kimse 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nı öngörmemiş idi. Savaş çıktıktan sonra bile kısa süre içerisinde son bulacağına dair iyimser görüşler baskındı.
Sıra dışı İngiliz iktisatçı
John Atkinson Hobson
1920’de kaleme aldığı
“Savaş Neden Sürpriz Olarak Geldi?
” başlıklı makalesinde militarist çevrelerde bile çok az insanın savaş ihtimalini düşündüklerini belirtiyordu. Hobson bireylerin ve devletlerin akılcı davranacaklarına, dolayısıyla büyük güçlerin uzlaşarak savaşı önleyeceklerine ilişkin görüşlerin dönemin Batı ruhuna egemen olduğuna dikkat çekiyordu. Tespitleri
Lenin’in
“Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması”
başlıklı kitabına ilhâm veren Hobson emperyalist devletler arasındaki büyük güç rekabetinin dünya savaşına yol açmasının öngörülebilir olduğunu savunuyordu.
Hobson’a göre Sanayi Devrimi’yle birlikte üretimden elde edilen kârların(artık değer) topluma daha yaygın şekilde yansıtılması yerine küçük bir grubun elinde birikmesi dış pazarları da açgözlülükle sarmalanan delice bir rekabete açmıştı. Hobson, 1914’teki dünya savaşının sürpriz olarak karşılanmasının dünyanın içinde bulunduğu durumu kavramayan bir cehaletten kaynaklandığı görüşündeydi. Zehirleyici yeni
“büyük güç rekabeti”
bağlamında bugünün dünyası da giderek 1914’ten önceki dünyaya benziyor. Sözde gelişmiş dünyanın 1914’de olduğu gibi bir ahmaklığa saplanıp saplanmayacağını ise tabii ki zaman gösterecek.
#Vladimir Putin
#Rusya
#Ukrayna
#NATO
2 yıl önce
Dünya nereye gidiyor!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset