|
Kırbaççılar, deccal, korona cihat

Koronavirüse karşı dinlerin verdiği tepkiler çok ilginç. Semavi dinler temelde büyük salgınlara Allah’ın gazabı diye bakıyorlar. Ancak dinlerin, mezheplerin ve cemaatlerin algılayışlarında çok farklı tezahürler ortaya çıkıyor. Mesela 14. Yüzyıl ‘Avrupa’sında yaşanan kara ölüm, kırbaçcılar diye fanatik bir dini cemaati doğurmuştu. Bu hacı grubu, başlangıçta küçük gruplar halinde 33 gün boyunca gezerek şehirlerdeki kilise ve meydanlarda kendilerini kırbaçlıyorlardı. Bellerine kadar soyunup kan içinde kalıncaya kadar kendilerini dövüyorlardı. Kırbaçlarına sivri uçlu ve bedeni acıdan çiviler takmışlardı. Bir ibadet bilinciyle bedenlerini kırbaçlıyorlardı. İlahiler söylüyorlardı. Halk da onları seyrediyordu. Tanrı’nın veba ile gelen kızgınlığını kendilerini cezalandırarak dindireceklerini düşünüyorlardı. Hac süresince yıkanmamaya, elbiselerini değiştirmemeye ve cinsel ilişkiye girmemeye ant içmişlerdi. Karşı çıkan bazı rahipleri de yakmışlardı. Yıllarca devam etti. Macaristan, Polonya ve Almanya’da yaygınlaştılar. 42 bin kişiye ulaşmışlardı. Sonuçta mesiyanik bir cemaate dönüştüler. Toplumsal düzeni tehdit etmeye başlayınca tutuklandılar. Başlarında yer alan biraderler yakıldı. Yine Yahudiler de vebanın müsebbibi görülerek ya yakıldılar ya da katledildiler.

Büyük salgınlara karşı gösterilen bu dinsel tepkiler, bugün yine farklı biçimde tezahür ediyor. Özellikle ABD’de Evanjelik Hristiyanlar ve Hindistanda Hindu milliyetçiler, benzer tepkileri ortaya koyuyorlar. ABD’li Evanjeliklere göre salgını küresel güçler ve Çin, ABD’yi yıkmak için ürettiler. “Bugün maske takanın yarın burka takacağından” bahsediyorlar. ABD siyasetinde de etkili olan bu cemaat, Trump’ın Tanrı tarafından görevlendirildiğini ve onun yol göstericiliğinde hareket edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Kehanet ve mesiyanik tutumlar içine de giriyorlar. Örneğin paskalya kutlamalarıyla beraber virüsün sona ereceğini söyleyerek ayin düzenlediler. Ama gelinen günde salgını durdurmak yerine binlerce insana bulaştırdılar. Onların nazarında salgın, Bill Gates gibi küreselci deccal nedeniyle ortaya çıkmıştı. Burada din, teo-politik biçimiyle salgını ötekileştirici bir kimlikle yorumluyor. Demokratları, çok kültürden yana olanları, başörtülüleri ve Çinlileri damgalıyor.

Koronavirüsün din ile ilgili dışlayıcı bir tutumu da Hindistan’da görülüyor. Hindistan Halk Partisi lideri Başkan Mudi, iktidara geldiğinden beri sert milliyetçilik siyasetini uyguluyor. Bunlardan birisi, Müslümanların özerk bölgesinde yaşayan büyük bir kesimi yurttaşlıktan çıkarmak. Arkasından Hint milliyetçiliğinin emperyalist amaçları için bütün Müslümanları ötekileştirme. Covid -19 ortaya çıkınca, 600 binden fazla insan şehirleri terk etti. Mudi, şaşkına döndü. Ancak bir süre sonra yine çatışmacı politikasına bel bağladı. Hintliler, koronavirüsün kaynağı olarak Müslümanları gördüler. Mudi de bunu destekledi. Hintliler, koronavirüsün Tebliğ Cemaati’nin merkezinden yayıldığını ve ülkeye bulaştığını söylediler. Kısa sürede 200 milyondan fazla sosyal medya takipçisi, “cihat korona” etiketiyle gündem oluşturdu. Hint milliyetçiliğinin nefreti, bu defa salgın üzerinden Müslümanlara kustu. Müslümanlar, yeniden ötekileşen, dışlanan ve nefret nesnesine dönen toplum haline geldiler. Virüsle cihat yaptıkları iftirasına uğradılar. Cihat, bu defa salgın aracılığıyla kirletildi.

Avrupa’da çok farklı bir tabloyla karşılaştık. Hz. Peygamber’in salgında karantinayı ve temizliği öneren görüşleri yazıldı. İlk defa büyük camilerde ezan okundu. Müslüman olan sağlık çalışanları önde yer aldılar. Ayetler kamu spotları olarak yansıdı. Avrupa, bu defa tarihinden büyük ders almıştı.

İslam toplumlarında da koronavirüs farklı tepkilerle karşılandı. İran’ın Kum kenti, başlangıçta ibadet yerlerini açık tuttu. Mollalar direndi. Ancak devletin tepesindeki ölümlerden sonra bu tutumdan vazgeçtiler. Tebliğ Cemaati, Uzak Asya bölgesindeki toplantılarına devam etti ve salgının Malezya, Pakistan ve Endonezya’da yayılmasına neden oldular. Ancak Müslüman toplumlarda salgın nedeni olarak görülen belli toplumsal kesimler, azınlıklar ve dini gruplar yok. İslam’ın temelinde salgınlar, somut nedenlerden dolayı ve günahlara karşı gazap olarak ortaya çıkarlar. Kur’an, salgınların sapanlara gazap olarak gönderildiğini ve bundan ibret alınması gerektiğini haber verir. İslamiyet salgının ilmi ve manevi boyutlarıyla ilişki kurar. Hz. Muhammed, yaşadığı dönemde karantina ve temizlik gibi maddi ve bilimsel önlemler önerir. Dönemin pratik toplumunda kimseyi bunun nedeni olarak göstermez. Bundan dolayı da İslam toplumlarında salgınlarla birlikte ne kırbaçcılar, ne Yahudi yakanlar, ne de insanları deccal ilan edenler ortaya çıkar. Müslümanlar, salgınla başa çıkmak için bilim, akıl ve inançla beraber hareket ederler. “Milli islamfobiklerimiz”, dini koronayla mücadalede engel görmeye düşünmeye devam etsinler. İslam, salgına karşı büyük bir manevi, ruhsal ve psikolojik destek sağlıyor.

#Koronavirüs
#İslam
#Endonezya
#Almanya
#ABD
#Hindistan Halk Partisi
4 years ago
Kırbaççılar, deccal, korona cihat
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?