Batı ile yaşadığımız gelgitlerden NATO da payını alıyor. Doğal. ‘NATO eşittir ABD’ olduğundan, Türkiye’nin NATO tarihi aslında ABD ile tarihi. Bu yüzden, ABD ile yaşanan sıkıntılar NATO’yla ilişkilerimizi de sıklıkla darlıyor…
Hâsılı NATO, ‘bravo sesleri, sürekli ve şiddetli alkışlar’la, TBMM’nin ‘tasvibine ittifakla mazhar’ olmuş…
Kişisel kanaatim, evet edilir. Aynı coşku, istekle mi olur, sanmıyorum. Hatta bugüne kadar yaşanan arazlar da sıralanır ama.. “NATO’dan memnun değiliz ama üyelikten memnunuz”a bağlanır konu…
Esasen, ilgili resmi kuruluşlarımızın 70. yıl kutlama mesajlarında araya sıkıştırılan ‘laf çarpmalar’ da tam bu anlama geliyor…
Dışişleri: “… bu itibarla müttefiklerimizden de beklentimiz NATO’nun ortak paydasını oluşturan birlik ve dayanışma ruhunun eksiksiz sergilenmesidir”…
***
Doğaldır, devlet, uluslararası alanlarda sahip olduğu pozisyonlardan vazgeçmez. NATO’da böyle bir koltuğa sahibiz ve ağırlığımız artık daha fazla. Bir konuya abandığımızda, istemediğimiz gelişmeler eziliyor. Yani NATO’dan ayrılmak, Türkiye’den hazzetmeyen üyelere alan açmak olacağından akıllıca görülmüyor…
Fakat asıl mesele; NATO’nun yeni dünya gerçeklerine uyum sağlayıp sağlayamayacağı. ‘Uyum sağlama’ yaşamsal dönüşüm manivelası olduğundan başarısızlık ‘ölümle’ sonuçlanabilir. ‘Beyin ölümü’ lafının çıktığı yer burası aslında…
Ukrayna krizinde görüldüğü gibi NATO hâlâ-üyeler mızmızlansa da-ABD dürtüklemesiyle hareket ediyor. Washington ‘höt’ der demez yerine oturan ülkeler şimdi de var. Ama o eski güzel günlerden eser yok. Kimse üzülsün istemem ama bir zamanlar biz de öyleydik. Kendimizi buluşumuz pek tazedir. Tam kıvamı tutturmuş da değiliz…
Çok kutuplu dünyada bunun nasıl olamayacağını izliyoruz…
***
***
Siyasi tarafa gelince…
Ankara, NATO hakkında karmaşık şeyler söylemiyor; ‘NATO üyesiyiz, üstelik sıradan bir üyesi değiliz, dün olduğu gibi yarın da NATO’nun ihtiyaç duyduğu görevleri yerine getireceğiz’. Tek itirazım, ‘yarın’ kelimesine. Belli olmaz hayatın neler getireceği çünkü. NATO’ya girerken neler ummuştuk, 70 yılda başımıza neler neler geldi!..
Şikâyetler de NATO/ABD’ye söyleniyor. Örneğin, NATO sorumluluklarını genişletirken, ‘sadece bir ideolojiye veya ülkeye/pakta karşı değil, terörizme karşı da sorumluyum’ derken.. Kimi üye ülkelerin Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermeleri bir yana, terör örgütlerini destekliyor olmalarını Ankara içine sindiremiyor. Nihayetinde NATO ile yürüyorsunuz ama tokalaşma o kadar samimi olmuyor!
Pis işleri de çok oldu ABD/NATO/GLADİO’nun. Dün 70’inci yılını idrak ettik ama perşembe de Eşref Bitlis paşamızın ‘öldürülmesinin’ 29’uncu yılıydı. Aradaki bağı görebiliyorsanız, ‘aklımda’ diyebiliyorsanız, mesele yok…
***
Yeri gelmişken…
Bir tür efsaneye dönüşmüş bu mesele de üzerinden geçen on yılların ardından artık açıklığa kavuşturulmalı, varsa nedir açıklanmalıdır. Türkiye artık halkına karşı sorumluluk olgunluğundadır.
Son söz şöyle olsun; Türkiye-NATO ilişkilerinin kurulup gelişmesinde şartlar elbette etkili olmuştur. Ama sonraki 70 yıl ülkemize hayır getirmedi. Ağır, çok ağır bedeller ödedik. Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız…