Pazartesi sabahı Rusya liderinden gelen, “Rusya’nın kimseyle savaşa girmeye niyeti yok” açıklaması genel bir ifade olsa da, İdlib’e indirilmesinde sakınca yok. Putin’i bu cümleleri kurmaya sürükleyen noktaya nasıl/nereden gelindi?..
Tersine, Türkiye-ABD yakınlaşmasının son zamanda Kremlin’i ikirciklendirecek denli yükseldiği, bunun sadece Suriye değil Irak sahasına da yansıyacağı, nihayet İran üzerinde bir etki üreteceği de değerlendiriliyor. İsrail’i de işe katan boyutu var çözümlemenin.
İkiye ayrılıyor; ABD-NATO-AB üzerinden gelen, Ankara’nın Rusya’ya karşı ‘yeniden’ Batı’ya sarıldığını okuyan bir süreç. İki, Ortadoğu panoramasına yönelik, ABD Başkanlık seçimleri ardından pratiğe dökülecek bir plan...
Kriz süresince kimi haberler şaşırtıcı açılımlar üretti. Mesela, Tahran’ın, Türkiye-İran-Şam arasında görüşme önerdiği iddiası. Burada Şam’ın dâhil edilmesi önemsiz. İş, Rusya sandalyesinin boş bırakılması. Evlatlarımızı kaybettiğimiz gece, İsrail’in Şam’daki İran uzantılarını vurmasına bağlanabilecek bir kaygının, tıpkı koronavirüs gibi Tahran yönetimine hâkim olmaya başladığını gösteriyor...
İran’ı merkeze alan ikinci tez, Tahran yönetiminin Rusya ile Türkiye arasında ara yapıcılığa soyunduğudur. İran, Ankara-Moskova bağının kopması halinde büyük faturanın kendisine çıkacağını görüyor. Şimdi sahada bedelini milislerinin kanıyla öderken masada da ödeyecek.
Suriye’nin parçalanması, Irak’ın parçalanması, Arap yarımadasında ve hatta Kuzey Afrika’da İsrail’e uyumlu bir coğrafyanın şekillenmesi, nihayetinde bu devasa birikimin İran üzerine yıkılacağı korkusunu doğuruyor. Buraya Rusya-İsrail ilişkilerinin nev’i şahsına münhasır yapısını da ekleyebilirsiniz.
Bir başka haber hiç şüphesiz Rus Sputnik’in, Hatay’ı çalıntı olarak tanımlayan sözde analizi servis etmesiydi. Çok bilindik Şam tasavvuru olan bu iddia bize önce KKTC Cumhurbaşkanı’nın Hatay göndermesini hatırlattı. İdlib nedeniyle Rusya’nın açtığı bir kart olarak görüp, geçmeli miyiz? Bu aklı besleyen kaynaklar, Suriye’nin güney sınırı ile kuzey sınırı arasında bir paralellik/benzetme kuruyor. Bu, İsrail demektir. Notlarımıza derkenar olsun.
Ardından Yunanistan’dan beklenmeyen bir ‘destek’ geldi. Atina, Türkiye’ye verilmesi düşünülen NATO desteği kapsamındaki itirazını kaldırdı. Böylece Türkiye’ye hava desteği verilmesinin önündeki engel kalktı. Bunda sınıra yürüyen göçmenlerin etkisi nedir bilinmez ama Berlin etkisi şaşırtmaz. Fakat ABD, İdlib’de hava desteğine yanaşmadı.
Bu yüzden, James Jeffrey’in geliş-gidişleri kadar İngiltere Dışişleri Bakanı’nın ziyaretini de dikkatli izleyelim.
ortak olup olmadığını herkesin gördüğünü umuyorum” kılçığını sıyırmaya başladılar...