Adı, “
”dı.
Yolsuzluk susturuculu 17-25 Aralık 2013'teki FETÖ darbesinden 5-6 ay evvel vizyona girmişti.
İdealize edilen 3 Fetullahçı öğretmenin “
” aşkıyla nasıl “kıtalar dolaştığını” anlatıyordu.
FETÖ'cü “
” ve “
” mahut filmin biletlerini “
abonesi yapar gibi veya “
” toplar gibi satmaya çalışmışlardı.
Yine de film umdukları “gişeyi” yapmamıştı. Propagandist, kötü bir filmdi.
Senaristi (N.Ş.) vaktiyle
çiftliği haline getirilen
'de, bütün programlardan sorumlu müdürün (B.A.) sağ kolu gibiydi. (Bülent Arınç'ın baş harflerine bakıp da karıştırmayın lütfen; “müdür” diyorum. E tabii, bu müdür de genel müdür de, hülasa, tüm TRT o dönem Bülent Arınç'a bağlıydı.)
İşbu “Selam” adlı FETÖ'cü filmin senaristi (N.Ş.) şimdilerde
'ın kanalında (Kanal D) “
” adlı bir dizinin senaryosunu yazıyor. (Fazla açıklayıcı olduğu için mi nedir, dizinin adını da sonradan değiştirdiler, önceki adı “Vatan Haini”ydi.)
Dizide vatan için “vatan haini” olan
'in (Halit Ergenç) hikayesi anlatılıyor.
Mahut dizinin geçen gün yayımlanan 2. bölümünden sadece bir diyalog aktarayım:
“Olurum çavuş” diyen, dizinin kahramanı
'tir.
Bölüm finalinde Paşa, “kahramanımız” Cevdet'e, “
” der.
Paşa'nın “
” dediği, “
” olarak “
” vermekten ibarettir. Yani, herkesin “
” bildiği
, gerçekte bir “
” ama “
” başka kimsecikler bilmez.
Birkaç diyalogdan veya hikâye cümleciğinden hareketle bir filmi veya diziyi mahkûm etmek bizden ıraktır.
Lakin…
Dizinin senaristinin daha evvel FETÖ'cü bir filme imza atması, zaten dönem itibariyle hayli manidar olan söz konusu diziyi daha da manidar kılıyor.
Durun, bitmedi.
'in kanalında (Show TV) bu sezon arzı endam eden bir başka dizi daha var:
“
”
Dizinin,
(Köstebek) filminden uyarlandığı biliniyor.
Bir şey daha biliniyor; mezkur dizinin senaristi (E. K.) “
” adlı dizinin de senaryosunu yazmıştı.
'de yayımlanan bu dizide,
'ün görevden alınmasından malum
kadar birçok şey “
“
”nin kahramanı
(Çağatay Ulusoy) polis akademisinin son sınıfından “
” olduğu gerekçesiyle emniyet müdürü
(Mustafa Uğurlu) tarafından atılmıştır.
“
” gibi göndermelerin yer aldığı dizide,
(Çetin Tekindor) ve
sorusu manidardır: “
”
Her iki dizide de en hafif ifadeyle, “
” üzerinden istifham oluşturulmaktadır.
Bütün bunları “drama” veya “kurmacaya” verebilirdik.
Ne ki,
üniforması giymiş FETÖ'cü alçaklar, “
” ve “
” aşkına, savaş uçakları ve tanklarla bu ülkenin insanlarına
'da saldırmamış ve “
” ve “
”nin senaristleri daha evvel
'cü işlere imza atmamış olsalardı.
Uzun lafın kısası; FETÖ hâlâ birçok yerde aktif.
O kadar ki,
gariban AK Partililerin canlarına okumaya devam ediyor hâlâ.
Kimi yerlerde, kim kime operasyon yapıyor, tam bir muamma!
Bundan 25 gün mukaddem,
'de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan
soruşturmasını yürüten
,
suçlamasıyla gözaltına alındı.
Çok değil, bundan 4 gün sonra da bir başka ilginç haber
'dan geldi.
Haber aynen şöyleydi:
'da,
'nün şifreli haberleşme programı
'u kullanan örgüt üyelerine yönelik soruşturmayı yürüten
, bu programı kullandığı gerekçesiyle gözaltına alındı.
Geçen gün de,
yapılan operasyonu yürüten savcı
'ın da aynı zamanda FETÖ davasında sanık olduğu iddiası öne sürüldü.
Biliyorum bu soruşturmaya 3 yeni savcı atandı, ama algı operatörleri işlerini gördükten sonra.
Maksat,
nasıl bir
sonucunda, “
” haline dönüştüğünü soruşturmak değil miydi? Bunun,
gibi köşe yazarlarını gözaltına almakla ne alakası vardı?
FETÖ, Cumhuriyet gazetesi dahil tüm operasyonlarını “
” gerçekleştirirken, devlet mışıl mışıl uyuyordu?
Gerçi o dönemde uyansa da kâr etmezdi.
Zira FETÖ'nün nerde bitip devletin nerde başladığını herkes ancak
'da idrak edebildi.
Şuncağızı da tastamam idrak etmek mecburiyetimiz vardır: Türkiye, algı faaliyeti başta olmak üzere dahili ve harici korkunç bir saldırı altındadır.
Tamam, yargı “
” davranamaz. Maslahat gözetemez. Siyasi çıkarlara bakarak hareket edemez.
Fakat…
Hemen her soruşturmada, devletin ve milletin aleyhine (“algı faaliyeti” bakımından) “
” vermek zorunda da değildir.
Şayet tüm dünyaya olmadık şekilde “malzeme” veriyorsa, altında bir
aramak da, kimsecikler kusura bakmasın, gayet doğaldır.
Görüyorsunuz işte, dizilere varıncaya kadar hâlâ algı faaliyeti yürüten korkunç bir örgütle karşı karşıyayız.
