|
Kadının yeri

Konya''dan bir okuyucumuzun yazdığı mektubu, oldukça yaygın bir düşünceyi yansıttığı için hem sütunuma almaya hem de cevap vermeye değer buldum. Mektup şöyle diyor:

"Fakültenizdeki kızlara fırsat vermeyin, onlar iş başında oldukları müddetçe oğlan çocuklarına iş kalmıyor. Dünyada ve memleketimizde işsizliğin baş sebebi kadınların iş başında olmalarıdır.. Kadınlara (kızlara) fırsat verirseniz onların aldığı günaha ortak olursunuz. Cenab-ı Allah Ahzâb Sûresi''nin 33. âyetinde ''Kadınlar evlerinde otursunlar'' buyuruyor. Sûrenin 59. âyetinde de ''Kadınlar dışarıya çıktıklarında yüzlerini, başlarını örtecekler'' buyuruyor. Bütün fakihler, müfessirler, ''Kadınlar dışarıya çıktıklarında başlarını ve yüzlerini örtecekler'' diyorlar. Kadınlar evlerinde kocalarının, çocuklarının, evlerinin hizmetinde olsunlar. Peygamberimiz zamanında ihtiyaç olmadığında dışarıya ve harp meydanına çıkmazlardı, ihtiyaç olursa çıkarlardı..."

Mektubu yazan kardeşimizin iyi niyetinden şüphe etmiyor, düşüncesine de saygı duyuyorum. Ancak katılamadığım hususları kısaca açıklamayı da zaruri görüyorum:

1. Kadınlar ve özellikle kırsal bölgede yaşayanlar asırlar boyunca hem ev içinde hem de tarlada, bahçede, dağda çalıştılar, bugün de böyle yapıyorlar; onları eve hapsetmenin toplumda nelere malolacağını iyi düşünmek gerekir. Hz. Peygamber (s.a.) zamanında da durum böyleydi. Kendi baldızı Esmâ, kocasının atı için sırtında bahçeden yem taşırdı, bir gün Peygamberimiz ona rastladı, devesine bindirmek istedi, fakat Esmâ, belki kocamın ağrına gider diye bu teklifi kabul etmedi. Erkekleri işsizlikten kurtarmanın yolu, paradan para kazanmayı bırakıp istihdama alan açan yatırımlar yapmaktır. Bugünün dünyasında kadın-erkek çalışmadan ötekilerle güç yarışı yapmak mümkün değildir. İhtiyaç bulunmadığında çalışmayan kadını zorlayan da yoktur.

2. Ahzâb Sûresi''nin 33. âyetinde bütün kadınlara değil, Hz. Peygamber''in eşlerine hitap edilmektedir; onların özellikleri ve farklı hükümleri vardır. Ayrıca bazı müfessirlere göre bu âyette geçen "karne" kelimesi, "vakarlı olun" şeklinde anlaşılmıştır.

3. Kadınların dışarı çıkarken yüzlerini örtmeleri bütün müctehidlere göre farz değildir; Hanefîler''e göre kadının yüzü ve elleri avret (örtülmesi gereken yerlerden) değildir. Buhârî''nin rivayet ettiği bir hadise göre Peygamberimiz, arkasında Hz. Abbâs''ın oğlu el-Fadl olduğu halde devesinin üzerinde iken genç ve güzel bir kadın ona bazı şeyler sormuş, cevap verirken el-Fadl''ın ısrarla kadına baktığını görmüş, iki kere çenesinden tutarak yüzünü başka yöne çevirmiş, ama kadına "Yüzünü ört" dememiştir. İbn Battâl bu hadise bakarak şu sonuçları çıkarmıştır: a) Fitneden (günaha girmekten) emin olan kimse kadının yüzüne bakabilir. b) Hz. Peygamber''in kadınlarına farz olan hicab (perdelenmek, perde arkasında bulunmak) bütün mümin kadınlara farz değildir. c) Kadının yüzünü örtmesi farz değildir. (İbn Hacer, Fethu''l-Bârî, XIII, 245). Elbette farklı düşünen müctehidler de vardır, ama mektupta yazıldığı gibi bir ittifak söz konusu değildir.

4. İhtiyaç durumu ve anlayışı değişkendir; birine veya bir zamana ve mekana göre ihtiyaç olmayan şey başkasına göre ihtiyaç olabilir. İhtiyacı yalnızca ferdî olarak düşünmek de doğru değildir, toplumun ihtiyacı da göz önüne alınmalıdır. Bizim vazifemiz kadın kardeşlerimize de din ve fazilet öğretim ve eğitimi vermektir; bunu alan kadınlar da erkekler kadar neyi, nerede, ne zaman ve nasıl -din ve ahlaklarından fedâkârlık etmeden- yapacaklarını takdir edebileceklerdir.


25 лет назад
Kadının yeri
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi