|
Cübbelinin konuşması ve tersyüz edilen karşıtlık bilinçleri

Türkiye’de tarikatlar ve cemaatler tartışması sürerken yaşanan dönüşümler de baş döndürücü. Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Ünlü, “Atatürk’ü eleştirmek caiz değil” dedi. Her vakit ağzında tarikat, cemaat, ehli sünnet kelimeleri düşmeyen bir şahsiyet Ahmet Ünlü. Tutuklanmalar yaşadı, kamuoyunda tartışıldı ve kendisini de Nakşilik bağlamında algılıyor. Tarikat kelimesi duyunca yerinden fırlayan, sakallı ve cübbeli insanlara karşı fobileri olan Kemalistler ne diyor buna acaba? Bence olay hem Kemalistler hem de İslami kesim açısından dikkat çekici. Kemalistler, her zaman karşıtlarından kendilerini tanımlama eğiliminde olmuşlardır. Bu karşıtlıkta tarikat epeyce bir yer tutuyor. Yani “Kemalizm’in ötekileri” arasında tarikatlar en başta yer alıyor. Bu karşıt aynaya bakarak kendilerini seyrederken mutlu oluyorlar. Ne kadar modern, gelişmiş ve medeni olduklarını hissediyorlar. Ahmet Ünlü, bu algıyı tersyüz etti. Bunu bilinçli mi, yoksa bilinçsiz mi yaptı bilmiyorum. Ama sonuçta böyle bir şey meydana geliyor. Artık Kemalistlerin kendilerini mutlu hissetmelerini sağlayacak bir ötekileri yok. Ya yenisini üretmeleri gerekir ya da tarikatlarla barışmaları lazım.

İslami camia açısından da önemli bir gelişme meydana geliyor. Atatürk üzerinden kendisini haklı, meşru ve meydan okuyucu olarak tanımlayanlar burada sarsıntıya uğruyor. Cübbeli ve sarıklı, ehli tarik olduğunu söyleyen ve ağzında din-iman düşmeyen biri kalkıp Atatürk ile muhabbet kuruyor. Şaşkınlıklar ve tepkiler çok çeşitli. Cübbeli’nin bagajı, belli bir misyona zorlandığı vs üzerinden eleştiriler geliyor. Mustafa Kemal üzerinde oluşan tarihsel bilinç ya gözden geçirilecek ya da daha fazla içe çekilecek. Burada Atatürk ile ilgili yeniden tartışmalar ortaya çıkacak. Ancak önemli ölçüde benimsenen davranış ve bakışları çözülmeye başlayacak. Elbette Ahmet Ünlü’ye karşı tek parti uygulamaları devreye girecek. Kapatılan medreseler, tekkeler ve zaviyeler, kaldırılan “Kur’an alfabesi”, şapka inkılabı ile idam edilen İskilipli Atıf Efendi.

Aslında tüm İslami kesim, tarikat ve cemaatler Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili yeni bir algıya yönelmeli. Onu asker, siyasetçi ve inkılapçı boyutları ile ayrı ayrı değerlendirmeli. Küfretmenin yerine eleştiriye geçmeli. Üstelik Türkiye’yi, İslam ve devlet ilişkilerini tek partiyi merkeze alarak okuma tutumundan da çıkmak gerekir artık. Tek parti düzeni çoktan geride kaldı. Türkiye siyaset ve toplum gerçekliğinde tek parti yoktur artık. Sadece ona fanatizmle inanan Kemalistler var. Bir bürokratik elit ve hayat tarzlarına karşı dindarları tehdit gören kesimler… Bunların bilinç dünyası zaten dogmatik ve inadına gerçekleri algılamama konunda ısrarlı. Karşıtların aynasında kendilerini seyrederek kendilerini güvende hissediyorlar. Ama Ahmet Ünlü gibi bir insan, bu elit, en okumuş, en müreffeh ve en tepedeki toplum bilincini tersyüz ediyor. Kemalizm, gerçeği olamayan bir gerçeklik olarak ancak baskıyla ve zorla devlet tepesinde tutulabilir. O da uzun sürmez.

İslami kesimler de tek parti kasvetini pejoratif bir biçimde pompalayan tarihçilerden uzaklaşmalılar. Çünkü Türkiye’de zımnen tarikatlar da açık, tekkeler de. Türbeler dolup taşıyor. İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri her tarafta eğitim veriyor. Türkiye’de din eğitimi sorunu büyük ölçüde aşılmıştır. Devletin din ile ilişkisi tamamen tek parti siyasetinin dışına çıkmıştır. Artık Kemalizm kimi devlet içi oligark yapılar ve yine azınlıkta kalan ulusalcılar tarafından temsil ediliyor. Muhafazakâr Müslümanlar, dindar Müslümanlar ve İslamcı Müslümanlar Atatürk ile kan davası ilişkisini tamamen terk ederek İslam’ın iman, adalet, ıslah ve ihya ruhunu temsile yönelmeliler. Bu konuda sermaye, bilim, üniversite, medya ve siyaset imkânlarına sahipler. Tek parti karanlığının tüneline kafamızı sokarak oradan bugüne bakmanın manası yok! Umut, adalet ve ıslah bilinciyle bugüne varsak bugüne dokunabiliriz ve gençlerimizi aydınlatabiliriz.

Mustafa Kemal, bir şahıstır, bir liderdir. Bir Tanrı ya da kutsal bir varlık değil! Artık yeni toplumsal ve politik gerçeklikte üzerinde “karşıtlık” oluşturmaktan çıkmalıyız. Öte yandan kendimiz üzerinde negatif ya da pozitif olarak tanımlayabileceğimiz bir olgu olmaktan çıktıkça yeniden üretiliyor. Muhafazakârlara Kemalizm’i aşılamak da budur. Ancak ne muhafazakârları Kemalizm’le aşılamak çözüm, ne de Atatürk’e karşı olanları bindirilmiş kıtalara dönüştürmek. Bu ideolojik diyalektiği aşmalıyız. Normal, üretken ve yeni Türkiye böyle oluruz. Yoksa çatışma, “ikircikli Müslümanlık” ve baskıcı devlet aygıtı içinde debelenip duran bir toplum olmaya devam edeceğiz.

#Tarikat
#Cemaat
#İslam
#Mustafa Kemal
4 yıl önce
Cübbelinin konuşması ve tersyüz edilen karşıtlık bilinçleri
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak