|
Hem Marks hem Nietzsche yanıldı

İster kutsal, isterse seküler kaynaklardan beslensin, bütün ülkelerin, kurumların ve kuruluşların ana sorunu, dünyanın sınırlı kaynaklarını, insanlığa en yararlı bir biçimde değerlendirmektir. İnsanın olduğu yerde, temel ihtiyaçların karşılanması için, üretim vardır. Üretim ve tüketimin uyum ve denge içinde düzenlenmesi, bütün bilimlerin ana konusunu oluşturur. Ekonomi sanatların en eskisi, bilimlerin en yenisidir.

*

Tüketim ve üretimin odak noktasına iyilikleri ve kötülükleriyle insan yerleşir. İyilik peşinde koşanlar ekonomiyi güçlendirirler, kötülük peşinde koşanlar zayıflatırlar. İnsan ekonominin gölgesi değil, ekonomi insanın gölgesidir. Sağlıklı bir ekonomik yapı için, hayatın merkezini, seküler kültürün ''ekonomik insan''ından önce kutsal kültürün, varlığa sevinmeyen, yokluğa yerinmeyen ''derviş insan''ının oluşturması gerekir.

*

Dünyadaki son iki yüzyıldaki gelişmeler, insanlığın ''afyonu''nun kutsal kültürün değerlerinin değil, ''Tanrı yoksa herşey mubahtır'' diyen seküler kültürün değerlerinin olduğunu gösterdi. Hem Nietzsche, hem Marks, yanıldı. Ne Tanrı öldü, ne de kutsal kültür. İnsanlar var oldukça, kutsal kültür de var olacaktır. Kutsal kültürün ışığı, hiçbir zaman sönmez. Varoluşun kaynağı Tanrı''dır.

*

Dünyanın kültürel dokusuyla birlikte, ekonomik yapısının güçlü olabilmesi için, kutsal kültürün değerleriyle, insanların istekleri ile ihtiyaçları arasına aşılmaz engeller inşa edilmelidir. Dünyanın yenilenmeyen, sınırlı kaynaklarıyla, insanların sınırsız isteklerinin karşılanması mümkün değildir. Yeryüzünün kaynakları, bütün insanların temel ihtiyaçlarını karşılar. Ancak yalnızca Amerikalıların bile, isteklerini karşılamaya yetmez.

*

Seküler kültürün sürekli büyüterek, yıldan yıla yeni boyutlar kazandırdığı istekler, kutsal kültürden kaynaklanan değerlerle dizginlenmezlerse, dünya ekonomik ve siyasal krizlerden kurtulamaz. Krizlerin kaynağına bakıldığında, sınırlı ihtiyaçlarından önce sınırsız isteklerinin karşılanması için, kan dökmeye hazır, iktidar tutkunu, açgözlü, doyma bilmeyen insanlar görülür. Onlar iktidarlarını korumak için, dünyayı ateşe vermeye hazırdırlar.

*

Tanrısız dünya, inançsız toplum, değersiz ekonomi ve ruhsuz insan isteyen seküler kültür, yol açtığı küresel ısınmayla, yeryüzündeki bütün canlı hayatını tehdit ediyor. Yirminci yüzyıl dünya savaşları yüzyılıydı. Yirmibirinci yüzyıl ise, doğal afetler yüzyılı olacak. Ekonomik, siyasal ve çevresel krizler birbirini izleyecek.

*

Usta şair Paul Claudel''in vurguladığı gibi: ''Görünen dünya, görünmeyen dünyadan ayrı düşünülmemeli. Tanrı''nın evrenini iki dünya oluşturur.''

*

Kutsal kültür iki dünya, seküler kültür tek dünya kültürüdür.

*

Tek dünya diyen kültür, iki dünyayı birden yitirir.

*

İnsanların canları ölür ruhları ölmez.

*

Can ruhun yongasıdır.

10 yıl önce
Hem Marks hem Nietzsche yanıldı
Hayat dile yansır
Fenerbahçeli Sow’u hangi ‘hocaefendi’ yetiştirdi?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…