Çünkü tüm bunlar bir yana asıl gündeme getirmek istediğim son açıklamasıyla Yellen’in kişisel finansal imkânlara yüklediği anlam. Yellen, resesyona karşı kişisel finansın ABD özelinde güçlü bir rol oynayacağını düşünüyor. Yani hem perakende kredilere hem tasarruflara bir referans veriyor.
Gerçekten bir süredir ABD ekonomisi ile Türkiye ekonomisi karşılaştırma için mükemmel bir kontrast sunuyor. Bu konuda öncelikle benzerlikleri olduğuna değinmek isterim. Türkiye’de de perakende kredilerin, kredi kartlarının ve özellikle de bunların çevrimini sağlayan asıl unsur olan yastıkaltı veya sistem içi tasarrufların rol oynadığı bir dönemden geçiyoruz. ABD özelinde finansa erişim kısmı süreklilik arz ediyor gibi gözüküyor. Yellen de teorisini bunun üstüne kuruyor. Yalnız orta-üst gelir grubunun dahi gelirlerinde artık tasarruf artığı kalmadığını tespit eden araştırmalar Yellen’i yanıltabilir. Çünkü araştırmaların bu bulgusu finansa erişimi de olanaksızlaştırıyor. Bu da talep tarafının bir şokla karşılaşabileceği riskine işaret ediyor. Türkiye özelinde ise kişisel finansal imkânların tüketilmeye başladığına ve yastıkaltı varlıkların çokları için muhtemelen bitmeye yaklaştığına işaret etmiştik. BDDK’nın son tedbirleriyle kredi imkânları da daralmış oldu. Peki, ABD özelindeki talep şoku riski Türkiye için de var mı?
ABD ile Türkiye arasında neredeyse tüm faktörler benzerken farkı yaratacak bir tek etken var o da ücret artışları. Bu başlıkta mevcut hükümetin RefahYol hükümeti dönemindeki deneyimi de belirleyici bir referans.
Türkiye, zaten bu bakımlardan finansal kesime güvenemez. Çünkü ekonominin içinde bulunduğu bunalım bankaların kendi kendileriyle rekabet ediyor olmalarıdır. Dünyanın başka bir yerinde böyle bir absürtlük görülmesi beklenmez. Yani finansın iyi yönetildiği bir yerde banka kredi verip döviz alınmasını tavsiye etmez, banka %14’le kredi kullandırarak verdiği parayı %19’la mevduata bağlamaz, banka krediyi ödemek için alan KOBİleri bir kenara bırakıp büyük sanayi işletmelerine ödemeyip çevirecekleri uzun vadeli krediler vermez, banka bireysel müşterisini iflasa sürüklemez ona rehberlik eder. İşte, bunlar Türkiye’de finans yöneticilerinin sahip olmadığı meziyetler dersem sanırım epey ironi yapmış olurum.
6’lı masa
6’lı masa ne zaman kuruldu, diye düşündüm. Mümkün olduğunca geriye almaya çalıştım. Hem tabanının içselleştirmesi bakımından da meseleye bakmak istedim. Mevcut kompozisyonu da göz önünde bulundurdum. İstikşafi görüşmelerden daha öncesi yok gibi geldi. Sanırım 6lı masa, sadece toplantıda ikram edilenlerin haber olabildiği istikşafi görüşmeler sırasında kurulan masanın bir devamı.