|

Aile yapımız dijitalde çatladı

Günlük kullanım saatleri sürekli yükselen sosyal medya, eğlenceden çok tehlike olma yolunda ilerliyor. “Dijital Psikolojik Devrim” adlı kitapta iletişim tasarımcısı Murat Dağıtmaç ve nöropsikolog Şehadet Ekmen, dijital yerli ve dijital göçmen kavramlarının toplumda iletişim kopukluğuna neden olduğuna değiniyor. Özellikle gençlerin dini ve psikolojik değişimine dikkat çeken Dağıtmaç, “Sosyal medya hesaplarından psikolojik rahatsızlık, konum, siyasi görüş anlaşılabiliyor. Gençleri, anne babalarından daha iyi tanıyorlar.” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 17/02/2019 Pazar
Güncelleme: 13:29 - 16/02/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
FOTOĞRAF: MUSTAFA İLHAN
FOTOĞRAF: MUSTAFA İLHAN
Sosyal medyanın 24 saatimiz üzerindeki hakimiyeti artıyor. Uygulamalarda günde ortalama 4 saat geçirirken paylaşım öncesi ve sonrasında yaptığımız hazırlıklar sayesinde günün dörtte biri kaplanıyor. Yapay zeka marifetiyle bilgilerimizi işleyen ve büyük bir havuz oluşturan sosyal medya patronları da dinden siyasete, kültürden ekonomiye farklı alanlarda sınırlarını şimdilik bilemediğimiz bir güce sahip olmuş oluyor. Zamanla bizi bizden daha iyi tanıyan sanal ortam üzerine farklı çalışmalarda bulunan iletişim tasarımcısı Murat Dağıtmaç ve nöropsikolog Şehadet Ekmen “Dijital Psikolojik Devrim” adlı kitapta sosyal medya alışkanlığını psikolojik açıdan irdeliyor. Dijital dünyanın geçmişini hatırlatan Motto Yayınları etiketli kitap, şimdi ve gelecek hakkında da sorular soruyor. Dağıtmaç ve Ekmen ile sanal dünyanın olumsuz yönlerini, paylaşımların gençlere etkisini, mahremiyetin zedelenmesini, seçimlerdeki tehlikeyi konuştuk.

GENÇLERİN ZİHİNLERİ ÇÜRÜYOR

Sosyal medyada gençlerin davranışları kaydedilip haritalandırılıyor. Bu durum ne gibi sonuçlar doğurabilir?
Murat Dağıtmaç:
Facebook’un bizi dinleyip konuşmalara göre uygun reklamlar hazırladığını biliyoruz. Bunu, kapitalist sistem içinde para kazanmak için yapıyorlar. Biz kitapta bir sonraki aşamayı anlatıyoruz kitapta. Telefonumuza kimse bakmasın diye verdiğimiz parmak izi uygulaması yapay zekaya yükleniyor. Yapay zekalı robot elinize dokunup “Merhaba Ahmet bey, nasılsınız? Sizi kim tanımaz, siz en başarılı iş adamlarımızdan birisiniz” dediğinde sizi manüpilasyona açık hâle getiriyor. Bir parmak izinizle facebook arkadaşınızı, youtube’da izlediklerinizi, whapsapp’ta yazıştıklarınızı, bütün mobil geçmişinize ulaşıyor. Devletin elinde ad-soyad, anne adı baba adı, doğum tarihi var. Asıl önemli olan davranış şekilleri ise facebook ve whatsapp’ta. İstanbul’daki 18-24 yaş arasındaki gençlerin ne kadarının psikolojik rahatsızlığı var, kim hangi partiye eğilimli, cumartesi günü sinemaya gitti mi, youtube’da hangi fenomenlere ilgisi var bilgileri Mark Zuckerberg’e bağlı bir şirkette. Gençleri, anne babalarından daha iyi tanıyorlar. Hatta sizi sizden daha iyi tanıyorlar. Çünkü arada, bak 5 sene önce bunu yapmıştın, diye hatırlatıyor. Daha fazlası var ki bize sadece bu kadarı sunuluyor.
Şehadet Ekmen:
90 sonrası doğan çocuklara Milenyum çocukları denmeye başlandı. Bunlar sosyal medya yoluyla şöhret ve para kazanabileceğine inanıyor. Sınır tanımayan, haz ve hızı en son evrede yaşayacak hâle geldiler. 1980’e kadar çocukların zeka seviyesi yükselirken 80 sonrasında düşme görülmeye başlanıyor. Her on yılda 7 derece düşüyoruz. Bu çocuklar her şeyi onlar adına düşünen, yapan teknoloji nedeniyle zihinlerini kullanmamaya başlıyor. Kullanmadığınız zihinsel yapılar da çürümeye başlıyor. Yani biz artık karar veren değil, uygulayıcı oluyoruz.
Gençlerin sosyal medya ilgisi hangi boyutta?
Murat Dağıtmaç:
Gençler ortalama 4 saat sosyal medya kullanıyor. Din 24 saatlik yaşam biçimiyse demek ki dinimizi 20 saat yaşıyoruz. Diyanet dijital ortamda da görünmeli. Hatta dijital ilmihalimiz olmalı. Diyanet’in içerik yönlendirmesi yapması da gerekiyor.

