|

Zaman Makinasında Yolculuk: Türkiye’nin 1970’li Yılları

Mete Kaan Kaynar yayına hazırladığı “Türkiye’nin 1970’li Yılları” adlı kitapla, iç politik gelişmelerden spora, uluslararası ilişkilerden sanata, iktisattan müziğe, emek ve kadın hareketlerinden gündelik hayata, görsel sanatlara kadar pek çok konu aracılığıyla yetmişli yılların panoramik fotoğrafını çekmeyi amaçladıklarını söylüyor.

04:00 - 15/01/2021 Cuma
Güncelleme: 05:51 - 15/01/2021 Cuma
Yeni Şafak
Kitapta 1970’li yılların siyasi, askeri ve ekonomik atmosferi oldukça detaylı bir şekilde aktarılmış.
Kitapta 1970’li yılların siyasi, askeri ve ekonomik atmosferi oldukça detaylı bir şekilde aktarılmış.
BEYZA KARAKAYA

12Mart Muhtırası, anayasa değişikliği, Süleyman Demirel, “Umudumuz Karaoğlan” Ecevit, Kıbrıs Bunalımı: “Ayşe Tatile Çıktı”, Aydınlar Ocağı, Alparslan Türkeş, Ülkücü Hareket, komünizme karşı mücadele, Necmettin Erbakan, Milli Nizam, Milli Selamet, Akıncılar, mücahitler, 1 Mayıs, Maraş Katliamı, Deniz Gezmiş… Uzayıp giden tüp, yağ, ekmek vs. kuyrukları, sokakta oynayan çocuklar… Görevimiz Tehlike, Uzay Yolu, Aşk-ı Memnu, Kaynanalar… Kemal Sunal, Cüneyt Arkın, Yılmaz Güney… İnek Şaban, Hababam Sınıfı, Arkadaş, Güneş Ne Zaman Doğacak, Birleşen Yollar… Bütün saydığım bu kavramlar, olaylar ve dahi isimler bu yazıyı okuyan pek çok kişi için eminim ki pek çok şey ifade ediyor ve hatta onları zaman makinasında kendi geçmişlerine doğru bir yolculuğa çıkartıyordur. Fakat bütün bu sıraladıklarıma yalnızca kitaplarda, belgesellerde rastlayan yahut aile sohbetlerinde işitenlerin de sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Bu satırların yazarı da onlardan biri… Daha evvel Türkiye’nin 1950’li ve 1960’lı Yılları adlı iki çalışmayı yayına hazırlayan Mete Kaan Kaynar’ın yayına hazırladığı Türkiye’nin 1970’li Yılları adlı kapsamlı çalışma, 1970’leri bizzat yaşayanlar için bir zaman makinası işlevi görürken; bu on yılı yalnızca kitaplardan, belgesellerden, dönem filmlerinden/dizilerinden yahut aile sohbetlerinden öğrenen genç kuşak içinse akademik dilin mesafesinden ve kalıplarından uzak önemli bir ansiklopedi olma özelliği taşıyor. Kitapta 1970’li yılların siyasi, askeri ve ekonomik atmosferi oldukça detaylı bir şekilde aktarılmış. Ancak kitapta benim en çok sevdiği bölümler gündelik hayatın, televizyon yayınlarının, edebiyatın, müziğin ve sporun yetmişli yıllardaki seyrinin yer aldığı bölümler oldu. Bu sebeple 70’li yılların müziğine ve sporuna doğru bir yolculuğa çıkma niyetindeyim. Dilerseniz siz de eşlik edebilirsiniz…

UMUT İLE UMUTSUZLUK ARASINDA 70’LERİN MÜZİĞİ


Murat Meriç, “Yetmişli Yılların Popüler Müziği: Umut ve Çelişki Arasında Bir Yolculuk” başlıklı yazısında, yetmişli yılları tek bir kelimeyle özetlemesi istense “umut” kelimesini seçeceğini belirtiyor. Zira Meriç’e göre, bilhassa bu on yılın müziği düşünüldüğünde durumu en iyi karşılayan sözcük “umut”. Meriç, o dönem ana arterde üç ayrı türün olduğunu söylüyor, bunlar: Türkçe sözlü hafif Batı müziği, Türk sanat müziği olarak adlandırılan alaturka ve halk müziği. Daha sonra bu üç türe arabesk dahil oluyor ve zamanla piyasayı ele geçirip ana arteri etkisi altına alıyor. Murat Meriç’in, Ajda Pekkan’dan Sezen Aksu’ya, Nükhet Duru’dan, Nilüfer’e… Erkin Koray’dan, Bülent Ortaçgil’e, Cem Karaca’dan, Barış Manço’ya, Orhan Gencebay’dan, Ferdi Tayfur’a müzik tarihimizin önemli köşe taşlarını anlattığı yazısını bitirdikten sonra yetmişli yılların şarkılarını dinlemek kaçınılmaz hale geliyor böylece.


YETMİŞLİ YILLARDA SPOR

Mehmet Yüce’nin “Yetmişli Yıllarda Spor” başlıklı yazısı sporla ilgilenmeyenler için dahi dönemi anlamada önemli bir izlek sunuyor. Yüce, yıl yıl ülkemizde ve dahi dünyadaki spor gelişmelerini anlatırken, dünyada ve ülkemizde gelişen hadiselerden de bahsediyor. Bu da siyasi ve sosyokültürel hadiselerin spor üzerindeki etkilerini görmemizi kolaylaştırıyor. “Sol Açıkta Bir Gladyatör: Metin Kurt” başlıklı yazı tam da bu kavrayıştan sonra çıkıyor karşımıza. Nurettin Kalkan bu yazıda, Milli Takım ve Galatasaray başta olmak üzere oynadığı tüm takımlara damgasını vuran Metin Kurt’un yetmişli yılların önemli bir figürü olduğunu gösteriyor.

Metin Kurt, 1973 yılında Galatasaray’da forma giyerken kulüp yönetiminin kendi onayı olmadan sözleşmesini uzatmasının akabinde bu duruma “futbolcuların bir mal gibi pazarda alınıp satıldıkları” gerekçesiyle karşı çıkar. Metin Kurt’un futbolcuların haklarını arayan bu mücadelesi GS kulübünün onu kadro dışı bırakmasına sebep olur. Ancak Kurt geri adım atmaz, ona göre bu durum bir işçi işveren çatışmasıdır. Kurt’un futboldaki bu statükoya karşı hareketi “futbolun içine anarşi sokmakla” özdeşleştirilir. Nurettin Kalkan’ın kaleminden okuduğumuz Metin Kurt biyografisi esasında futbolun dahi dönemin siyasi, ekonomik ve sosyal şartlarından ne denli etkilenebileceğinin önemli bir delili niteliğindedir.

Zaman yolculuğumuz nihayete erdiğinde söyleyebilirim ki Türkiye’nin 1970’li Yılları kitabı dönemi anlamak ve 80’li yılların kaotik atmosferiyle bağlantısını yakalayabilmek için önemli bir yol haritası niteliğinde. Belki siz de yetmişli yılların farklı duraklarına uğramak istersiniz diye… Kitap orada okuyucunu ve hatta yolcusunu bekliyor…

#Mete Kaan
#Mehmet Yüce
#Murat Meriç
3 yıl önce