|
Kafkaslar ve Endonezya neden karışıyor?

Son iki haftadır, hem Kafkaslar, hem de Endonezya yeniden karıştı. Yeniden karıştı, diyorum; dünyanın bu iki farklı bölgesi Soğuk Savaş''ın sona er(diril)mesinden sonra art arda karışıklıklara sahne oluyor. Dikkat ederseniz, Soğuk Savaş''tan sonraki (Yeni Dünya Düzeni söylemiyle başlatılan) dönemde Kafkaslar ve Uzak Asya''nın yanısıra bir de Balkanlar büyük ölçekli karışıklıklarla çalkalanıyor. Neden?

***

Önce Endonezya''daki karışıklıklara bakalım.

Önceki hafta Endonezya''ya bağlı Doğu Timor''da, Doğu Timor''un bağımsızlığı konusunda bir referandum yapıldı. Doğu Timor halkının %78.5''u bağımsızlıktan yana oy kullandı.

Referandum sonuçları açıklandıktan kısa bir süre sonra Doğu Timor birdenbire karıştı. Amerika''da özel eğitim gören Endonezya askerleri Doğu Timor''a girdi. Halk, özellikle de Doğu Timor''un başkenti Dili''de yaşayan Doğu Timorlular sokaklara döküldü; Endonezya askerlerini protesto ettiler ve ardından birkaç gün boyunca Endonezya askerleri ile Doğu Timor''un bağımsızlık yanlısı milisleri arasında yoğun çarpışmalar yaşandı; ülke ürkütücü katliamlara sahne oldu.

Aslında Doğu Timor''da yapılan "bağımsızlık referandumu"ndan sonra ülkenin karışmaması gerekirdi. Çünkü Endonezya yönetimi, Doğu Timor''a bağımsızlık vermeye hazırlanmıştı. Referandumdan bağımsızlık yönünde oy çıkacağını biliyordu. Nitekim, Endonezya Devlet Başkanı Yusuf Habibi bu yılın başlarında yaptığı bir dizi açıklamada Doğu Timor''da bir "bağımsızlık referandumu" yapılmasından yana olduklarını belirtmişti.

Ancak Amerika''da eğitim gören ve pek çok bakımdan ABD''den gelen işaretlere göre hareket ettiği bilinen Endonezya ordusundaki generaller, Devlet Başkanı Habibi''nin Doğu Timor''un bağımsızlığıyla sonuçlanabilecek referanduma destek vermesine şiddetle karşı çıkıyorlardı.

Nitekim, geçen haftaki referandumdan hemen sonra ordu, sivilleri takmayarak Doğu Timor''a girdi.

Endonezya''nın karışmasına neden olan bir başka şey de, ülkede bu sonbaharın sonlarında Devlet Başkanlığı seçimlerinin yapılacak olması. Çeşitli uzmanlar, ülkenin karışmasında (veya karıştırılmasında) sonbaharda yapılacak seçimlerin önemli rol oynadığını belirtiyorlar.

***

Kafkaslara gelince...

Tüm dünya medyası, adeta el (ve gönül) birliği etmişçesine, yüzyıllardır Rus zulmü altında inim inim inleyen Kafkasların mazlum halkına yükleniyor. Hiç kimse nedense 1990''ların başından itibaren Kafkaslarda ve Balkanlarda işlenen insanlık suçlarına dikkat çekme gereği duymuyor; bu katliamların ve cinayetlerin neden işlendiği konusunda kafa yormuyor. Bu masum ve mazlum insanlar kendi hallerine ve kaderlerine terkediliyor.

Son olarak Moskova''da meydana gelen patlamalar konusunda da tıpkı 1995 Nisan''ında ABD''de Oklahoma''da yaşanan patlama olayında olduğu gibi bir günah keçisi bulmakta gecikilmedi ve "olsa olsa terörist İslamcı fundamentalistler yapıyordur bu patlamaları" denildi.

Medya sanki bir merkezden idare ediliyormuş gibi hareket ediyor. Belli başlı haber kaynaklarının hep belli merkezlerde toplanmış olması ve tüm dünyanın bu kaynaklardan besleniyor olması dünya medyasının aynı dili kullanmasını ve konuşmasını kolaylaştırıyor.

Oysa Moskova''daki patlamalardan önce Çeçenistan''ın ve Dağıstan''ın günlerce Rus uçakları tarafından bombalandığını neden gözardı ediyor medya?

Daha da vahimi, bizzat Rus İstihbaratı FSB''nin sözcüsü Andrei Kostronin''in İngiliz The Observer gazetesine yaptığı "şimdiye kadar, Moskova''daki bombalama olaylarının Çeçen teröristler tarafından gerçekleştirildiğine dair somut bir kanıta ulaşabilmiş değiliz" şeklindeki açıklamasını örneğin Türk basınının gözardı etmesi ve "Moskova''daki patlamaları şeiat yanlısı ayrılıkçı Çeçen teröristler gerçekleştiriyor" diyerek dünyanın başka bir yerindeki bir sorunu, "irtica"ya gönderme yaparak Türkiye''nin iç "sorunlarıyla" özdeşleştirmesi ne anlama geliyor acaba?

Yine bazı Rus yetkililer tarafından yapılan "bu patlamalar, Yeltsin''in gitmesini isteyen çevreler tarafından tezgahlanmış olabilir" şeklindeki açıklamalar üzerinde neden durulmaz acaba?

***

Kafkaslar ve Endonezya''daki karışıklıklar arasında birebir ilişkiler kurmak elbette ki mümkün değil. Ama Balkanlarla birlikte Kafkasların ve Uzak Asya''nın Soğuk Savaş''ın sona ermesinden sonra sürekli karışıyor, belki de daha doğrusu karıştırılıyor olmasının, hem uluslararası, hem de bölgesel güç dengeleri açısından bakıldığında tesadüfi olmadığını görebilmek hiç de zor olmasa gerek.

Uluslararası güçlerin takındığı çifte standart da ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu. Örneğin bir BM''li diplomatın, 21 Eylül tarihli New York Times''a "Doğu Timor halkının bağımsızlık kararı tarihe malolmuş bir karardır. Bu kararı kimse değiştiremez" şeklinde bir açıklama yaparken; insan hakları sevdalısı(!) Batılı diplomatların ve ülkelerin, Kafkaslar''da yüzyıllardır Rus zulmüne maruz kalan masum halkların bağımsızlıkları için referanduma gitmeleri gerektiğini akıllarının köşesinden bile geçirmemelerini, üstüne üstlük de bu masum, "güçsüz" insanların katledilişlerini seyretmelerini hatta bu insanları her fırsatta "kan emici teröristler" olarak takdim etmelerini neyle ve nasıl açıklamalı acaba?

25 yıl önce
Kafkaslar ve Endonezya neden karışıyor?
Seçimlere gidilirse ne olur?
Mülteci sorununu kazanç kapısına çevirenle, elini taşın altına koyan elbette bir değildir
Kara dinlilerle milletin savaşı
Deniz Baykal"ı sevmemin altıncı nedeni
İnsaf!