Bir İstanbul Sanayi Odası (İSO) klasiği olan ve reel sektörün fotoğrafını çekmek açısından son derece kıymetli verileri bize sağlayan, sanayi kuruluşlarına ilişkin araştırmasının ikinci 500 kısmı yayınlandı. Bakalım İSO “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2018” araştırmasının sonuçları bize neler anlatıyor?
İSO İkinci 500 verileri genel itibariyle KOBİ’lerin durumunu en iyi anlatan rakamları içeriyor. Araştırma neticesinde elde veriler göre; İSO İkinci 500’deki işletmeler, 2018 yılında üretimden net satışlarını yüzde 27,8 artışla 107,6 milyar TL’den 137,5 milyar TL’ye yükseltmiş. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan; “2017 yılındaki yüzde 7,4’lük güçlü büyümenin ardından gelen 2018 yılı, gerek küresel ekonomideki daralma ve gerekse iç tüketimdeki durgunluğun da etkisiyle ekonomimiz açısından zor bir yıldı. İşte o zor koşullarda bile İSO İkinci 500’ü oluşturan sanayicilerimizin üretimden satışlarını yüzde 27,8 gibi ciddi bir oranda artırmaları ve yüzde 6’nın üzerinde bir reel büyüme yakalamaları her türlü takdiri hak etmektedir.” diyerek aslında işletmelerin nasıl bir başarı hikayesine imza attıklarını anlatıyor.
Öte yandan her ne kadar üretimden satışlarda yüzde 6,2’lik bir reel artış sağlansa da ihracatın bu artıştaki katkısının oldukça sınırlı kalması yakından takip edilmesi gereken bir veri olarak karşımıza çıkıyor.
İSO İkinci 500’deki işletmelerin 2018’de net satışlara oranla faaliyet karı 1,8 puan artışla yüzde 12,1’e olmuş. Toplam faaliyet karı büyüklüğü ise yüzde 51,7 gibi yüksek bir oranda artarak, 2017 yılında 12,5 milyar TL iken 2018 yılında 19 milyar TL’ye yükselmiş. Ancak işletmeler 2017’de faaliyet karının yüzde 42,8’ini finansman giderlerine harcarken bu oran 2018’de yüzde 52,6’ya kadar yükselmiş.
İSO İkinci 500 verileri tıpkı İlk 500 verilerinde olduğu gibi finansman maliyetleri konusuna ilişkin dikkat çekici sonuçlar içeriyor. Herkesin bildiği ve kabul ettiği üzere; Türkiye’deki KOBİ’lerin en önemli sorunlarının başında finansmana erişim geliyor. Özsermayesi yetersiz olan ve maalesef konvansiyonel bankacılık uygulamaları altında ezilen işletmelerin çözülmesi gereken en önemli sorunlarının başında finansmana erişim ve uygun finansman maliyetlerinin sağlanması geliyor. Dolayısıyla, bugün işsizlik, enflasyon, durgunluk gibi konuları tartışıyorsak başlamamız gereken nokta reel sektörün birincil sorunları olmalı. Konuya reel sektör, üretim ve istihdam açısından değil de paradan para kazanmaya yönelik enstrümanları ön plana koyarak bakarsanız Erdoğan’ı ve son Merkez Bankası hamlesini anlayamazsınız.
