|
İP"lemeyin şunları…

Yedi yıl önce (09 Ekim 2006 tarihinde) "Ülke gündemini çatlaklar belirliyor…" başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

Yazıda, o günlerde üst üste yaşanan ve gündemde öne çıkan bazı kişi ve olaylardan yola çıkılarak konu etraflıca analiz ediliyordu. Halk arasında "psikopat" diye tarif edilen "paranoid kişilik bozukluğu" olan insanların toplumlarda görülme oranının yaklaşık yüzde 2 olduğu vurgulanıyordu.

Bu veriyi bir başka açıdan doğrulayan bir araştırma yayınlandı.

Araştırma sektöründe faaliyet gösteren ülkemizin saygın kurumlarından GENAR"ın, geçtiğimiz ay 26 il ve bu illere bağlı 57 ilçede 2 Bin 921 kişi ile görüşerek yürüttüğü "Çözüm Süreci Özel Araştırması"nda karşıma çıkan bir oran, yukarıda bahsi geçen 7 yıl önceki yazıyı hatırlamama neden oldu.

Şimdi sıkı durun...

GENAR"ın yürüttüğü araştırmada deneklere, "Terör Sorunu Denilen Hadisenin Bitmesini Arzu Ediyor Musunuz?" sorusu da yöneltilmiş.

Katılımcıların yüzde 1.2"si, "hayır" (terörün bitmesini arzu etmiyoruz) şeklinde cevap vermişler.

Geçtiğimiz hafta üniversitede "Beklenti Yönetimi" dersinde araştırma sonuçlarını değerlendirirken, sıra yukarıdaki soruya geldiğinde öğrenciler hayretlerini gizleyemediler ve "Hocam, manyak mı bunlar?" dediler.

İlk bakışta yüzde 1.2 düşük bir oran gibi gelebilir...

76 milyonluk bir ülkede bu oranın yaklaşık 800 bin kişiye, stadyumda 50 bin kişinin izlediği bir maçta yüzlerce kişiye karşılık geldiğini düşürseniz, seyircilerin üstünden neden döner bıçağı, satır gibi malzemelerin çıktığına şaşırmazsınız.

Nerede toplanmış 100 kişi varsa, orada münasebetsiz çıkıntılık yapan 1-2 kişiye rastlamak asla süpriz olmaz. Biz buna, istatistiki pay diyoruz.

Çözüm sürecine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye"nin yedi bölgesinde faaliyet gösteren Akil İnsanlar Heyetleri"ne karşı çeşitli yerlerde protesto gösterileri oluyor. Herkes her konuda aynı düşünecek diye bir durum yok. Dünyada hiçbir konuda yüzde 100 mutabakat sağlayamazsınız. Demokrasi de zaten, olabildiğince çok katılımlı "ortak yol" ve "ortak akıl" arayışlarından başka bir şey değil...

Bu nedenle, terör sorununun aşılmasıyla ilgili farklı çözüm önerileri olan, ya da şu an yürütülmekte çalışmaları makul bulmayan insanlar olması gayet doğal...

Anormal olan, bazı çevrelerin tepkilerini yansıtma biçiminin ne demokratik teamüllere, ne de ahlaki kriterlere uymuyor olmasıdır.

İşte o zaman, yüzde 1.2"lik istatistik devreye giriyor.

Katılmadığı bir konuda usulünce tepkilerini ve düşüncelerini yansıtan değil, tepki koyacak bir konu, bir malzeme kollayarak, paranoid reflekslerini tatmin etmek isteyen ölçüsüz ve izansız insanlar giriyor devreye... İşte buna fırsat vermemek lazım.

Hiç kimse, kendi duygularını tatmin için başkalarının gurur ve itibarı ile oynamayamaz, huzur ortamını bozamaz...

Yüzlerce kişinin sükunet içinde dinlediği, kendi düşüncelerini de rahatlıkla ifade ettikleri ortamları, tam toplantı sırasında attıkları sloganlarla bölen, dinleyicilerin tadını kaçıran nezaketsizliklere salonları ve meydanları teslim etmemek lazım. Huzur içinde bir toplantıyı takip etme hakkı, 5-10 kişi tarafından sabote edilip bölünmesinden daha az kutsal değildir.

AK Parti"nin Geleneksel 20. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı"nda konuşan Başbakan Erdoğan, Akil İnsanlar Heyetleri"ne karşı yapılan protestolara ülke genelinde katılan toplamcı eylemci sayısını polis kayıtlarından yola çıkarak 4 bin 980 kişi olarak açıkladı. Ardından da ekledi; "76 milyon içinde sadece 4 bin 980 kişi..."

Hiç kuşkusuz "Akil İnsanlar" projesine ülke genelinde düşünce bazında olumlu yaklaşmayan, makul bulmayan, hatta zararlı bulanlar vardır. Olması da normaldir. Fakat tepkiler kaba güç ve toplantı güvenliğini ihlal edecek şekilde yansıtılırsa, emniyet birimlerinin bu duruma kayıtsız kalmasını beklemek de hakkaniyete uymaz. Bir konuda adım atma hürriyeti, o adımı engellemeye çalışanların tepkilerinden daha az değersiz değildir.

Bir gazeteci ve iletişim hocası olarak, basın mensubu arkadaşlara da bazen hayret ediyorum. Haberleri izlerken sanırsınız ki, her yerde protesto var, tüm millet infial halinde. Yüzlerce, binlerce kişinin katıldığı ve sonuçları itibariyle oldukça verimli geçen toplantılarda ele alınan konuların katılımcılar üzerindeki etkisini hiç dikkate almadan, sadece bu tür toplantıları nezakatsizce provoke eden bir avuç insanın tepkilerini ve protestolarını öne çıkarmak adil değil...

Daha önce bu köşede ifade ettiğim gibi, "taşımalı eylemcilik" yeni moda oldu. Protesto ne kadar haksa, provokasyondan başka amacı olmayan bu tür insanları İP"lememek de bir haktır.

Arif Nihat Asya o meşhur şiirinde, "Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet / Altın devrini yaşıyor... / Diller, sayfalar, satırlar Ebu Leheb öldü diyorlar / Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!" dediği gibi, fitne kazanı da elbette boş durmayacaktır.

Ama Arif Nihat Asya"nın yine aynı şiirinde, "Gel, ey Muhammed, bahardır... / Dudaklar ardında saklı Aminlerimiz vardır!.. /Hacdan döner gibi gel; Mi"raç"tan iner gibi gel; Bekliyoruz yıllardır!" dediği gibi, kutlu bir baharın müjdesi de ülkemiz için yakındır.

Emin olun, şükrünü edada zorlanacağımız cennet gibi günler geliyor...

Takılıp kalmayın çakıl taşlarına... İP"lemeyin...

11 yıl önce
İP"lemeyin şunları…
Nefsimiz ne’miz olur?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…