|
Şike şike diye diye kanunu bile deldik!

Mehmet Ali Erbil''in bir zamanlar eğlence programlarında "değiştir, değiştir" diye yaptığı küçük şarkı yarışmalarını hatırlarsınız, değil mi? Hani milletin zor zahmet başladığı şarkının daha ilk dizesinde "değiştir" komutuyla afalladığı… Son zamanlarda memlekette olup biten şeyleri görünce gülmecesi bol, şarkılı türkülü o küçük yarışmalar geldi aklıma! Ama bir farkla… Çünkü şu günlerdeki manzaralara gülmek mümkün değil! Kanunlarla şarkı ve türküleri elbette bir tutmak doğru değil ama kimin Mehmet Ali, kimlerin de yarışmacı olduğu karıştı birbirine! Kim değiştir dedi, kimler nasıl değiştirdi, kim kazandı, kim kaybetti? Fanatizmle sportmenlik yarıştı… Kimi alkış tuttu, kimi de izlemekten kahroldu… Sonunda iş geldi dayandı mevcut kanun hükümlerinin çok ağır olduğuna! Hatta ülkemin cav cav konuşan spor adamları "Bu konun değişmezse, ileride kulüplere başkan veya yönetici bulunmaz" bile derken kulüp yöneticiliğindeki mahareti gözler önünde serdi. Zamanında alkışlarla kabul gören yasa tu kaka oldu. Revize yasa girişimlerine iktidar ben karışmam dedi, muhalefet vaziyetten görev çıkardı, bunu da marifet saydı! Cumhurbaşkanı veto etti ama meclis kanunu delmeyi kafaya koydu ve deldi! Sporda şiddet ve şike kapsamında kanun değişti, ahlaksızlığa indirim geldi… Şike parasını verenle alan, arkadaşlarının terine haksızlık edenlerle, şikeyi organize edenler ayrıldı. Sonuç olarak ahlaksızlık aynı olduğu halde suçlular kantara vuruldu! Şike ve teşvikin cezası kitabına uyduruldu…Az suçlular dışarı çıktı, çok suçlular içerde kaldı! Şimdi sıra savunmaya geldi… Seyreyleyin cümbüşü artık! İçerideki veya dışarıdaki sanıklar konuştukça bakalım daha kimler sanık ve daha kimler tanık olacak bu rezalete… Bence biz ne kadar hafifletirsek cezamızı, elin oğlu o kadar ceza kesecek! Korkum şudur ki, Avrupa''yı ancak televizyonlardan izleyeceğiz! Umarım Milli Takımımız da dünya liginde uzun süre hazırlık maçlarıyla idman yapmaz…

Nereden nereye geldik…

Okul yıllarında hocalarımız "seni disipline veririm" dediğinde aklımız çıkardı. Hele hele disiplin cezası almak, ayaküstü yenen okkalı bir tokattan çok daha fazla rencide ediciydi! Kaç arkadaşımın o disiplin cezaları ile okuldan atıldığını bilirim. Yanlışa ve hataya ne baba parası ne de tanıdıkların nüfusu yeterdi … O zamanlar para kazanmaktan önemliydi disiplin ve ahlak kuralları! 40 yaş ve civarı jenerasyon olarak biz çok iyi eğitim aldık almaya ama maalesef geçen zaman içinde para ahlakı yendi... Eskilerin latife ettiği gibi "parayı veren düdüğü çalar" hayatın her alanına hakim oldu! Spordan siyasete, sevgiden aşka ve hatta evliliklere kadar… Mutlu ve başarılı olmak bu düzene ayak uydurmak oldu artık! Paranın yanında olmak, yanlışa yandaş olmak, haklı veya doğruya sessiz kalmak, kalpten veya vicdandan uzaklaşmak başarıya giden yol oldu. Mutluluksa tüm bu düzen içinde kimi zaman kazanılan bir kupada, kimi zamansa deniz kenarındaki bir balkondan dalıp gidilen uzaklarda kaldı… Yüzlerdeki gülücük, içteki ahlaksızlığı ve arsızlığı bastırmak için dağıtılsa da, hiçbir başarının uğruna vazgeçilen değerlerin yerini doldurmayacağı anlaşıldı…

Yasa suçu cezalandırır, vicdansa suçluyu…

Bir insan suçlu olduğunu kabul etmiyor, suçluluğunu hissetmiyor ve hatta sürekli kendini savunma ihtiyacı duyuyorsa istediğiniz kadar ona suçunu ispat edin, fark etmez! Onların tek sav ve savunmaları, herkes gibi uğruna yaşadıkları sevgileridir. Sadece onlar severmiş veya sadece onların sevgileri en büyükmüş gibi… Hatta onlardan fazla seveni de sevmezler! Yok sayarlar ve umursamazlar… Onlar sevgisi yeri gelir üç paraya satın almaya veya şartlar oluştuğunda da yok pahasına satmaya kalkarlar! Ne olursa olsun yenemedikleri de her zaman vicdanlarıdır… En yakınlarının bile bilemediği o vicdanlarının sesini bastırmak için dikkat edin sonraları hep sevgilerini ön plana çıkarırlar! Hatta kendilerini iyi hissetmek için de herkesin sürekli iyiliğini istemeye başlarlar… Neden mi? Çünkü onların yıllar boyu tükettiklerinin başında hep iyilik, sevgi ve saygı gelir…

Yaşadıklarını ve yaptıklarını hep yanına kar sayanlar, borçlu yaşarlar… Zamanın silemediği tek şey de budur!
12 yıl önce
Şike şike diye diye kanunu bile deldik!
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü