|
Aşı patentinden feragat: İnsanlığın parayla imtihanı

Covid salgını dünya gündeminin en önemli gündem konusu olmaya devam ediyor. Özellikle de başta Hindistan olmak üzere dünyayı etkileyen mutasyon varyantları ile artan vaka ve ölüm oranları (ölüm sayısı 3,3 milyonu aştı) krizle mücadeleyi yeni bir boyuta taşıdı.

Yaşanan ülke deneyimleri de virüsü sona erdirmenin tek yolunun hızlı aşılanma olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir.

Zengin ve orta gelirli ülkelerde yaşayanlar, şimdiye kadar yapılan yaklaşık 1,2 milyar aşının yaklaşık yüzde 90’ını aldı.

Yani, “bir avuç zengin ülkede aşı uygulanırken, çoğu düşük ve orta gelirli ülkeler bekliyor ve gidişe dur denilmezse yıllarca bekleyecek”.

**

Geçen yıl Ekim ayında, Hindistan ve Güney Afrika, DTÖ’ye pandemi süresince aşı patentlerinin askıya alınması ve AstraZeneca ve Pfizer tarafından hazırlanan aşı formülünün paylaşılması için bir teklif sundu. Öneri, çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerden oluşan 100’den fazla ülke tarafından desteklendi.

DTÖ’nün Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları Kurulu'nun Mart ayı toplantısında aşı patentlerinden feragat etme önerisi İngiltere, İsviçre, AB ülkeleri ve ABD tarafından reddedildi. DTÖ’nde kararlar oybirliği ile alınmaktadır.

Son günlerde vaka sayıları ve ölümlerin yeniden zirve yapmasının da ABD yönetiminin 5 Mayıs'ta beklenmedik şekilde aşı patentlerinden feragat talebini desteklediğini açıklaması ile yeni bir gündem oluşmuş, aşının patent hakkından feragat etme düşüncesine destek veren ülke sayısı hızla artmıştır.

Başta Almanya olmak üzere ticari kaygılarla insan sağlığının korunmasının hiçe sayan ülkelerin ve aşı şirketlerinin patent haklarından feragat etme düşüncesine şiddetle karşı çıkması; tam da kapitalizmin çirkin yüzünün, değer tanımayan pervasızlığının, parayı herşeyin üzerinde gören aç gözlülüğünün ibret vesikasıdır.

**

Patent haklarının kaldırılmasına karşı çıkanlar; feragat edilse bile aşının üretimi için gerekli teknolojinin ve diğer altyapının tesis edilmesinin yıllar alacağı, kalitesiz aşıların piyasaya çıkabileceği ve dolayısı ile de çok bir işe yaramayacağı (yani aşı üretiminde belirgin bir artış olmayacağı) iddia ediliyor.

Diğer argümanda ise; bundan sonra salgınlara ve diğer hastalıklara yönelik yenilikçi ürün arayışlarını engelleyecebileği, virüsteki varyantları ele almak için yeni aşıların veya güçlendiricilerin geliştirilmesini durdurabileceği, yani yeniliği, ar-ge’yi, araştırmayı teşvik eden süreçlere, motivasyona halel geleceği söyleniyor.

**

Buna karşılık teklifi ilk getiren Hindistan’daki uzmanlar (Moderna’nın eski kimya müdürü Suhaib Siddiqi, plan ve teknik tavsiyelerle modern bir fabrikanın ticari ölçekte aşı üretimini en fazla 3-4 ay içinde başlatabileceğini söyledi) patent hakkına vazgeçildiğinde aşının muadilini (jenerik aşı) kısa sürede üretilebilecek teknolojiye sahip Hindistan’da en az 20 firma bulunduğunu dile getiriyor. Bangladeş’te bile Incepta fabrikası, patentler ve teknik bilgiler paylaşılırsa gelişmiş COVID-19 aşıları üretme yeteneğine sahip olduğunu ve yılda 600-800 milyon doz aşı üretebileceğini açıkladı. Türkiye’de de patent feragatıyla kısa sürede muadil aşı üretebilecek 3-4 firma olduğu biliniyor.

Diğer taraftan, yine, aşıyı bulan firmalara maddi devlet desteği (Moderna, Pfizer-BionTech, AstraZeneca, Johnson&Johnson devlet desteği alan başlıca firmalar) ve alım garantileri verildiği bilinmektedir. Yani tamamen kendi imkanlarıyla aşıyı bulmadıklarını, kamu kaynaklı destekle aşıların ortaya çıktığını, bütün dünyayı ilgilendiren olağanüstü bir durum olduğu için patent hakkından feragat edilmesinin en basit deyimle hem insani hem ahlaki bir zorunluluk olduğu söylenebilir.

Uzmanlar “Dünyayı aşılamadığımız sürece, oyun alanını gittikçe daha fazla mutasyona açık bırakıyoruz. Bu da mevcut aşılarımızdan kaçabilecek ve onlarla başa çıkmak için takviye aşıları gerektirebilecek varyantları ortaya çıkarabilir” diyor.

**

Aslında bütün bu gelişmeler bütün dünyayı ilgilendiren, başta aşı olmak üzere küresel kamusal malların üretiminde işbirliğinin ne kadar hayati önem taşıdığını bir kez daha gözler önüne sermektedir.

İşin bir başka ilginç yanı küreselleşen bir dünyada aşı milliyetçiliği yaparak kendini korumanın da mümkün olmayacağıdır. Çünkü dünya ticaretle, tedarik zincirleriyle, turizm ve diğer faaliyetlerle birbirine eklemlenmiş. Dolayısı salgın gibi küresel ölçekli sağlık sorununun üstesinden gelinmesi için birlikte hareket edilmesi, imkanların paylaştırılması önem taşımaktadır. Bunun için de ilk aşamada patent hakkından feragat edilmesi olabildiğince hızlı bir şekilde çok sayıda kişiye güvenli ve etkili aşılar ulaştırmanın başlangıç adımı olacaktır.

Hiçbir insanın canı, birkaç aşı üreticisi tekellerin kâr maksimizasyonu için feda edilmemelidir.

Dünyanın ilk çocuk felci aşısının mucidi Jonas Salk’a, hayat kurtaran aşının patentinin kime ait olduğu soruldu. “İnsanlara diyebilirim. Patent yok. Güneşin patentini alabilir misin?” cevabı bugün insanlığın yapması gerekeni göstermesi bağlamında çok anlamlıdır.

#Aşı
#Patent
#Para
#Covid
#Hindistan
#Güney Afrika
#DTÖ
#ABD
3 yıl önce
Aşı patentinden feragat: İnsanlığın parayla imtihanı
Hata yapan kaybedecek…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?