Bu yüzden mümkün olduğunca ekonomiyi manipüle etmeyen karakterdeki ekonomi politikası bileşeniyle sürdürmek anlamına gelen “nötr”leştirme yükselen bir trend haline gelmiştir. Nötr faiz oranı, nötr işsizlik oranı, nötr enflasyon gibi başlıklar altında bu tartışmalar kümelenir.
Nötr faiz, enflasyon kadar faiz demek değildir. Bir biçimde hem istihdamı ve büyümeyi hem de enflasyonu optimum seviyede bırakan ya da tasarruf-yatırım denklemini mükemmel işleten ideal oran olarak görülür ve her ekonomi tarafından kendi dinamikleri içinde hesaplanmaya çalışılır.
Fakat ekonomi politikalarıyla nötrleşme arayışına girilmesi dahi nötrü bozabilir. Yine de toplam ekonomi manipüle edilmiş bir bütündür. Yani ifsad edilmiştir. Dünyaya adalet verilmiş ve fakat insan bunu bozmuş ve bozmaya devam etmektedir. O yüzden ekonomi politikalarının maliye kısmıyla bunların düzeltilmeye çalışılması tartıştığım bağlamın dışında görülmelidir. Gene de üçüncü sektör (bknz. 12 Nisan tarihli yazım) mevcut olsa bu düzeltmelere ihtiyacın sadece olağanüstü durumlarda oluşacağını tekrar not etmek isterim.
Hem Türkiye YEP’in de kendi ekonomik aktörleri tarafından manipülasyonlara maruz tutulmasını müşahede etti. Ve etkiler tartıştığım değişken karmaşıklığı içinde çok boyutlu bir hal aldı.
Bu boyutluluğa kur korumalı mevduat uygulamasınınsa çeşitli biçimlerde karşılık verdiği görülüyor. Belki sadece kuru yönetmek üzere tasarlanmış olsa da kur korumalı mevduatın asıl katkısı, bugün için başka değişkenler üzerinden şekilleniyor. Özellikle de kredi genişlemesi…
Kur korumalı mevduat tek başına kuru dengede tutarak programı kurtarmıyor. Asıl, bankaları dengede tutarak bunu gerçekleştiriyor. Elbette TCMB’nin açık piyasa işlemleri ve döviz swapları da bunda etkili…
Diğer taraftan kur korumalı mevduatın sağladığı TL kredi genişlemesi işletmelerin faaliyetlerini sürdürmesinde de temel belirleyicilerden oldu. Ancak bankalar TL kaynakları uzun vadeli olarak büyük işletmelere aktarmaya devam ediyor ki bu da yeni bir soruna dönüşmek üzere. Kredilerin daha en baştan ağırlıkla KOBİlere aktarılması gerekirken aslan payını az sayıdaki büyük işletme aldı. Ancak bu işletmelerin amacı kredileri geri ödemek değil, çevirmektir. Borç çevrimleri geldiğinde yeterli likidite yoksa ekonomide KOBİlerin sıkışmasına neden olabilirler.
Türkiye’de finansın iyi yönetilmediğine ikna olmak için epeyce deneyim edinildi. Finansla bağlantılı konular olduğunda ben diyorum ki; sorunları mümkün olan en geniş ölçekte tespit etmek ve mümkün olan en geniş ölçekte uçtan uca çözüm getirmek lazım. Tek bir soruna eğilince diğer aksaklar ayağa dolaşıyor.
Avrupa’nın güvenliği nereden başlar
Avrupa’nın güvenliğinin nereden başladığı, Ukrayna ile Türkiye’deki çarpık zihniyetliler arasında bir çekişme konusu olmaya doğru ilerliyor. Türkiye’dekiler Avrupa’nın güvenliğinin Türkiye’den, Ukrayna’dakiler ise Ukrayna’dan başladığını söylüyor. En sonunda bu iş; vay efendim bizden başlar, yok efendim asıl bizden başlar kavgasına doğru gidecek baştan uyarayım.
Ben, Mekke’nin, Medine’nin, mazlum coğrafyaların güvenliğinin nereden başladığının konuşulması yeğdir, derim.