|
Erdoğan"a atış yapılacak en son nokta

Taksim Gezi Parkı eylemlerinde daha baştan en büyük yanlış, gösterilerin amacının 10-15 ağacın taşınmasına tepki olduğunu düşünmekle ortaya çıktı. Ardından olaylar çığırından çıktı ve öngörülemez bir boyuta ulaştı.

2-3 gün içinde tüm ülke geneline yayılan eylemlerin bu çapta ve kimler tarafından nasıl organize edildiği konusunda istihbarat birimlerinin neden yeterli bir tespitte bulunamadığını anlamakta güçlük çekiyorum. Olayların tamamen kendi doğal akışında ve kendiliğinden geliştiğini düşünmek için

saf olmak lazım.

Nitekim MHP lideri Devlet Bahçeli; "Tespitimiz odur ki: İstanbul"daki gelişmeler başlangıcından bu yana dört ağaç bir kışla meselesinin çok ötesinde planlanmış görülmektedir" dedi.

Bu olaylar ülkemizin çok ciddi bir iç güvenlik açığı olduğunu da ortaya çıkardı.

Amacından çıkma istidadı gösteren ve yönlendirilebilen kitlesel eylemler düzenlenebileceği konusunda belli çevreleri umutlandırdı. Sokakların "sosyal mayın tarlası" haline getirilebileceğini gösterdi.

Eylemler başladıktan 2-3 gün sonra Nişantaşı civarından aracıyla geçerken protestocu bir grubun arasında kalan bir dostum, "nereye gidiyorsun, aracı çek kenara, sen de katıl" şeklinde sert bir tavırla karşılaştığını anlattı. Göstericilerin söz ve davranışlarından, hatta gözlerindeki öfkeden durumun aslında

bambaşka bir noktaya doğru gitmekte olduğunu anlayınca, Başbakan"ın danışmanlarından

birini aradığını söyledi.

Tırmanmakta olan gösterilerin amacının sadece Taksim Gezi Parkı olayı olmadığını, konuya sadece bu açıdan yaklaşılırsa bunun eksik bir okuma olacağını ve hadisenin seyrinin bambaşka bir noktaya doğru gitmekte olduğu şeklindeki değerlendirmesini paylaştığını aktardı. Bu bilginin Başbakan Erdoğan"la da paylaşılmasının iyi olacağını ifade edince, "Yorumları bu haliyle Başbakan"a iletmesinin zor olduğu" cevabı aldığını söyledi. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan"ı bizzat aradığını, Başbakan Erdoğan"ında kendisine, tıpkı katıldığı etkinlik ve programlarda olduğu gibi İstanbul"u ve ülkeyi yeşillendirme konusunda yaptıkları çalışmaları ve ektikleri fidanların sayısını aktararak cevap verdiğini söyledi.

Dostumuz, göstericilerin gözlerinde okuduğu tablonun hangi noktalara varabileceği konusunda kendi hislerine uygun bir şekilde Ankara"dan karşılık bulmamasından yana üzüntülüydü. Bu anekdotu ben dinlediğimde eylemlerin henüz 5. günü bile değildi. Üzerinden 2 hafta daha geçti. Hadiselerin geldiği nokta ortada…

Sadece devlet yönetimindeki isimler değil, eylemlere samimi duygularla katılanlar da dâhil herkes, bu işi tezgâhlayanların gerçek niyeti konusunda yanlış okuma yaptı.

Mustafa Kemal Paşa Türk Kurtuluş

Savaşı"nı başlatmak üzere Ankara"da Büyük Millet Meclisi"ni açınca, ülkenin kurtarılabileceği konusunda millette umut belirdi. İngiliz Gizli Servisi ülkenin dört bir yanında isyan ve kitle hareketleri organize etti. İngilizlerle işbirliği yapan ve buna alet olanlar oldu. Kurulan düzenli orduların ilk görevi de bu isyanları bastırmak oldu.

Mustafa Kemal Paşa"nın "Türk Kurtuluş Savaşı İletişim Stratejisi" üzerine çok sayıda akademik yayın ürettim. Konunun özeti şudur; Geniş halk kesimlerini ikna konusunda kim daha başarılı olursa, sonuca etki eden de onlar olmaktadır. Mustafa Kemal Paşa"nın Kurtuluş Savaşı yıllarındaki telgraf, tamim ve mektupları incelendiğinde bu gerçek çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

En çarpıcı olan da, yabancı ajanslar Türk insanının Anadolu"da verdiği milli mücadeleyi yansıtırken dünya kamuoyunu zehirlediler. Rumlar ve Ermeniler Türkleri acımasızca katlederken, Türkler doğuda Ermenileri, batıda Rumları katlediyormuş gibi yansıttılar.

Durumun ciddiyetini gören Mustafa Kemal Paşa, Ankara"da Büyük Millet Meclisi"ni açmadan 17 gün önce Anadolu Ajansı"nı kurdu. Dünya kamuoyuna birinci elden ve doğru bilgiler aktarıldı. Hindistan Müslümanlarının Anadolu"daki mücadeleye yardımı da ondan sonra başladı.

Savaşı, iletişimi en iyi yöneten kazandı.

Taksim Gezi Parkı organizatörleri stratejik bir hata yaptı. Olayları tavında bıraksalardı bir sonraki eylemlerinde de çeşitli bahanelerle benzer kalabalıkları toplayabilirlerdi. Ama işi uzatınca ve meydan provokatörlerin kontrolüne geçince, geniş halk kesimleri Türkiye üzerinde bir oyun oynandığını anladı. Kitleler bundan sonraki eylemlere artık daha temkinle yaklaşacaklardır.

Başbakan Erdoğan"a "yeşil düşmanı" suçlaması yöneltmek, Mevlana"yı filmlerdeki Erol Taş"a benzetmek gibi absürd bir yaklaşım olur. Başbakan Erdoğan"a İstanbul"u yeşillendirmesi konusundaki ilk teşekkürü, 1996 yılı Kasım ayında Topkapı Eresin Otel"de elinden Avrasya Maratonu Basın ödülü alırken yapmıştım. Sonrasında da, 10 Mayıs 2005 tarihinde Tercüman gazetesinde "Teşekkürler Sayın Başbakanım" başlıklı bir yazı kaleme aldım. Türkiye"nin yeşillenmesine yaptığı katkıdan dolayı teşekkür ettim.

Asıl sorun şudur: Türkiye"yi yeşillendirme konusunda Cumhuriyet Tarihi"nin en önemli atılımlarını yapan Başbakan Erdoğan"a yeşil katili gibi bir etiketin nasıl yapıştırılmaya çalışıldığıdır. Bu yakıştırmadan bir sonuç çıkmaz ama, bu iddiaya az da olsa inananların olması da yabana atılmaması gereken bir husustur.

11 yıl önce
Erdoğan"a atış yapılacak en son nokta
13 yıl önce bir suikast sonucu şehit olan Yazıcıoğlu davası ‘sil baştan’ incelenecek
Yahudilere neler haram, Müslümanlara neler helâl
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…