ÖZNE DEĞİL NESNE OLDUK

Sosyal medyayla ilgili hangi konularda yardım isteniyor?
Şehadet Ekmen:
Dijital bağımlılığı bulunan insanlar, siber zorbalığa maruz kalmış aileler geliyor. Ailelerin ve öğretmenlerin çocukların dijital dünyaya bağımlılığında daha kontrollü hareket etmesi gerekir. Çocuklar internette sınır olmadığına inanıyor. Siber trollük kavramı ortaya çıktı. Aşağılama, küçük düşürmenin olduğu videoların altında “Bu videodan daha çok çekmeni istiyorum” yazıyor. Zamanla özne değil nesne boyutuna geçiyoruz. Sistem hangi karaktere bürünmenizi isterse ona dönüşüyorsunuz. Siz kendinizi kaybettiğinizde sistemin içindeki herhangi bir piyon moduna girersiniz. Siber zorbalık şikayetleri çok gelmeye başladı. Virüs programıyla cihaza girip kameradan çocuğun yaptıklarını izliyorlar ve daha sonra ailesine zarar vermekle tehdit edip şantaj yapıyorlar. Başımıza bir şey gelmeden anlamıyoruz ama bu konu çok hassas.
Çocuklar ne durumda?
Şehadet Ekmen:
Kulaklıkla dinlenen yüksek sesler, işitme kaybı olarak çocuklarda kendini gösteriyor. Youtube videolarıyla büyütülen çocukların frekans algısı değişiyor ve sizi anlamamaya başlıyorlar. Mavi Balina oyunu 50 bölümde çocukları intihar edecek duruma getiriyor. Biten oyunlara tekrar başladığın gibi yeniden canlanacaksın deniyor ve çocuk da buna inanıyor. Çocuklara video açıp gidiyorlar ve 5 video sonra cinsel içerikli video çıkıyor. Bu alegoritmayla sağlanıyor. Çocukları serbest bıraktığımız için bir alan açıldı. Devlet olarak, aile, diyanet olarak alternatif içerik üretmeliyiz. Türk aile yapısı bozuluyor. Sanal ortamda yeni nesil, “Müslümanlar hep kaybediyor ve çok güçsüzler. Oyunda beni sakın Müslüman yapma” diyecek duruma getiriliyor.

