
10 yıllık emeğiyle inşa ettiği darbenin haberini Pembe Köşk’te alan CHP lideri İnönü, evinin önüne gelen cuntacılara el öptürüp sırtlarını sıvazladı. Kütahya’da gözaltına alınan Adnan Menderes için ise Yassıada günleri başladı. Cuntacılar, ömrünün son günlerini yaşadığını bilmeyen Menderes ve arkadaşları üzerinde bütün işkence yöntemlerini denedi.
Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950 yılında açılan perde 26 Mayıs’ı 27 Mayıs’a bağlayan gece saat 03:00’te kapandı. Darbe girişimleri, CIA-Masonların ayak oyunları, CHP-MAH iş birliği ile tertiplenen sokak ve öğrenci olaylarının ordu harekete geçerek yönetime el koydu. Daha DP’nin iktidara geldiği seçimin gecesinde İnönü’ye “Bir emriniz var mı Paşam” diyen generaller, darbenin gerekçelerini bir bildiri ile dünyaya ilan etti.

DARBECİLER ELİNİ ÖPÜP BİLGİ VERDİ
27 Mayıs’ın mimarı olan İsmet İnönü, darbe haberini Turhan Feyzioğlu’dan aldı. Milli Damat Metin Toker’e göre İnönü’nün evine giden Feyzioğlu sıcak yatağında uyuyan İsmet İnönü’yü uyandırdı ve “Paşam, ihtilal olmuş” dedi. İnönü ise “Aaa, demek oldu” karşılığını verdi… Darbeye sevinen CHP’liler İnönü’nün evine akın edince, güvenlik için bir tabur asker daha sevk edildi. Eve gelen askerler içeri girip Milli Şef’in elini öptü, müdahale konusunda bilgi verdi, sonra sarılarak ayrıldı…

ALÇAK UÇUŞLA TACİZ
Başbakan Adnan Menderes ise yurt gezisi için Eskişehir’deydi. Geceyi Şeker Fabrikası’nın misafirhanesinde geçiriyordu. Tarihçi Prof. Dr. Esra Sarıkoyuncu Değerli’nin aktardığına göre, darbenin ilan edildiği saatlerde ani bir karar alarak Kütahya’ya doğru yola çıktı. Bu durumun öğrenilmesi üzerine Ankara’dan aldığı emirle Eskişehir Hava Komutanlığından kalkan uçaklar, Menderes’in konvoyunu takip ederek alçak uçuşlarla tacizde bulundu.

KAÇMAYA TENEZZÜL ETMEM
Menderes Kütahya’ya geldiğinde hükümet binasında gözaltına alınarak yeniden Eskişehir’e oradan da Albay Muhsin Batur tarafından Ankara’ya götürüldü. Bu süreçte Kütahya Tayyare Alay Komutanı Süleyman Demet, Adnan Menderes’i uçakla istediği bir yere kaçırma teklifinde bulunduysa da Menderes bu teklifi, “Ben milletimin ordusuna güveniyorum. Kaçmamı gerektirecek bir durum yok. Asla kaçmaya tenezzül etmem” diyerek geri çevirdi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, milletvekilleri, hükümet üyeleri, partililer, darbeye direnmesi muhtemel askerler bir bir gözaltına alındı.

7 METREKARELİK HÜCRE
Ankara’dan İstanbul’a nakledilen Menderes, Bayar ve hükümet üyelerin son durağı Yassıada oldu. Menderes 10 Haziran’da deniz gören penceresi boyalı, 1 tahta masa ve 2 tahta sandalye ile 1 yataksız demir karyolanın olduğu 7 metrekarelik hücresine kapatıldı. Sandalyenin birinde oturan askerler idamına kadar Menderes’i bir an bile yalnız başına bırakmadı. Bayar da yanındaki koğuşa yerleştirildi.

Avukatı ve ailesiyle görüşmesini kısıtladık
- Menderes ve arkadaşları üzerindeki boğucu kısıtlamalar Milli Birlik Komitesi (MBK) ile Yassıada’daki komutanlar arasındaki yazışmalara da yansıdı. Yassıada’da görevli İstihbarat Kısım Amiri Kurmay Yarbay Necip Aka, MBK’ya yazdığı yazıda bu durumu söyle rapor ediyordu: MBK’nın emriyle sabık başvekilin savunmasını yapan avukatı ve ailesinin görüşmeleri kısıtlanarak düzenli bir hale getirilmiş ve sabık başvekilin arkadaşlarının her görüşmesi tutanak haline getirilerek kayıt altına alınmıştır. MBK’nın izin belgesi olmadan mahkemeye hiçbir şahıs ve fert alınmamıştır. Bilgilerinize arz olunur.
Öldürüp hasta diye kayıt düştüler
- Yassıada’nın Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’dan başka kurbanları da vardı. İşkence altında ölen birçok isme ya hastalıktan ölüm raporları düzenlendi ya da intihar kaydı düşüldü. Yassıada’da işkence ile öldürülen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay’ın oğlu Emre Oktay, adanın diğer kurbanlarını şöyle sıralıyor:30 Eylül’de haber geldi Faruk Oktay kalp krizinden öldü diye. Kriz falan değil, işkenceden öldü. Demokrat Parti Bakanı İbrahim Sıtkı Yırcalı anılarında yazıyor. Vali Ethem Yetkiner, Bakan Nusret Kirişçioğlu da“Fuat Oktay; sizde din iman yok mu ölüyorum yahu. Beni çıkarın ölüyorum, boğuluyorum diye bağırırdı. Sonra da öldü”diye anlatır.
CAMDAN ATIP İNTİHAR DEDİLER
- Ankara Harp Okulu'nda İçişleri Bakanı Namık Gedikpencereden betona atıldı öldü. Ona da intihar etti demişler.Kızı Ayla Gedik, “Dövdüler dövdüler attılar” dedi. Bir kaç askerin daha ifadesi var Namık Gedik’i nasıl dövdüklerine dair. Gelip geçen yumruk atıp tükürüyormuş.
- Başbakanlık Denetleme Kurumu Üyesi Lütfü Saydam, Yassıada’da öldü, kalp krizi dediler. 14 Temmuz 1960Konya Valisi Cemil Keleşoğlu. İki bileği birden kesilmiş bulundu banyoda. Adama hırsız demişler sürekli. Bir adamın iki bileğini birden kesmesi pek mümkün değil. 12 Eylül 1960Doktor Zafer Perver.Yassıada’da öldü.
İKİ BİLEĞİ DE KESİKTİ
- Yassıada’ya getirilirken başına aldığı darbeden dolayı beyin kanaması geçirmiş. Yassıada’da bir komutan varTarık Güryay.TuranDilligil“Allah’sız Gardiyan” isimli bir kitap yazdı onun için. 28 Kasım 1960 Demokrat Parti İstanbul vekiliYusuf Salmanöldü. Ona da kalp krizi raporu verdiler. 12 Nisan 1961 Demokrat Parti Afyon vekiliGazi Yiğitbaşıda raporlara göre kalp krizinden öldü. 5 Haziran 1961'de İstanbul vekiliNuri Yamukda öldü. Üstünde birdir bir oynamışlar. Rütbelerini elbiselerini söküp askere tekmil verdirmişler.

Nefes alışı bile izlendi
- Yargılamanın bitip idam kararlarının çıktığı tarihe kadar Yassıada işkencehane ve ölüm adasına dönüştü. Menderes’te bu fiziki ve psikolojik işkenceden nasibini aldı. Denize bakan odasının camları boyandı, ışıklar 24 saat açık tutuldu. Askerlerin 24 saat nöbet tuttuğu odada sivrisinek, böcek, tahtakurusu, bit ve pire hiç eksik olmadı. Hassas ruhlu bir insan olan Menderes, Yassıada sürecinde ailesi ile sadece 2 kez birkaç dakika görüştürüldü. Menderes’in avukatları ile bile görüşmesi sınırlandırılırken, görüşmelerde gizlice ses kaydına alınıp tutanak haline getirildi. Ada Komutanlığı’ndan MBK’ya gönderilen yazıda da Sabık Başvekil diye hitap edilen Adnan Menderes’in “dakika dakika izlendiği, okuduğu dini yayınlara kitaplara el koyulduğu, günlük gazete ve dergi ulaşımının engellendiği, sürekli beni öldürecekler beni öldürecekler diyerek dua ettiği” vurgulandı.

'Hakaret etti' deyip dayak attılar
Tabii ki işkence sadece kısıtlama ve yoksunluklarla sınırlı kalmadı. Adnan Menderes adada görev yapan askerlerin yumruklu saldırılarına da maruz kaldı. Bir subay ve astsubayın saldırısına maruz kalan Menderes bunu bir mektupla Milli Birlik Komitesi’ne bildirdi. MBK iddianın gerçek olup olmadığını resmi yazıyla Yassıada Komutanı Tarık Güryay’a sordu. Kurmay Yarbay Necip Aka imzasıyla MBK’ya cevaben şu yazı gönderildi:
Sabık Başvekil Adnan Menderes’in MBK’ya vermiş olduğu şikayet mektubunun soruşturması neticesinde kendisine yumruk vurulduğunu iddia ettiği subay ve astsubayın ifadesine başvurulmuş olayın vuku bulduğunu, başvekilin kendilerine hakaret ettiğini bundan dolayı birkaç kez vurduklarını itiraf etmişlerdir. İfade tutanakları ektedir. Sabık başvekilin yüzünde oluşan morluklar mahkeme süresince tedavi edilerek mahkemeye hazır vaziyette intikal edecektir. Saygılarımla arz olunur efendim…
YARIN: Sizi Yassıada’ya tıkan kudret böyle istiyor!









