|
Nasıl bir 'Dünya Savaşı III'?
New York'un 'İkiz Kuleler'inin, Washington'un Pentagon'un; dünyanın 'lider ülkesi'nin 'ekonomik ve askeri tapınakları'nın enkazı kaldırıldıkça, toz-duman yerli yerine oturmaya başladıkça, serinkanlı değerlendirmeler ortalığı kaplamaya başlıyor.

Ancak, her 'serinkanlı değerlendirme'nin ortak paydası, 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren bir 'yeni dünya'ya girilmiş olduğu. İçine adım atılan 'yeni dünya'nın nasıl bir dünya olacağı henüz belirginleşmiş değil ve her türlü 'spekülasyon'a açık. Bir belirgin özelliği var ise, bunun 'eski dünya'dan her yönüyle çok çok farklı olacağı ve 'eski dünya'yı anlamaya imkan veren her türlü 'konvansiyonel ölçüler'in bunda artık geçerli olamayacağı…

Bu yüzden 'Dünya Savaşı III'ten söz edildiği vakit, insanlar eski usulden 'konvansiyonel savaş kalıpları'nı akıllarına getiriyor ve endişeye kapılıyorlar. Tek kutuplu (Amerika) uluslararası sistemde, eski tür 'konvansiyonel savaş kalıpları'na yer yok.

Peki nasıl olacak?

Bu, belli değil. Eskisi gibi olmayacak. Ama mutlaka olacak. Bilinen bu…

Soğuk Savaş'ın sona ermesi, totaliter rejimlerin iskambil kağıtları gibi birbirinin ardından Avrupa'da ve sonunda Sovyetler Birliği'nin kendisinde devrilmesi ve Körfez Savaşı'nda sağlanabilmiş en geniş zeminli 'uluslararası koalisyon' dönemin Amerika Başkanı George Bush'u, 'Yeni Dünya Düzeni' sözcüklerini kullanmaya sevketmişti. Baba Bush'a göre, bir 'Yeni Dünya Düzeni' kurulacaktı.

O günden bu yana, 'Yeni Dünya Düzeni'nin ne olduğuna veya nasıl olacağına ilişkin sayısız kağıt ve mürekkep tüketildi; birçoğu işe yaramaz sayısız düşünce üretildi. Kimileri, 'Yeni Dünya Düzeni' yerine 'Yeni Dünya Düzensizliği'nden söz etti. Bazıları, dünya sanki bir merkezden yönetiliyormuş ve sanki yürürlükte bir 'Yeni Dünya Düzeni' varmış gibi bir yığın 'komplo teorisi' ortaya attı.

Oysa, 1991 ile 2001 arasındaki onyılda 'Yeni Dünya Düzeni' kurulmadı. Muhtemelen tarih, bu onyılı 'Yeni Dünya Düzeni'ne 'geçiş dönemi' olarak kaydedecek.

'Yeni Dünya Düzeni'nin 11 Eylül 2001'den itibaren kurulmaya başlanacağı anlaşılıyor. 'Yeni Dünya Düzeni'ne geçiş dönemi'nin miladı, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve bunun bir izdüşümü olan Körfez Savaşı idiyse, 'Dünya Savaşı III'ün başlangıcının ve buradan hareketle 'Yeni Dünya Düzeni'nin inşa döneminin miladı New York ve Washington saldırılarının tarihi, 11 Eylül 2001'dir.

'Tek süperdevletli' yani 'tek kutuplu' bir uluslararası sistem, eğer bir 'Dünya Savaşı'na girecekse, bunun 'hasmı' yani 'karşı tarafı' olmak zorunda. 'Karşı taraf', dünya ölçeğinde ilan edilmiş ve 'uluslararası terörizm' olarak tanımlanmıştır.

'Uluslararası terörizm', çağdaş teknolojinin imkanlarını kullanan ve hem 'bireyselleşmiş şiddet'e ve hem de bunun 'uluslararası ölçek'te uygulanmasına dayanıyor. Tipik bir 21.Yüzyıl olgusu…

Bir 'kavram' olarak tanımlanan 'düşman'ın bu özelliği, ona karşı yürütülecek savaşın cephesini de 'küresel zemin' olarak belirliyor. O yüzden, bundan önce sınırları belli konvansiyonel cephe savaşları gibi bir 'dünya savaşı' aramayın; bulamayacaksınız.

Bu 'yeni savaş', çağın gereği ve 'düşman tanımı'na uygun biçimde 'uzun zamana yayılacak' biçimde 'çok yönlü' olarak ve 'küresel zemin'de her türlü 'teknolojik imkan' ile yürütülecek ve 'siyasi, askeri, diplomatik ve istihbarat araçları'nı kullanacak.

Bütün bunların farkındayız. Ancak, her geçen gün bu 'yeni savaş'ın ve dolayısıyla ardından gelecek 'Yeni Dünya Düzeni'nin kurulmasının sanıldığından çok daha güç olacağına işaret ediyor. Şu nedenle:

Dünyanın 'tek imparatorluğu', bugüne dek 'dokunulmaz' kabul edilen ve dünyanın 'en güvenlikli coğrafyası' sayılan topraklarında ve üstelik 'karar merkezleri' ve 'kudretinin simgeleri'nde darbe almıştır. Bunun, geçmişte bir imparator sarayının 'haremi'ne saldırıdan farkı yoktur. Böyle bir şey de hiç olmamıştır. Dolayısıyla 'Hür Dünya'nın lideri'ne ve 'Hür Dünya'nın 'temsil ettiği değerler'e saldırılmıştır. O yüzden, NATO, tarihinde ilk kez İttifak'ın 5. Maddesini işletme kararı almıştır. New York ve Washington saldırısı, her NATO ülkesinin topraklarına yapılmış bir saldırı olarak kabul görüyor.

Böylece, Amerika'nın 'uluslararası yönetici' konumu pekişmiştir. NATO, Amerikan dış politikasının en etkili kolu haline dönüşmüştür.

Böyle bir 'savaş düzeni'nde 'gri bölgeler'e pek alan tanınamaz. Dünyanın 'siyah-beyaz' ayrımına zorlanacağı bir zaman dilimine giriliyor. Ne var ki, 'kavramsal' bir düşman, Batı uygarlığı ile İslam coğrafyası arasındaki 'fay kırığı' üzerinden 'harekete geçtiği için', somut anlamda bu savaşı yürütebilmek çok zor olacaktır.

İşte bu yüzden, 'disiplinli' bir dünyaya geçiş gibi gözüken bu dönem, bugünden çok daha 'kaotik' bir dünyaya adım atış da olabilir. Çünkü Amerika ve NATO yetmeyecek. Arap ülkelerinin işbirliği gerekecek. Amerika, Rusya ve Çin'le de işbirliği peşinde. Asya alt-kıtasının (Pakistan-Hindistan) yeniden tanzimi söz konusu. Gelir uçurumlarıyla ve ideolojik husumetlerle parçalanmış bu dünyayı nasıl zapturapt altına alabileceksiniz? Amerika'nın ve NATO müttefiklerinin silahlı gücü, 'hızlı cezalandırmalar'a yeterli ama nihai anlamda 'sorun çözmek için' yeterli değil. 'Uluslararası terörizm'i sona erdirmeye kalkarken, beslemesi ihtimali de mevcut…

Bu 'olgu' bile, 'Yeni Dünya Düzeni'nin kurulmasının çok çetin geçeceğine ve zaman alacağına işaret ediyor…
#NATO
#ABD
#III. Dünya savaşı
23 yıl önce
Nasıl bir 'Dünya Savaşı III'?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’