Daima hocam: Prof. Dr. Nihat Keklik

00:0019/08/2008, Salı
G: 2/09/2019, Pazartesi
Fatma Barbarosoğlu

Daima hocam. Hep öğrendiğim. Öğrenmeyi öğrendiğim ve öğretmeyi öğrendiğim hocam.Şeyhin müridine teslim olduğu gibi teslim olup, kendisinden felsefe okuduğum hocam.Felsefe okurken kendime rastlamamı sağlayan;Sınıfı muhit eyleyen hocam.İbni Arabi''yi anlatırken tekrar tekrar hocalarının ruhaniyet sahibi kişilerden olduğuna dikkat çekerdi.Ünlü İspanyol düşünür Ortega''nın "ben kendimin ve muhitimin toplamından ibaretim" sözünü okumadan çok önce, muhitin önemini,Muhiyiddin İbni Arabi üzerinden öğrenmiştik.Hocamız

Daima hocam. Hep öğrendiğim. Öğrenmeyi öğrendiğim ve öğretmeyi öğrendiğim hocam.

Şeyhin müridine teslim olduğu gibi teslim olup, kendisinden felsefe okuduğum hocam.

Felsefe okurken kendime rastlamamı sağlayan;

Sınıfı muhit eyleyen hocam.

İbni Arabi''yi anlatırken tekrar tekrar hocalarının ruhaniyet sahibi kişilerden olduğuna dikkat çekerdi.Ünlü İspanyol düşünür Ortega''nın "ben kendimin ve muhitimin toplamından ibaretim" sözünü okumadan çok önce, muhitin önemini,Muhiyiddin İbni Arabi üzerinden öğrenmiştik.

Hocamız müdaafa ettiği her fikri önce hayata geçirir; arkasından onu bir fikir olarak ortaya koyardı.

Evvela en zayıfın en güçsüzün,en yaralının hocası idi.Muhitin ancak böyle kurulacağına inanırdı.Herkesin herkesten mesul olduğu bir sorumluluk cemaati idi hocanın muhitten kast ettiği.Sınıfına toplu bir resim olarak değil tek tek kalpler olarak bakardı. Her birimizin neşesi, sevinci, tasası onun kalbinde yankısını bulurdu.

Onca yıl göz nuru döktüğü, göz nuru döküp de bilgiyi damıttığı kitabını aldım hocanın dün.Bir sevinç gibi.Bir umut gibi.Geçmişin berrak sesi gibi.

Muhyiddin İbni Arabi.

1980- 1984 yılları çıkıp geldi bu kitap ile.

Hayatımdaki ölçülerin ne kadar önemli bir kısmının Prof.Dr.Nihat Keklik''ten miras olduğunu konuşmuştuk yıllar sonra, eski sınıf arkadaşlarımla.Şimdi felsefe Profesörü olan eski sınıf arkadaşlarımla. Felsefeyi terk edip sosyolojinin vadilerinde dolaşışıma bir müddet şaşırıp uzak durmuşlardı. Oysa Nihat Keklik''den felsefe okumuş biri için mesleği ne olursa olsun öğrenilmiş felsefe çoktan hayatın içindedir. Suyun içindeki şeker misali. Ancak buharlaşınca ortaya çıkacak bir kıvamda orada durmaktadır.

Her ders bıkmadan ve usanmadan kah mutasavvıfların hayat hikayelerinden, kah felsefecilerin ayak izinden bir dakikalık tefekkürün ne büyük nimet olduğunu anlatırdı hoca. Düşünceyi bu kadar merkeze alırken, asla hayatı ıskalamadan. İslam''ın şartı önce ikidir derdi. Peynir ekmek.Karnı doyacak ki beş şartı yerine getirecek gücü olsun.

Yıllar var hocamın sesini duymayalı.Bu vefasızlık yakıştı mı bu satırların yazarına!? Yakışmadı. Lakin her bayram, her kandil aradığım hocam bir gün telefonda "ne istiyorsun açık söyle" dedi. Ne isteyebilirdim ki.Yüksek lisansını tamamlamış,İktisat Fakültesinde doktora yapan bir öğrenci olarak… HİÇ.

Bir şey istemek!?. Bir daha arayacak gücü bulamadım.

Defterlerime döndüm ne zaman hocayı aramak, halini hatırını sormak aklıma düşse. Satırlarda gezinen gözlerime hocanın düşüncesi kadar berrak sesi eşlik etti daima.En çok Muhyiddin İbni Arabi derslerine döndüm bunca yıl.

Futuhat''tan okuduğumuz/dinlediğimiz satırlardan sonra gündelik hayata uymakta zorlanırdık.

Diğer dersleri terk edip Yahya Efendi Dergahına giderdik.

Alnımızdaki ve kalbimizdeki ateşi yalnız Yahya efendi dergahının dindireceğine inanırdık. Kant''tan sonra Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerine,Arabi hazretlerinden sonra Yahya Efendi Dergahına koşmak geleneğimiz olmuştu.)

Yahya Efendi Dergahının penceresinden denize bakar; denize baka baka " su gamı alır" tesellilerine sığınırdık.

Hoca''nın bize yüklediği bilgiyi yerleştirmekte zorluk mu çekerdik?

Galiba evet.

Hocanın olağanüstü berrak bir şekilde anlattığı dersleri o kadar berrak zapt edemeyişimizi anlayamazdık. Suçu kendimizde bulur, hocaya layık öğrenciler olamadığımıza hayıflanırdık. Ama ne hayıflanma.

Hoca bunu hiç bilmedi!

Ben bu kitabı yıllarca bekledim.

Felsefi bilgi ile tasavvufi bilgi arasındaki farkı Muhyiddin İbni Arabi''nin onca eserinin arasından damıtarak sunmuş bir kitap çünkü bu.

Hocamı huzurunuzda satırlar aracılığıyla da olsa selamlamaktan yine de hoşnudum. Dedim ya o bizim daima hocamız.

Hakkını helal eder mi bilmem. Ama Rabbimin bildiği sevgi ve saygıya bir de sizi tanık ettim işte.