
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PYD ana soruşturmasında birçok delil elde edildi, tanık ifadelerine de başvurdu. Bu soruşturmanın alanı Zaman Gazetesi'ne kadar genişledi. Gizli tanıkların da aralarında olduğu çok sayıda tanık, Zaman Gazetesi ile ilgili belge ve bilgi verdi. Eldeki mevcut bilgiler gazetenin FETÖ'nün yayın organı olduğu yönünde kanaat oluşturdu ve gazeteye kayyum atanması konusunda başvuruda bulundular.
Herkesi hakka girerek, mesnetsiz bir şekilde "hırsız" olmakla itham eden, sosyal ağlarda trollerini organize eden FETÖ üyeleri bakın başka neler yapmış; Basın İlan Kurumu gazetelerin tirajlarına göre resmi ilan hakkı verebiliyor. Zaman Gazetesi'nin gerçek tirajının 10 bin-25 bin olmasına rağmen FETÖ'cüler, Basın İlan Kurumu'na 50 bin üstünde satış yapıldığı yönünde bildirimde bulunmuş. Basın İlan Kurumu müfettişleri de 2015 yılında bu usulsüzlüğü tespit etmiş. Meğer bu namus timsalleri(!) haksız yere devletten 3,5 milyon lira ödenek almışlar. Çok şükür haram lokma yemediler, bir de yeseydiler ne olurdu acaba?
Ve nihayet devlet harekete geçti,
atanmasıyla birlikte, elleri cevşenli, sivil görünümlü FETÖ gönüllüleri de, gazete önüne hücum etti. Çıkan arbede sırasında birkaç başörtülü kadının yaralandığı haberlerini de okuduk. Artık bu kadın kendini yere mi attı, yoksa başına iniş sırasında gaz kapsülü mü isabet etti, su sıkılınca çıkan arbede sırasında takılıp mı düştü... gerçekten bilmiyorum. Gördüğümüz birkaç kadının yaralandığıydı ve bunun hoş bir manzara olmadığını düşündüğüm için bu gelişmelerden rahatsızlığımı belirttim. Her şekilde yaşanmamasını temenni ederdim.
Lakin şunu belirtmek gerekiyor; Türkiye'de hemen hemen her dönem, hemen hemen her kesime onlarca zulüm yaşatıldı. 28 Şubat eylemleri sırasında bizler coplanıp okul önlerinde sürüklenirken, o zaman isimleri '
' olan, ancak o dönemden itibaren '
' oldukları tescillenmiş olan grup; üniversitelerde, yurtlarda, dershanelerde başörtülü kızları ikna odalarına alıp başlarını açmaları için ikna etmeye çalışıyordu. Hiçbir başörtüsü eylemine katılmadıkları gibi, katılanları engellemeyi de bir görev biliyorlardı.
Keza İsrail, Mavi Marmara'daki sivillere saldırıp şehit ettiğinde Gülen önderliğindeki
18 yaşında şehid edilmiş Furkan Doğan'ın arkasından "Şehid olmadılar, otoriteden izin alsalardı" diyerek, bir vicdansızlık oluşturup hafızamıza kendilerini utanılası bir şekilde nakşettiler.
Filistin için, Mısır'daki mazlumlar için, Suriye'deki siviller için onlarca eylem yaptık, hiçbirine katılmadılar. Kendileri dışında hiç kimse için sokağa çıkmadılar. Bir insana, bir Müslüman'a derdin ne diye sormadılar
Kendilerine avane olmayan herkese açtıkları algı savaşında mutlaka bir kavram kullanıp itibarsızlaştırma tercihinde bulundular. FETÖ'nün yaptıklarını gazeteci hassasiyeti ile ele alan tüm yayın kuruluşlarına havuz medyası, yandaş yazar demekten geri durmadılar. Oysa kendi avaneleri Tuncay Opçin, Mehmet Baransu, bilimum gazete yazarları olarak 17/25 Aralık sürecinde kendilerine hizmet etmeyen herkesi nasıl tasfiye edeceklerini, nasıl hapse atacaklarını yazıp durdular.
Hiçbir suç işlememiş insanlara "Yargılanacaksınız!" diye zulmederken, bir yandan da 'yapmayı düşündükleri yargılamalara' ne dinî ne de medeni hukukta yeri olmayan gizli dinlemeler, sızdırmalar, tapelerle zemin hazırlayarak bariz suç işliyorlardı. KPSS sınav sorularını çalıp, polis sınavı sorularını dağıtıyorlardı. Şimdi çıkmış, işledikleri suçlardan yargılandıkları bir süreci 'zulüm' olarak tanımlayabiliyorlar; hem de hiç hayâ etmeden. İnsan gerçekten hayret ediyor.
Bakın teferruat ablaları, size zulüm neymiş anlatayım... O önünde kırmızılı kadına döndüğünüz Zaman Gazetesi var ya, işte o gazete 28 Şubat'ın en büyük mağduru Salih Mirzabeyoğlu'na 'terör örgütü üyesi' dedi, terör örgütü oluşumunun yayın organı olarak. Ve bakın sizin Paralel polisleriniz bir Müslüman'a, Salih Mirzabeyoğlu'na nasıl işkence etmiş, kendisi anlatıyor:
"
."
Şimdi iş sana dönünce, tüm yaptıkların için hesap verme zamanın geldiğinde, teferruat muamelesi yaptığın başörtüsü mağduriyet yaratman için başında. Ve sen onu şimdi de başka bir amaç için, “başörtülü mağdur PR'ı' için kullanıyorsun, çünkü sen uzun zamandır teferruat ablasısın.
Ey teferruat ablası, kaçtıkları ecnebi ülkelerinden tüm başörtülü Müslüman kadın yazarlara twitle küfür eden adamları, onların organize ettiği trolleri, önünde 'cevşen style' yaptığın gazetelerin yazarlarının yazdıklarını ibadetmiş gibi iştahla RT eder, paylaşırken, başındaki örtüden utanmadıysan, bugün o örtünün ekmeğini yiyip mağduru oynama. Çünkü artık sana kimse inanmıyor. Habisliğinden ve istismarcılığından tiksinti duyulan bir figürden fazlası değilsin artık, sen teferruat ablasısın artık.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.