|
MGK, ABD’yi parmağıyla gösterdi: Helikopterdeki sendin!

Geçtiğimiz Çarşamba akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı bir TV programında, ana bölümleri deprem ve seçimler olan konuşmasının ‘arasında’ dedi ki…

“Krizler ve savaşlarla anılan bir dünyayı tecrübe ediyoruz. Biz bu ortamda güçlü,
bağımsız bir Türkiye inşa edebildik
ve bunu sürdürmeye ihtiyacımız var. Savaş bu topraklara gelmesin diye mücadele verdik, vermeye devam edeceğiz. Şunu açıklayabilirim
; ülkemizi savaşa sokmayacağız
, aile kurumunu güçlü tutacağız, ağırlıklı Suriye’den olmak üzere göç konusunda daha hassas davranacağız ve göçmenleri de birilerine yedirmeyeceğiz.
Bizim son iki yıllık çabamız olmamış olsaydı Batı kulübü Türkiye’yi Rusya’ya karşı savaş ortamına çekerdi. Biz burada olduğumuz müddetçe buna müsaade etmeyeceğiz”…
‘Hangi bağlamda söylenmiş’ diye şüpheye düşülmemesi için olduğu gibi aldım ama aslında ‘ayrılması’ gerekiyor; ‘Bizim son iki yıllık çabamız olmamış olsaydı
Batı kulübü Türkiye’yi Rusya’ya karşı savaş ortamına çekerdi. Biz burada olduğumuz müddetçe
buna müsaade etmeyeceğiz’…

Ögelerine bakalım; ‘Batı Kulübü’; Ukrayna savaşı özelinde ABD ve İngiltere, genel olarak da NATO’dur. Demek bu kulüp, “taraf olması” için Ankara’ya “savaş başlamadan” da önce-‘iki yıl’-baskı yapmaya başlamış…

Kuşkusuz abanmanın haritasının başında
Karadeniz
gelmekte. Bölgenin NATO gölüne dönüşmesi, ABD ve İngiltere’nin Karadeniz’e girme çabaları-işte daha yeni havada yaşanan iki vakada gördük-hâlâ devam etmekte. Ankara’nın boğazların kullanımına izin vermesi ise taraflılık ilanı bir tarafa, bağıra bağıra savaşı eve çağırmak demek…

Cumhurbaşkanı’nın paragrafı içinde bir cümle daha; “biz burada olduğumuz müddetçe”! Belli ki iç siyasete/seçimlere yönelik bir atıf ve “burada olmama hali”, “artık 6’lı masanın iktidarda olması ihtimalini” tarif ediyor…

Yani, “
biz olmazsak bunlar Batı Kulübü ile hareket ederler, tarafsızlığı kaybederler ve ülkeyi savaşa sokarla
r”…
Cumhuriyet Halk Partis
i, İyi Parti gibi masanın asıl kısmını oluşturan partilerin önde gelen kimi isimlerinin ağzından, Batı ile ilişkileri bu bağlamda ele alacaklarını, Ukrayna savaşında da bu kerterize göre politikalarını ayarlayacaklarını duyduk. “Rusya’ya, Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu hatırlatacağız” ifadesi-ki aslında, “Türkiye’ye NATO üyesi olduğunu hatırlatacağız” manasındadır diye paylaştık. Keza diğer bir liderin ağzından duyulan, S-400’ler ve Akkuyu dahil edilerek, Rusya ile ilişkileri yererek, “Zelensky’nin yanındayız” cümleleri dahildir. Hele HDP’nin de Batı/ABD atımlı politikaları destekleyeceğine herhalde şüphe yoktur…
MASA VE ALTINDAKİLER TÜRKİYE’Yİ SAVAŞA SOKAR…

