|
Rusya ve Ukrayna arasında başlayan hibrid savaşları 3’üncü dünya savaşını tetikler mi?

ABD Başkanı Biden, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, ABD Dışişleri Bakanı Blinken başta olmak üzere Amerikalı ve İngiliz yetkililer farklı mekan ve zamanlarda çeşitli medya platformlarında yaptıkları açıklamalarla dünyayı tedirgin eden psikolojik harp jargonu söylemlerine ve algı operasyonlarına ara vermeksizin devam ediyorlar. Bu algı operasyonlarının ilk hedefi ise şüphesiz Ukraynalılar ve dünya kamuoyu! Ukrayna ile Rusya arasında gerilim devam ederken, Batılı ülkelerden yapılan peş peşe açıklamaların ardından, Rusya cephesinden de bir karşı açıklama geldi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, 2021 sonu ile 2022’nin başı itibarıyla, dünya kamuoyunu Rusya’nın işgal hazırlığında olduğuna ikna etmek için koordineli bir enformasyon saldırısının olduğu belirtildi. Söz konusu medya kampanyası çerçevesinde, çok sayıda sahte yayınların kullanıldığına işaret edilen açıklamada, “Rusya’nın güvenlik garantileri konusundaki haklı taleplerini itibarsızlaştırmak için Moskova’ya karşı koordineli enformasyon saldırısı gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda, Batı’nın jeopolitik emellerinin ve Ukrayna topraklarındaki askeri yapılanmasının haklı çıkarılması hedefleniyor” ifadelerine yer verildi. Batılı yetkililerin ve medyasının, kendi saldırganlığını gizlemek için sahte haberler ürettiğinin kaydedildiği açıklamada, “Batılı ülkelerin yetkilileri ve medyası, Ukrayna çevresindeki yapay gerilimi tırmandırmak için kumpas başlattılar” denildi.

RUSYA’NIN NATO’DAN 3 TALEBİ VAR

Putin ve Biden, geçtiğimiz aylarda Ukrayna ile ilgili birkaç video görüşmesi gerçekleştirdi. İki büyük güç, karşılanması olanaksız taleplerini uzlaştıramadan tamamlanan diplomatik girişimlerden sonra, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak bir sonraki hamleyi tasarlayarak gerilimi sürekli tırmandırıyorlar. Ancak uzmanlara göre iki büyük süper gücü karşı karşıya getiren durumda bir gariplik var. Rusya, ABD’den Ukrayna’nın asla NATO’ya alınmayacağına ve NATO’nun artık genişlemeyeceğine ilişkin yasal bir garanti istiyor. Rusya’nın NATO’dan iki talebi daha var. Birincisi SSCB çöktükten sonra bağımsızlaşan ülkeleri içine alarak NATO’nun genişlemesine neden olan jeopolitik sürecin geri çevrilmesi talep ediliyor. İkinci olarak NATO’nun o genişleme ile içine aldığı ülkelere yerleştirdiği silahları, kurduğu askeri tesisleri sökmesi isteniyor. Ayrıca, yenilerini konuşlandırmayacağına ilişkin yasal garantiler bekleniyor.

ABD’de Biden yönetiminin, Rusya’nın taleplerini hızla reddederken ileri sürdüğü gerekçeler de en az Putin ve Lavrov’un tutumu kadar garip ve ilginç. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in, “Bir ülkenin, bir başka ülkenin politikalarını, onun ilişki kurabileceği ülkeleri belirlemeye hakkı yoktur. Hiçbir ülkenin nüfuz alanları dayatmaya hakkı yoktur. Bu anlayış tarihin çöplüğüne gönderilmiştir”. açıklamasıyla Amerika son 200 yıldır uyguladığı ‘Monroe Doktrini’ ile açıkça çelişiyor. Kısacası ne Rusya’nın ileri sürdüğü talepler ne de ABD’nin bunları reddederken verdiği cevaplar hayatın normal akışına uygun değil! Gerçeklerle örtüşmüyor.

ABD’NİN KÜRESEL
KAPASİTESİ GERİLİYOR MU?

ABD ise Rusya’nın, NATO ittifakını işlevsizleştirmeyi, Avrupa Birliği’nin iç uyumunu bozmayı, Soğuk Savaş sonrasında şekillenmiş güvenlik mimarisini çözerek Lavrov’un deyimiyle “sahipsiz kaldıkları için NATO tarafından ilhak edilmiş toprakları” yeniden Rusya’nın nüfuz alanına kazanmayı amaçladığına inanıyor. Bu sürecin, ABD’nin küresel liderlik kapasitesini gerilemeye, Hint-Pasifik bölgesinin ve Rusya müttefiki olan Çin’in büyük önem kazanmaya başladığı bir dönemde yaşanması, dış politikada etkin politikacı ve yazarların ABD liderliğine dair kaygılarını daha da derinleştiriyor.

KONVANSİYONEL SAVAŞA GİDEN YOLU KISALTAN HİBRİD SAVAŞLAR

Hibrid savaşlar, resmi olmayan, düzensiz güçlerle, yanıltıcı (false flag) operasyonlarla, siber saldırılarla sürdürüldüğünden yarattıkları belirsizlikler, karşılıklı niyetleri yanlış okuma, aşırı tepki verme risklerini artırarak konvansiyonel savaşa giden yolu kısaltarak 3’üncü dünya savaşına neden olabilir.

Rusya’da Putin’in gittikçe zayıflayan “tek adam” iktidarını korumak için muhalefet denetim altında tutulmaya çalışılıyor.

ABD’de ise Biden yönetimi ve demokratik hareket, Kasım ara seçimlerinde Kongre’nin kontrolünü kaybetmekten, dahası bir darbe, hatta iç savaş olasılığından korkuyor.

Böyle bir dönemde iki ülke liderinin de dış politikayı iç siyasette araç olarak kullanmayı deneme riski artıyor.

Kısacası, tırmanan karşılıklı tehditler, iletişim kopukluğu, yaptırım ve misilleme olasılıkları, bunların yaratacağı olası etkiler, Ukrayna’nın milliyetçi, aşırı sağcı (Rusya tarafından faşist olarak nitelenen) silahlı milis gruplarını yeniden aktive etmesi, hibrid (yeni model) savaş olasılığını giderek güçlendiriyor.

BAŞKAN ERDOĞAN: NATO ÜYESİ OLARAK SAVAŞ İSTEMİYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarla, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i -istemeleri durumunda- Türkiye’de bir araya getirebileceklerini dile getirmişti. Bu kapsamda Türkiye, 2019’dan bu yana gerçekleştirilemeyen Rusya-Ukrayna-AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) Minsk süreci toplantısına İstanbul’da ev sahipliği yapabileceği önerisinde bulunmuştu. Erdoğan’ın gündeme getirdiği Putin’in olası Türkiye ziyareti konusunda Moskova’dan yapılmış resmi bir teyit açıklaması henüz gelmedi. Ankara’nın davetini doğrulayan Kremlin, ziyaretin gerçekleştirilmesine ilişkin niyetin olduğunu dile getirmekle yetindi.

Diplomatik kaynaklar, Moskova’nın Erdoğan’ın Kiev ziyaretini yakından takip edeceğini, özellikle savunma sanayii, güvenlik işbirliği gibi stratejik alanda atılacak adımlara odaklanacağını kaydediyorlar.

#ABD
#Rusya
#NATO
2 yıl önce
Rusya ve Ukrayna arasında başlayan hibrid savaşları 3’üncü dünya savaşını tetikler mi?
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet