Filistin, Suriye, Mısır, Yemen derken zaman geçtikçe Ortadoğu'ya hızla yayılan savaşın sebep olduğu yıkımları ölüm haberlerini daha sık duyar olduk. Savaş haberleri arttıkça insanların duyarsızlığı da o kadar büyüyeme başladı. İşte Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yüksek Lisans öğrencisi Oğuzhan Cin yaptığı çizimlerle savaşın dehşet verici yüzünü çarpıcı bir dille yeniden hepimize hatırlatıyor. 2010 yılından beri başladığı savaş konulu çizimlerine devam eden Cin, son olarak internetten topladığı 11 savaş fotoğrafını "Savaş olmasaydı" diyerek resimlerin eksik kalan kısımlarını çizimleriyle tamamladı. Yaptığı çizimleri sosyal medya hesaplarında paylaşan Cin'in tekipçileri tarafından en çok paylaşılan resimler ise geçtiğimiz haftalarda Rusya'nın Suriye'de başlattığı kıyımı gösteren resimlerin üzerine çizdikleri oldu. İllüstrasyon çalışmalarının geniş kitlelerce paylaşması Cin'i biraz olsun umutlandırmış. Cin, "İnsan ölümlerine alıştığımızı sanıyordum ama hala bu acılara kayıtsız kalmamamız beni bir hayli şaşırttı" diyor. Cin, çatışma bölgelerinde çekilen fotoğrafların üzerine çizdiği illüstrasyonlarıyla #SavaşOlmasaydı nasıl olurdu sorusunu soruyor ve bize bir anlamda siyahın koyuluğunda kaybolan beyazı göstermeye çalışıyor. Savaş olmadan önce insanlar bu şehirlerde nasıl yaşıyordu? sorusunu çizgilerle hayal etmemizi sağlıyor. İnsanların kimi işine gidiyor, kimi alışveriş yapıyor, kimi geziyor, kimi uyuyor, kimi evinde oturuyor kimi de şehrin hareketli bir caddesinde karşımıza çıkıyor. Çocuklar ise olması gereken yerde oyun parkında gönüllerince eğleniyorlar.
Bu çizimlerin hikayesini anlatan Cin, "Ortadoğu'da yaşananları görünce buradaki insanlar için ne yaparım diye düşünmeye başladım. Çünkü kendimi bu insanlara karşı sorumlu hissediyorum" diyor ve ekliyor: "Geceleri başımı yastığa daha rahat koyabilmem için elimden gelen iş olan karikatür ve illüstrasyon çizimleri yapmaya başladım. Eğer bu konuda toplumda bir farkındalık oluşturabilmişsem ne mutlu bana."
Cin, illüstrasyon ve karikatürün toplumumuzda severek takip edildiğini ve bir makale ya da köşe yazısından daha çok dikkat çektiğini söyleyerek "Bu fotoğrafları ve çizimleri çocuklar bile anlıyor. Kötü bir yaşanmışlığın fotoğrafının üzerine olması gerekeni çizince küçük yaşlara da hitap ettim" diyor. Bu tekniği kullanarak dil, din farkı olmaksızın herkese ulaşılabildiğini ortaya koyan Cin, "Kesinlikle bir ticari beklentim yok.İnsanlar görsün, paylaşsın, herkese rahatça ulaşsın diye çizimlere imzamı atmadım" diyecek kadar da samimi. Cin, savaş muhabirleriyle beraber çalışarak fotoğrafların gerçek hikayeleri üzerine çalışılabileceğini de sözlerine ekliyor.
Ordulu olan Oğuzhan Cin'in çizerliğe başlama hikayesi de oldukça ilginç. İlkokul beşinci sınıfta iken bir arkadaşıyla dalga geçmek için onun karikatürünü çizer ve bunu da tenefüste arkadaşının sırtına yapıştırarak kaçar. Saniyeler sonra bir öğretmeni elinde karikatürle kendisine doğru yaklaşınca fırça yiyeceğini düşünür ama hiç de öyle olmaz. Öğretmeni Cin'in çizdiği karikatürü beğenir ve resme yönelmesini ister.
O günden beri çizimle ilgilenen Cin, " O gün öğretmenim herhalde beni dövecek ya da kızacak diye beklerken 'Resim kurslarına geleceksin' dedi. Hayatımın en büyük mucizesi iyi bir öğretmenle karşılaşmak oldu" diye anlatıyor. Liseyi Ordu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinde resim okuyarak tamamlayan Cin, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'nde Resim Öğretmenliği eğitimi almış. 2013 yılında da Geleneksel Türk Sanatları Minyatür üzerine yüksek lisans yapmak için İstanbul'a gelmiş ve Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi'nde bu dalda eğitim görüyor.
