İklim değişikliğinin kendini ifşâ ettiği bir diğer gelişmeyse okyanuslardaki ısınmanın artması. Buna bağlı olarak sudaki asit oranı da artıyor. Daha önce ısınmanın yıkıcı etkilerinden bizi koruyan okyanuslar, artık bu rolü daha fazla sürdüremeyeceklerinin sinyallerini veriyorlar. Okyanusların asitlenmesi istiridyeler ve midyeler başta olmak üzere kabuklu deniz canlılarını olumsuz etkiliyor. Su koşulları, deniz canlılarının üremeleri için yetersiz kaldığında neler olacağını siz tahmin edin. Okyanusların bir plastik havuzuna dönüştüğüne dair haberleri hatırlayın. Denizlerdeki değişmeler insanların sağlıklı yaşamalarını daha zorlaştıracaktır.
Doğada her bir canlı türünün olumlu bir misyonu var. Doğadaki her halka birbirine sıkı sıkıya bağlı. Bir halkada yaşanan kriz, diğer bütün halkaları da yavaş veya hızlı şekilde etkileyerek dönüştürüyor. Kuraklık, aşırı yağışlar, susuzluk olarak kendisini gösteren iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini gıda ve tarım alanında da gözlemleyebiliyoruz. Yeraltı suları tükeniyor veya çok daha derinlere kayarak kayboluyor. Bütün bu gelişmeler insanların sağlıklı gıdaya erişimlerini kısıtlayabilir. Öte yandan da insanların alım gücünü de bir hayli zorlaştırabilir.
Çevre –tarım uzmanlarına göre iklim değişikliği nedeniyle daha az erişilebilir hale gelecek temel gıdalar arasında ilk sırayı buğday, pirinç ve balık alıyor. Bu sadece beslenmeyle ilgili de değil, yanısıra bu alanlarda faaliyet gösteren kesimleri de olumsuz olarak etkileyecektir. Dolayısıyla iklim değişikliğinin sosyal ve ekonomik etkilerini hiç de hafife almamalıyız.