“dikkat ettiysen tarih sahnesi

her durumun bir şangırını bir şungurunu

biz aktörlere bir biçimde mutlaka sunmuş”

İsmet Özel

Sadece birkaç dakika içinde ulaşabileceğiniz birkaç haberle başlayalım.

ABD, Bağdat'ın kuzeyinde Musul için üs kuruyor.

ABD, Haseke'de YPG'ye Herkül tipi büyük uçakların da iniş yapabileceği 1300 metre genişliğinde bir pist hediye etti.

Havada kalış süresi 2 saat, menzili 15 kilometre olan, Amerika tarafından YPG'ye verilen, ABD yapımı RQ-20 Puma modeli İnsansız Hava Aracı Silopi'de ele geçirildi.

ABD Savunma Bakanlığı, ABD'nin özel kara birliklerinin Suriye'de IŞİD'e karşı savaşta PKK'nın Suriye uzantısı PYD'ye yardım ettiğini açıkladı.

Irak'taki peşmerge birliklerini MILAN anti tank füzeleri ve tahrip gücü yüksek 'DM51A1' model el bombalarıyla donatan Almanya'nın bu silahlarının PKK'nın eline geçtiği belirtiliyor.

ABD, biri Tel Tamir'de biri Abdülaziz Dağı'nda olmak üzere 2 operasyon merkezi işletiyor. Üçüncü operasyon merkezi, Haseke yakınlarındaki Rimelan'da. Yaklaşık 2 bin 500 civarında Özel Kuvvet mensubu, şu anda Suriye'de faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Lloyd Austin'in Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi'nde verdiği bilgiye göre ABD özel harekât kuvvetleri, IŞİD'e karşı karada da YPG ile birlikte savaşmaya başladı.

Rusya, Suriye'nin Humus kenti yakınlarındaki el Şayrat hava üssünde ciddi bir çalışmaya başladı. Lazkiye'den sonra Rus savaş uçaklarının kalkacağı ikinci adres olan hava üssünün rejimi güçlendireceği ifade ediliyor.

…

Liste uzayıp gidiyor. Rikkatli zihinler için fazlası, çok daha fazlası da var elbette. Fakat, bu ve buna benzer haber, grafik, harita ve istatistikleri nihai olarak kronolojik bir hafıza ile okuduğumuzda karşımıza, bırakın yeni bir durumu, yeni bir sınırı, nerdeyse yeni bir dünya çıkıyor.

Sınırlarımızda, fiili olarak birçok yeni devlet ve devletçik var. Ve görünen o ki, varolmaya, daha fazla varolmaya devam etmek için, içerde de, sınırda da, sınırın diğer yakasında da binbir türlü “cenevreler, süreçler, joe'lar, biden'lar, pyd'ler, mistura'lar” sahne almaya devam edecek.

Suriye'deki bu “büyük savaşın” ilk yıllarını hatırlayacak olursak, biraz da akademik – medyatik bir iştahla dillendirilen bir kavram vardı. “Proxy savaşları”, yani vekâlet savaşları. Kelimenin her anlamıyla Ortadoğu'nun, en (adanmış) popüler kiralık katillerinin, yani Hizbullah'ın Suriye'de resmi olarak yer almaya başlamasıyla çok daha sıklıkla duyduğumuz bu kavram, yani Proxy – Vekalet savaşları, zamanla ortaya bambaşka bir gerçeklik çıkardı.

ydı

Suriye direnişini sürdüren tüm yerli unsurlar, bir çok devlete ve bir çok devletin savaşını sürdüren bir çok kiralık katile karşı savaşıyordu.

Ve zamanla, savaş, büyük savaşa yani “büyük oyuna” dönüştüğünde yine aynı yerdeydik.

Sur'da, Cizre'de, Silopi'deki “çocuklar”, bazı devletler adına “vekalet savaşı” veriyor ve Türkiye, ASALETEN, bu büyük oyuna karşı “savaşıyordu”.

Özel harekat polisleri, bordo bereliler, askerler, polisler, Kadir Gündoğdu misali kaymakam ve yerliler, Bu Ülke için, Türkiye için, Türkiye'nin (her anlamda) sınırları için, asil bir duruşla mesuliyetlerini yerine getirirken, bir grup akademisyen, bir grup gazeteci, bir grup sinemacı ve bir grup Chomsky, vekaleten atandıkları cephelerde mevzileniyordu.

Yüz yıl önce, bin yıl önce neredeysek tam olarak yine aynı yerdeyiz. 1850'li yıllarda, Polonya toprakları Ruslar tarafından işgal edildiğinde İstanbul'a sığınan Polonya milli şairi Adam Mickiewicz'in dediği yerde;

“Polonya'nın komşu ülkeler tarafından bölünmesine hiçbir devletin ses çıkarmadığı günlerde, tek dostumuz Türkler olmuştur. Onlar bunu kabul etmediği için onları soylu bir millet olarak severiz”