İçerik üretmeliyiz

Tüketerek tükenmek nasıl bir psikoloji doğuruyor?
Murat Dağıtmaç:
Teknoloji konusunda yeni yeni bir uyanış var. İçerik oluşturamıyoruz, en büyük sorunumuz bu. Tüketim toplumundan üretim toplumuna geçmemiz lazım dijital ortamda. Aileler, okullar ve camilere görev düşüyor. Sosyolojik, psikolojik çalışmalar yapıp çocukları görmezden gelmeden birlikte hareket etmeliyiz. Okullarda Sosyal Medya Kulübü açılabilir. Okulun sosyal medya hesabı olur ve üretilen içerikler oradan paylaşılır. Böylece bir denetim mekanizması da oluşur.
Şehadet Ekmen:
Ben meselenin manevi açısına dikkat çekmek istiyorum. Eskiden televizyon için ‘eve sokmayın, fişini çekin’ deniyordu. Sosyal medya ise durdurulamaz. Mahremiyete dikkat edilmeli. Tüketim toplumuna dönüştüğümüzde fenomenlere bakıp artık başkaları için yaşamaya başlıyoruz. İnsanları da tüketiyoruz.
Alınan önlemler neler?
Murat Dağıtmaç:
Tanrı’nın yarattığı insan hatalı, suçlu ve kötü alışkanlık sahibi düşüncesinde olan birileri var. Bizim yaratacağımız insanda kötülük olmayacak deniyor. Bu sistemi yapanlar Tanrıcılık oynuyor. Devlet eliyle önlemler alınmalı. Dijital Dönüşüm Ofisi sayesinde Milli Eğitim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıklarının, Diyanet İşleri ortak hareket edebilir. Ebeveyn, öğretmenler ve din adamlarına görev düşüyor. Üç eğitimci kitle gençlerle aynı dili konuşmuyor. Bu farktan yola çıkarak 28 yaş üstü kitle, dijital göçmen, 28’den ufak olanlar ise dijital yerli konumundalar. Kuşak çatışması hat safhaya ulaşmış durumda. Dijital okur yazarlığı öğrenmeleri lazım. Aynı dili konuştuktan sonra o mecraya içerik üretmemiz gerekiyor.

Reklamdan çok veri satışı kazandırıyor

Sosyal medyanın siyasetle ilişkisi nasıl?

Dünyada 2.3 milyar, Türkiye’de ise 53 milyon facebook kullanıcı var. 53 milyon kişilik bir anket yapabilir misiniz Türkiye’de, hayır. Facebook, Mart seçim sonuçları biliyor. Bizim anket firmalarından yüz kat daha güvenilirler. Her şey kayıt altında. Kimsenin haberi olmadan tepkiler ölçülüyor. Doğal yollarla düşünüp konuşuyoruz zannediliyor ama akıllara fikir tohumları aşılanıyor. Biz de gönüllü köle oluyoruz. Whatsapp kullanıcısı, facebook’tan daha fazladır. Siz para vermediniz, ben de vermedim, e reklam da yok. Parayı nereden kazanıyor bunlar... En büyük firmamız Türk Hava Yolları’ndan 6-7 kat daha büyük bir firmadan bahsediyoruz. Mark Zuckerberg burayı 19 milyar dolara satın alıyor. Bu kurumlar, reklam gelirinden daha çok veri satarak para kazanıyorlar.


Çocuklar fenomenlerle başbaşa bırakılıyor

Fenomenlerin ne gibi zararları var?
Murat Dağıtmaç:
Fenomenlik bir meslek artık. Saçma hareketler yapsalar da özellikle çocuklar tarafından izleniyorlar ve çok yüksek kazançları var. Örneğin Poppy diye bir kanalda, bir kız çocuğu 10 dakika boyunca “I’m Poppy” diyor. Basit boş bir zeminde masum gibi görünse de diğer videolarındaki şarkılarda çocukları rest çekmeyi, isyan etmeyi öğütlüyor. Hatta Poppy kitabı bile var. Ondan ne olur demeyin. Her gittiğimiz okulda çocukların hepsi tanıyor, gülerek anıyorlar. Veliler ve öğretmenlerinse hiç haberi yok. Aileler çocuklarıyla daha çok vakit geçirmeli. Youtube izlenecekse de kanal açılıp video çekilecekse de bu birlikte yapılmalı.
Fenomenlerin sağlığını “Karanlığın Dört Atlısı”yla açıklıyorsunuz. Ne demek bu?
Murat Dağıtmaç:
Fenomen ve troller dört hastalığa sahip. Narsizm, makyevelizm, psikopatizm, sadizm gibi psikolojik rahatsızlığa sahipler. Çocuğumuzun günde bir saat vakit geçirdiği arkadaşlarına dikkat ediyoruz ama bilgisayar karşısında youtube fenomenleriyle dört saat boyunca baş başa bırakabiliyoruz.
#Aile
#Teknoloji
#Dijital
5 yıl önce