|
Utanç verici!
"Temiz Şehir" operasyonunda gözaltına alınan işadamı Tufan Mengi, önceki gün düzenlediği basın toplantısında, Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nde gördükleri işkenceleri anlattı.

Bir de isim verdi:

Adil Serdar Saçan.

Organize Suçlar Şube Müdürü Saçan, Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde ifade vermeleri için zanlılara baskı uygulamış.

Bu baskının, sanıkların hayalarını burmak, elektrik vermek, çırılçıplak soyup çarmıha germek şeklinde tecelli ettiğini, yine Mengi'nin açıklamalarından öğreniyoruz.

Polis, belki de suçüstü yakalanmanın telaşıyla, üç ayrı hastaneden üç ayrı "temiz raporu" almıştı ama, Haseki Hastanesi'nin verdiği ilk rapor, Mengi'nin anlattıklarını doğruluyordu maalesef.

Ben İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in tepkisini merak ediyordum.

İnsan Haklarından sorumluyken, "işkence" meselesiyle yakından ilgileniyor, dışarıda "yüzümüzün kızarmasına neden olacak" bu nevi olayların son bulması için çaba sarfediyordu.

Yücelen'den ses çıkmadı.

Emrindeki memurların (polislerin), bazı siyasetçilere yönelik hasmane tutumuyla ilgili olarak da herhangi bir açıklama yapmadı.

Örneğin, politik kimliği olmayan bir polis şefinin, Recep Tayyip Erdoğan'ı yoketmeyi hedeflemiş görünen konsorsiyumun bir elemanı gibi davranmasını nasıl açıklıyordu?

Daha doğrusu, açıklayabiliyor muydu?

Aynı suskunluğu kartel gazetelerinde de görüyoruz.

Hürriyet, Tufan Mengi'nin anlattıklarını yayınlamaya değer görmemiş.

İşkence-mişkence yok...

Sabah ise, haberi "Başdanışman Mengi'den inciler" başlığıyla geçiştirmiş.

(Sabah, Mengi'nin 5 gün boyunca kendilerine işkence yapıldığını iddia ettiğini, çocuklarının yanında olmasına rağmen olayı tüm detaylarıyla anlattığını yazıyor ki, "medya etiği" açısından son derece utanç verici satırlar bunlar. Haberin tefsiri şu: İşkence yok. Bütün bunlar bir iddia. Üstelik, işkence gördüğünü iddia eden Tufan Mengi, nasıl dövüldüğünü çocuklarının yanında anlatacak kadar pervasız ve gözü dönmüş bir adam.)

Milliyet'e bakıyoruz:

"Albayraklar dosyasına en hakim" gazete olan Milliyet (Benzetme Kürşad Bumin'e aittir), ne işkence haberini görmüş, ne de Adil Serdar Saçan-Tuncay Özkan ilişkilerine değinmiş.

Oysa, Mengi basın toplantısında, Adil Serdar Saçan'ın telefonla Tuncay Özkan'ı aradığını, "Senin adamın burda, onu paralarıyla birlikte gömeceğim" dediğini anlatıyordu.

Ve ekliyordu:

"Ancak ben Tuncay Özkan'ın böyle bir işe alet olduğuna inanmıyorum."

Ben de inanmıyorum.

Bir polis şefi, sorguladığı zanlıyla ilgili bilgileri, taraf olmayan bir gazeteciyle niçin paylaşsın?

"Tanış", "arkadaş", "dost", "ahbap" olmak dışında, bir gazeteciyle bir polis arasında arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Açıklama bekliyorum.

Hem Yücelen'den, hem Saçan'dan, hem Özkan'dan...
#"Temiz Şehir Operasyonu"
#Tufan Mengi
#Adil Serdar Saçan
#Albayrak A.Ş
23 yıl önce
Utanç verici!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Dünyayı estetize, ayartıcı yöntemlerle aptallaştırıyorlar!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar