|
Yaptırımlar ve insanî krizler..
“Ukrayna Savaşı”
Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla birlikte
“ekonomik savaşlar”a
yol açtı. Küresel sistem içerisinde gerçekleşen yaptırımların tabiatiyle küresel yansımaları olacaktır. Enerji, tahıl ve kritik madenler başta olmak üzere dünyanın en önemli tedarikçi ülkeleri arasında yer alan Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, uygulayan ülkelere de maliyetler getirecek. Askerî savaşlarda olduğu gibi ekonomik savaşlarda da iradeler çetin bir sınavdan geçecek.
Öte yandan ekonomik yaptırımların, uygulayıcı güçlerce arzu edilen sonuçlara yol açacağı konusu bir hayli tartışmalı. Rusya’ya uygulanan yaptırımların rejim değişikliğini tetikleyeceğini savunanlar da var. ABD’nin Küba, Venezuela, İran ve Kuzey Kore başta olmak üzere birçok ülkeye getirdiği yaptırımlar bu ülkelerdeki halklara ağır maliyetler yüklediği halde rejim değişikliklerine yol açmadı. Küba’ya 1960’da ABD tarafından getirilen ekonomik, ticari ve diplomatik ambargo modern tarihin en uzun ambargosu olarak tarihe geçti. ABD ambargosu devam ediyor ama Küba’da
Fidel Castro
’nun temellerini attığı rejim hala ayakta.
“Soğuk Savaş”
döneminde Sovyetler Birliği ve Batı ekonomileri birbirinden ayrı sistemler içerisinde yürüyordu. “Soğuk Savaş” sonrası dünyadaysa ekonomiler liberal ekonomik sistem içerisinde biribiriyle iç içe geçti. Bu yüzden ekonomik ambargoların etkisi de küreselleşti. Ukrayna’nın işgali öncesinde Almanya başta olmak üzere birçok Batılı ülkeyse Rusya’ya yaptırımlar konusunda ABD ile görüş birliği içerisinde değillerdi. Alman hükümeti
“Kuzey Akım-2”
doğalgaz boru hattının yaptırımlar dışında bırakılması konusunda son derece ısrarcı davrandı. Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinden sonra Almanya fikrini değiştirdi.
Rusya’ya yaptırımlar modern tarihte nükleer güçler arasında bir ekonomik silah olarak bir ilk örnek teşkil ediyor. Aslında Rusya, 2014’te Kırım’ı ilhak ettiğinde yaptırımlara ilişkin riskleri de hesaba katmıştı. Bu yüzden olsa gerek, Ukrayna’nın Donbass bölgesinde Rusya destekli “
Donetsk
” ve “
Luhanks
” sözde cumhuriyetlerini Rusya resmen tanımaktan kaçındı. Analizcilere göre Rusya kendini 2014’ten daha güçlü gördüğü için hem Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerini resmen tanıdı, hem Ukrayna’yı işgal etti. Ancak Rusya’nın yaptırımların bu kadar çok taraflı ve geniş kapsamlı olacağını öngörmediği anlaşılıyor. Yaptırımların ne kadar caydırıcı olacağıysa tabii ki uzun vadede anlaşılacak.
Yaptırımların savaş durdurmaya yönelik diplomatik süreçle bağlantılı olmaması halinde çatışmanın daha da tırmanacağını savunanlar da var tabii. Buna göre açık uçlu bir ekonomik savaş ilânı siber savaş veya geleneksel askeri yollara başvurulması suretiyle ciddi misillemeyi davet ederek, öngörülemeyen uzun vadeli sonuçlara yol açabilir. Yaptırımların en yıkıcı sonuçlarıysa,
“insanî krizler”
. Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’a uygulanan ambargolar yüzbinlerce çocuğun gıda ve ilaç yetersizliği yüzünden hayatlarını kaybettiklerini hatırlayın.
Dr. Nicholas Mulder, “Yale Üniversitesi” tarafından yakınlarda yayınlanan
“Ekonomik Silah: Modern Savaşın Aracı Olarak Yaptırımların Yükselişi”
başlıklı kitabında yaptırımların siyasî, ekonomik ve sosyal sonuçlarına dikkat çekiyor. Dr. Mulder, 1919’da ABD Başkanı
Woodrow Wilson
’ın ekonomik ablukaları
“savaştan daha muazzam bir şey”
olarak tanımladığını belirtiyor. Mulder’in verdiği bilgilere göre, B
irinci Dünya Savaşı
’nda İngiltere ve Fransa’nın ablukaları yüzünden Orta Avrupa’da yaklaşık 400 bin, Osmanlı İmparatorluğu’nda ise 500 bin insan açlıktan ve hastalıktan hayatını kaybetti. Milyonlarca insan ise yerlerini terk etti.
Dr. Mulder Birinci Dünya Savaşı’ndaki İngiliz ve Fransız ablukalarının Almanya’nın yenilgisinde belirleyici bir rol oynamadığını savunuyor. Ancak 1914 ila 1945 arasındaki iki dünya savaşının galipleri ekonomik silah olarak ambargoları
“Milletler Cemiyeti”
ve
“Birleşmiş Milletler”
mevzuatlarına dahil ettiler. Böylece yaptırımlar barış zamanlarında da kullanılan etkili bir
“ekonomik silah”
oldu. Güncel duruma dönecek olur isek, Ukrayna’da savaşın bir an önce son bulması, yanı sıra yaptırımların insanî trajedilere dönüşmemesini sağlamak gerekiyor. Bunun yolu da diplomatik süreçlerin daha fazla zorlanmasından geçiyor. Muhatapları tarafından karşılanması mümkün olmayan talepler ileri sürmekse sadece krizi derinleştirir.
#Nicholas Mulder
#Yale Üniversitesi
#ABD
#Rusya
2 yıl önce
Yaptırımlar ve insanî krizler..
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler