|
Yaşasın diziler bitti!

Bu hafta biraz matematik çalışalım istedim… Hazır beynimizi uyuşturan diziler de birer birer sona ermiş iken, zihin jimnastiği yapmanın bir zararı olmaz sanırım. (Tabi beynimiz iyice sulanmadıysa)

Televizyon başında geçirdiğimiz saatlerin toplamı korkunç… Hafta içi her akşam ortalama iki saatten bir dizi, sabahları ise arım balım böceğim tarzı bir kadın programı yine ortalama iki saatten hesaplandığında, bir günde 4, bir haftada 20, bir ayda yaklaşık 80 saati televizyon başında geçirdiğimizi kabaca hesaplayabiliriz. Sezonluk hesaplarsak 640 saat anlamına geliyor bu…

Peki ne öğrenmişiz bunca dizi ve kadın programlarından… Hemen bakalım: Mesela Esra Erol''la İzdivaç programından, bu memlekette uzaylıların yaşadığını, o uzaylıların eş seçerken iyice tuhaflaştığını, garip garip şeyler yaptıklarını öğrendik… Sanılanın aksine dost değillermiş uzaylılar bir de … (''Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyelim'' sözünden hareketle yanlış anlaşılabiliriz bence onlarla dost olursak… )

Sonra, Adanalı dizisi mesela, başrol oyuncularını 70 ekran gözümüzün önüne sere sere, hepsinin ciltlerini en ince ayrıntısına kadar öğretti bize. Artık Oktay Kaynarca''nın kaç sivilcesi çıkmış hepsini biliyoruz bugüne kadar… Ölmeden önce öğrenmeniz gereken yüz şeyden biri de bu biliyorsunuz; Oktay Kaynarca''nın sivilce lekeleri…

Ya Aşk-ı Memnu… Haftada iki saatimizi çalan bu dizi hayata dair şu önemli(!) ipuçlarını vermedi mi: İnsan yengesine asılabilirmiş, bahçıvan olarak çalıştığın evin kızına aşık olmamalıymışsın, her seni seviyorum diyene kanmamalıymışsın… Zenginlik de başa bela olabiliyormuş… Köşkte yaşamak da kendine göre sıkıntılar doğurabiliyormuş… (Çok kalabalık ya ev, gizli gizli görüşemiyorsun evde mesela kocanın evlatlığıyla)… Vesaire vesaire işte…

İtiraf etmeliyim ki ben de Aşk-ı Memnu fanatiklerinden biriyim. (İnanın bırakmaya çalıştım ama olmadı!. Yapamadım!… Söz seneye tedavi olacağım!…) Bazı geceler bütün planlarımı dizi için değiştirmişliğim oldu… Ama bir sorun, neden? Hııı? Ben de her Türk kadını gibi entrika, yalan dolan, dalaverelı işleri izlemeye bayılıyorum ne yazıkki! Ve bunun için de Aşk-ı Memnu biçilmiş kaftan! Kendi dertlerimi unutuyorum izlerken! Ne yapayım ben de insanım!

Kısaca nereye gelmeye çalıştığımı söyleyeyim. Günde 4-5 saat öyle çok şey demek ki aslında… Bakın millet günde 4-5 saat çalışarak nelere ulaşıyor:

Günde 4-5 saat okula gidip hocaları dinleyince doktor oluyorsun. Tıp fakültelerinde okutulan ders saati ortalama bu…

Yaklaşık 100 kişinin günde 4-5 saatlik çalışmasıyla birkaç yılda boğaz köprüsünün aynısını inşa edebiliyorlar..

Koca koca alışveriş merkezleri günde 4-5 saatlik çalışmayla birkaç ayda ortaya çıkıyor..

Günde 4-5 saatimizi kitap okuyamaya ayırsak, haftada 5, ayda 20, sezonda 160 kitap bitirebiliriz…

Günde 4-5 saatlik yürümeyle birkaç ayda birkaç ülke gezebiliriz…

Günde 4-5 saat çalışan Avrupalılar ayda yaklaşık 2 bin avro kazanıyorlar…

Listeyi daha da uzatmak mümkün… Ben bu işi size bırakıyorum… Başka neler yapılabileceğini bana yazın. İşte o yüzden attım ''Yaşayın diziler bitti'' başlığını… Gelin dizilerin tatile girmesi işini ''fırsata'' çevirip, gönlümüzce gezip tozalım… Bakarsınız seneye kurtuluruz bu ''kötü'' alışkanlıklarımızdan… İyi haftalar…

15 yıl önce
Yaşasın diziler bitti!
“İki Ali’den bir Veli çıkmaz”
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?