
Çanakkale Gökçeada açıklarında sabah saatlerinde yaşanan 4,6 büyüklüğündeki deprem, bölgede art arda meydana gelen sarsıntıların ardından kamuoyunda tedirginliğe neden oldu. 45 dakika arayla ise Akdeniz’de Antalya Gazipaşa açıklarında da 4 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Özellikle Ege’nin güneyi ve Akdeniz hattında son günlerde yaşanan hareketlilik dikkat çekerken, Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal’dan önemli bir uyarı geldi: “Bu depremi ciddiye almak gerek.” Pampal, bölgenin tarihsel depremlerle sarsıldığını hatırlatarak kritik açıklamalarda bulundu.

Antalya ve Çanakkale 45 dakika arayla sallandı
AFAD’ın paylaştığı verilere göre sabah saatlerinde Çanakkale'nin Gökçeada açıklarında 4,6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremin yerin 12,61 kilometre derinliğinde gerçekleştiği kaydedildi. Aynı dakikalarda Akdeniz’de, Antalya Gazipaşa açıklarında da 4 büyüklüğünde bir başka deprem kayıtlara geçti. Ege’nin güneyi ve Akdeniz’deki hareketlilik dikkat çekerken, Çanakkale açıklarındaki sarsıntı endişe yarattı.

Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, bu depremin Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun kuzey kolu üzerinde meydana geldiğini belirtti. Hürriyet'e konuşan Pampal, bu zonun Mürefte-Ganos Fayı’nın uzantısı olarak Gökçeada’ya doğru ilerlediğini belirterek, “Bu bölge, 1912 yılında büyüklüğü 7,3 ile 7,4 arasında değişen büyük bir depremle sarsıldı. Ölçüm farklarına göre büyüklük farklılık gösterebiliyor” ifadelerini kullandı.

Hem doğu hem batı yönünde kırıldı
Aynı bölgede geçmişte iki büyük deprem daha yaşandığına dikkat çeken Pampal, 1970’li yıllarda yaklaşık 6,3 büyüklüğünde bir başka sarsıntının meydana geldiğini hatırlattı. Ayrıca, Ganos Fayı’nın doğuya yani İstanbul yönüne doğru uzanan kesiminde 1960’ların ortalarında 6,5 - 6,6 büyüklüğünde bir deprem daha olduğunu belirtti. Bu verilerin Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun bu kesiminin hem doğu hem batı yönünde kırıldığını gösterdiğini ifade etti.

Büyük depremin habercisi mi?
Prof. Dr. Pampal, meydana gelen 4,6 büyüklüğündeki depremin “ciddiye alınması” gerektiğini vurgulayarak, “Bölgenin tarihsel deprem geçmişine baktığımızda daha büyük bir deprem üretebilme potansiyelini net biçimde görebiliyoruz. Türkiye sınırları içinde özellikle Tekirdağ ve Çanakkale’nin kuzey bölgeleri bu etkiden doğrudan etkilenebilir” dedi.

Tsunami riskine ilişkin de açıklamalarda bulunan Pampal, Marmara ve Ege’nin bu kesiminde büyük çaplı tsunami beklenmediğini belirtti. “Kuzey Anadolu Fayı yanal atımlı bir fay olduğu için bu tür faylar genelde büyük tsunamiler üretmez” diyerek paniğe gerek olmadığını ifade etti. Güneybatı Anadolu kıyılarında ise geçmişte tsunami dalgalarının gözlemlendiğini belirten Pampal, Antalya’dan İzmir’e kadar uzanan kıyı hattında bu etkilerin görüldüğünü ancak bunların da abartılacak boyutta olmadığını kaydetti.

Tsunamilerin depremin hemen ardından başladığını ve merkez üssünün kıyıya uzaklığına göre kıyıya ulaşma süresinin değiştiğini anlatan Pampal, “Sınır hattı yaklaşık 300 kilometre uzaklıkta. Bu da kıyı bölgelerinde 15-20 dakikalık tahliye süresi olabileceğini gösteriyor. Ayrıca AFAD’ın bu konuda hazırlıkları ve erken uyarı sistemleri var. Doğru önlemlerle tsunami kaynaklı can kayıpları en aza indirilebilir” dedi.

Öte yandan Pampal, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun yalnızca kuzey kolunun değil, güney kolunun da aktif olduğunu vurguladı. Son yaşanan depremin güney kol üzerinde olmadığını ancak Marmara’nın güneyinden Ege’ye uzanan birçok fay bulunduğunu belirtti. Bursa, Yalova, Balıkesir ve Çanakkale üzerinden geçen bu hatların da potansiyel tehlike barındırdığını söyleyen Pampal, bu kol üzerinde doğudan batıya Geyve Fayı, İznik-Mekece Fayı ve Gemlik Fayı gibi üç önemli segment bulunduğunu belirtti.

“Güney kol da en az kuzey kol kadar diri ve bu kol üzerinde de 7 ve üzeri büyüklükte depremler yaşanabilir” diyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, bu alandaki potansiyelin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.






