|
LYS'de dereceye girip, Bölücü Terör Bölümü'ne yerleşmek
Öze dönüş fikri çok popüler… Her yerde öze dönüş konuşuluyor, yeni mekânlarda Selçuklu motifleri hâkim, açılışlarda Mehteran Takımları güzel, düğünlerde Semazenler…

Böyle böyle öze dönmeye çalışıyoruz. Öze dönmeye çalışıyoruz da; şeklen dönüşmek öze dönmeye yeter mi?

Değişmeyen şeyler var. Bir türlü değiştiremediğimiz fakat acilen değişmesi gereken… Akıl sahiplerini yaralayan şeyler… Vicdanlara, kabullere sığmayan şeyler…

Adına her ne derseniz deyin; ister küresel güç, ister sermaye çok başarılı oldukları bir konu var; bizi gündeme boğuyorlar.

Öyle bir gündemimiz var ki, maşallah en baba yapımlara bile taş çıkartıyor. Biz de kitleniyoruz gündeme, saman altında operasyon hiç bitmiyor…

Oysa gündemdeki birçok konudan daha önemli meselelerimiz var bizim.

Üniversitelerimiz mesela… Hani şu hep son dakika da aklımıza gelen , o en büyük gücümüz diyerek gururlandığımız gençlerimizi yetiştirmekle sorumlu kurumlarımız…

Belki üniversitelerimiz de şeklen değişti ama damarlarında hâlâ aynı kan dolaşıyor… Kanda bir virüs var, ortama göre kimi zaman sinsi sinsi pusuda yatıyor, kimi zaman hastalık olarak nüksediyor.

60, 70 ve 80'lere girmeyelim, daha dün Gezi Kalkışması'nda üniversitelerin nasıl darbe karargâhına dönüştüğüne şahitlik ettik. Ardından yaşanan bağlantılı toplumsal olaylarda da üniversiteler hareketlerin hep enerji kaynağıydı…

Sonra Koray Çalışkan model akademisyenlerimiz var… Üst versiyon Şengör Hoca var; Profesör kendisi. “
Dışkı yedirmek işkence olur mu hiç? Ben de yedim, tadı çok güzel
" diyorlar kendileri…

Maalesef daha neler neler var ama özetle; üniversitelerimiz de hâlâ değişmedi… Hâlâ karanlık ruhlar üniversitelerimizde ellerini kollarını sallaya sallaya cirit atıyor.

Geçenlerde sosyal medyada dolaşırken gözüme bir kaç paylaşım takıldı. Fotoğraflar, videolar var. Gençler terör örgütü paçavrasının asılı olduğu bir kürsüde konuşma yapıyor. Diğer paylaşımlarda; üstünde öldürülen birkaç teröristin resminin basılı olduğu ve “Azizlerin Yolunda Devrime Doğru" yazılı bir pankartın önünde zafer işareti vb. sembolik hareketler yapan gençler var.


Her ne kadar son günlerde bu tip görüntülere alışmış olsak da; bu görüntülerin farklı bir durumu var. Çünkü görüntüler sokaktan, bir örgüt binası veya parti ofisinden değil.

Boğaziçi Üniversitesi'nden.

Evet, mezunlarına gıpta ederek baktığımız, ailelerin çocukları üzerindeki en güzel hayallerden biri olan, Türkiye'nin en önemli öğretim kurumlarından Boğaziçi Üniversitesi'nin Ayhan Şahenk Salonu'ndan…


Organizasyonu gerçekleştiren Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü programı: “Belgesel Gösterimi" olarak isimlendirmiş.

Bu isim kurnazlığını görünce aklıma direkt, kumar oynatmak için siyasi parti kuran simsarlar geldi… Hani Polis “Parti Genel Merkezi'ni" bastığında: “
Kumar mı? Kumar yok, seçim çalışması yapıyoruz a'bi
" diyorlardı ya emniyet görevlilerine. Bu pek zeki genç Kulüpçüler de belgesel gösterimi kılıfıyla terör örgütü pkk'nın kuruluş yıldönümünü bir güzel kutladı saatlerce…

Örgüt marşları çalındı, kürsüye çıkılıp boylardan oldukça büyük laflar edildi. Üstelik bu kepazelik, bir grup hassas öğrencinin tüm şikâyetlerine rağmen 3 saat boyunca devam etti.

Organizasyona onay veren üniversite yönetimi, yoğun tepkiye rağmen rezaleti sonlandırmayan yine onlar, cezalandırmayan da…

Şimdi sizlere soruyorum: “
Bu duyarsızlık kabul edilebilir mi? Nasıl olur da ülkemizin en prestijli üniversitelerinden birinde böyle bir rezalete müsaade edilir?"

Buradan önce Sn. Rektör'e ve tüm sorumlulara sesleniyorum; “
Lütfen hatanızı telafi edip, gereğini yapın!
"

Gereğini yapın ki; artık üniversitelerimizde terör propagandası planlamaya dahi cesaret edilemesin.

Gereğini yapın ki; ailelerin binbir zorlukla yetiştirip, vatanına, milletine hayırlı olması için okuttuğu evlatlar, en verimli çağlarında bu kalleş örgütlerin ağına düşmesin.

Üniversiteler tabi ki özgür düşüncenin merkezidir. Özgür kalmalıdır. Fakat özgürlük asla teröre ve anarşiye kalkan olamaz.

Yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına belirtmem gerek; amacım asla değerli kurumumuz Boğaziçi Üniversitesi ve Akademik Kadrosu'nu hedef tahtasına koymak değil… Zira bu hadiseler, maalesef sadece Boğaziçi Üniversite'mizde yaşanmıyor.

Üniversitelerimizin tamamını terör belâsından kurtarmalıyız.

Kurtaralım ki bu yapılardan yalnızca bilim üresin.

Aziz Sancar Hoca ABD'de değil, vatanında alsın Nobel'i.

Kurtaralım; hayalini kurduğumuz milli yazılımları yapalım.

Kurtaralım; tankımızın, otomobilimizin motoru yapılsın. Yapılsın ki; biz de sıkışıp kaldığımız on bin dolar KBMG tuzağından kurtulalım.


Kurtarırsak, geleceğimizi kurtaracağız. Kurtaramazsak üniversite sınavında dereceye giren evlatlarımızı fakültelere değil, bölücü terör bölümlerine yerleştirmeye devam edeceğiz.
#üniversite
#öğrenci
#genç
8 yıl önce
LYS'de dereceye girip, Bölücü Terör Bölümü'ne yerleşmek
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’