Perşembe günü ise Milli Güvenlik Kurulu vardı…

Yayınlanan bildiride ‘o ABD’ye yönelik 3’üncü madde ilgi çekici…

“Suriye ve Irak’ta bilhassa son dönemde müşahede edilen gelişmelerin, DEAŞ terör örgütü ile mücadele kisvesi altında PKK/KCK-PYD/YPG’yi helikopter de dahil her türlü imkân ve kabiliyetle teçhiz etmeyi sürdüren aktörlerin asıl niyetinin anlaşılmasına bir kez daha vesile olduğu kaydedilmiştir”…

Devamı da var…

“Operasyonlarımız neticesinde verdiği zayiatın yanı sıra kaçışlar ve azalan katılımın da etkisiyle çöküş sürecine giren ve
miadı dolan
terör örgütünü
himaye eden aktörlere
; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölücü terör örgütünü ve tüm uzantılarını
arkalarındaki her türlü desteğe rağmen
tamamen çökertmekte kararlı olduğu ve sınırları boyunca bir
terör koridoru oluşturulmasına müsaade etmeyeceği
hatırlatılmıştır”…

Bu ifadeler kulağa yeni gelmeyebilir. Ancak, ABD’nin bu kadar açık tarif ve parmakla işaret edildiği MGK bildirisi nadir, hatta yoktur. Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın helikopter vakasından sonra, “suçüstü yakalandılar” ifadesinin “fail” bölümü MGK bildirisinde böyle doldurulmuştur…

Kaldı ki, bildirinin dördüncü maddesinde “Karadeniz”e ayrıca vurgu yapılmış, “gözümüz üstünde” mesajı verilmiştir. Ancak, “Batı Kulübü’nün Başkanı ABD”nin, Türkiye’nin temel güvenlik belgelerinden birinde bu şekilde ithamının dikkat çekiciliğini tekraren vurgulamalıyız.

İlaveten, Sayın İbrahim Kalın’ın, “Türk-Amerikan ilişkilerine bir daha bakalım” minvalinde değerlendirilebilecek, eş zamanlı ABD gezisi ve görüşmelerinin neticesi de belki bu satırlardan anlaşılabilir!

‘BAĞIMSIZLIĞIMIZ’ DİĞER HER ŞEYDEN DAHA KIYMETLİDİR…

Muhalefet masası ve altının hayata geçireceği dış politikanın, son yirmi yılda ama özellikle son 8 yılda Türkiye’nin geliştirdiği “bağımsızlık” politikalarını menfi etkileyeceğine ilişkin kanaat, ne yazık ki seçim sürecinin hararetli gündemi altında eziliyor…

Gerçekleşmesi halinde nasıl bir felaketin ortaya çıkacağı, savaşa girmek bir yana, dünyanın
yeni dönüşüne
karşı duracağı düşünüldüğünde, eski alışkanlıklarla ve günlük çıkarlarla hareket edildiğinde ülkeyi nasıl bir riske sürükleyeceğinden kaygılanılmalıdır.
Cari küresel eğilimlere, ağır ekonomik krizlere ve bağlı çok sayıda savaşa teşne bir dünyada, örneğin, Çin-Brezilya ortak para anlaşması, Fransa-Çin ortak para anlaşması, Suudi Arabistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılımı gibi
sadece son 48 saat
içinde yaşanan küresel eğilimlerden birkaç örneğe bakıldığında, muhalefetin dış politika tercihinin devrilmekte olan ağaca tırmanma hırsı olduğunu ve ne yazık ki en masum izahla yüksek bilgisizlikten ve stratejik yoksunluktan kaynaklandığı açıkça görülür…

Bu yüzdendir, “seçimden sonraki seçime” tekrar tekrar vurgu yapmamız. Çünkü bu, iktidarı ele geçirmekten çok Türkiye’nin diğer her şeyden daha öncelikli ve kıymetli “bağımsızlığıyla” ilgili olacak.

Tercihi kimin yapacağından “emin” olmamız gerekiyor…

#Milli Güvenlik Kurulu
#ABD
#NATO
#Rusya
#Ukrayna
#CHP
#PKK
#HDP
#Altılı Masa
1 yıl önce
MGK, ABD’yi parmağıyla gösterdi: Helikopterdeki sendin!
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü