Yaz aylarında genellikle kültür ve sanat alanında pek fazla gelişme olmaz. Yeni ve önemli sergiler en azından Eylül’ü hatta Ekim’i bekler. Bu yüzden de eskilere rağbet biraz daha fazla olur. Sanatseverler daha önce gördükleri sergileri tekrar görmeye gidebilirler. Ben de benzer bir yaklaşımla İstanbul Modern’de yer alan Olafur Eliasson’un “Senin Beklenmedik Karşılaşman” isimli sergisini gezdim. Eliasson çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biri. “Oyuncaklı” işleri seviyor. Bomboş bir odada sadece renkli bir ışıkla enstalasyon da oluşturabiliyor aynaların şaşırtıcı gücünü de kullanabiliyor. Müzenin denize bakan duvarlarından birine yerleştirdiği esere ise İstanbulluların ve turistlerin yoğun ilgi gösterdiğini fark ettim. Müzede aynı zamanda “Yüzen Adalar” başlıklı müze koleksiyonundan bir seçkiden oluşan sergi devam ediyor. Türk sanat hayatının adeta bir kronolojisi olan sergiyi de tekrar gezdim. Dijital kültür ve teknolojik yaklaşımların merkezde olduğu “Zamansız Mekanlar” sergisinde ise daha çok görece genç sanatçıların eserleri yer alıyor. Nilay Dursun ve Ümit Mesci’nin küratörlüğünde düzenlenen sergide günümüz Türk sanatının yansılamarını görmek mümkün. Bu yılın en önemli sergilerinden biri olan “Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar” ise bu ziyaretimde de beni şaşırtmayı başardı. İstanbul’un büyüleyiciliği Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı’nın son derece başarılı bir küratöryel yaklaşımıyla gözler önünde seriliyor. 15. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar İstanbul’a dair hemen her şeyi birarada İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Meşher’de görmek ve ardından şehre tekrar bakmak şaşırtıcı bir deneyim. Bazı açılardan yüz yıllardır şehirin hiç değişmediğini görmek mümkün ama bazı açılardan da İstanbul sürekli bir değişim halinde. Belki de İstanbul’u güzel kılan unsur budur. İstanbul’un güzelliklerini gösteren bir diğer devam eden sergi ise Pera Müzesi’nde. 18 Ağustos’a kadar devam edecek olan serginin küratörlüğünü Çiğdem Kafescioğlu, K. Mehmet Kentel ve M. Baha Tanman üstleniyor. “Tam Yerinden” başlığını taşıyan sergide İstanbul’un panoramik resim ve fotoğrafları yer alıyor. Sergide yer alan bu eserler üzerinden hem günümüz İstanbul’una hem de geçmiş İstanbul’a yeni bir bakış sağlamak hedeflenmiş. İki önemli sanat kurumu olan Meşher ve Pera Müzesi’nde eş zamanlı olarak İstanbul’a dair sergiler görmek benim gibi İstanbul âşıklarını son derece memnun ediyor.

İstanbul’un sanatsal anlamda uluslararası en büyük etkinliği olan İstanbul Bienali tartışmaların ardından 1 yıl ertelenmiş, daha sonra Kevser Güler yeni direktör olarak atanmıştı. Daha sonra Ahu Antmen, Lydia Gatundu Galavu, Gözde İlkin, Renan Laru-an, Sally Tallant’tan oluşan yeni danışma kurulu oluşturuldu ve Temmuz ayında bienalin küratörünün açıklanacağı duyuruldu. Temmuz ayı bitmesine rağmen henüz küratör duyurulmadı. Umarım yakın zamanda İstanbul Bienali bu belirsizlikten kurtulur.

Taksim Camii’nin içinde yer alan kültür sanat merkezinde Türk Arap Sanat Evi, Türk Arap Derneği ve Arap Topluluğu tarafından Filistin temalı bir sergi düzenlendi. Sergide resim, fotoğraf, seramik gibi farklı disiplinlerden eserler yer alıyor. Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekmek için yapılan bu önemli girişimden ötürü tüm paydaşları ve sanatçıları canıgönülden tebrik eder, sayılarının artmasını temenni ederim.