|

Beş parasız Anadolu’yu gezdim

Yaz başında bisikletiyle Türkiye turuna çıkan ve bu tura Afrika’dan Selam adını veren Senegalli Mustafa Ndiaye nam-ı diğer Musti, İstanbul’a döndü. Türk insanının misafirperliğine güvenerek yanına hiç para almadan yola çıktığını söyleyen Ndiaye, “95 günde beş bin kilometre yol yaptım. Her günüm ayrı bir maceraydı. Çok farklı insanla karşılaştım. Yedi yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Türk insanını üç ayda çok daha iyi tanıdım” diyor.

Harun Karaburç
04:00 - 14/10/2018 Pazar
Güncelleme: 13:20 - 13/10/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Ayancıklı çocuklar Mustafa Ndiaye’nin yola 
çıkacağını öğrendiklerinde aralarında para 
toplayıp ona kahvaltı ısmarlamışlar.
Ayancıklı çocuklar Mustafa Ndiaye’nin yola çıkacağını öğrendiklerinde aralarında para toplayıp ona kahvaltı ısmarlamışlar.

İstanbul Şehir Üniversitesi öğrencisi Senegalli Mustafa Ndiaye nam-ı diğer Musti, yaz başında beş parasız çıktığı üç aylık bisikletle Anadolu turunu tamamladı. 95 gün süren bu tura Afrika’dan Selam adını veren Ndiaye’nin amacı Afrika ve Türk halkı arasında dostluk köprülerini güçlendirmek. Yedi yıldır İstanbul’da yaşayan, Türkçeyi anadili gibi konuşan ve sempatik tavırlarıyla kısa sürede insanlara kendini sevdiren Ndiaye ile okula döndüğü ilk gün bir araya geldik, yolculuğu hakkında sohbet ettik. Gezmeyi çok sevdiğini gezerken de buna bir amaç yüklemek istediği için ‘Afrika’dan Selam’ adını verdiğini söyleyen Ndiaye, “Türk insanına yanıma para almayacak kadar güveniyordum. Türk halkının gönlünü kazanmanın bazı tüyoları var. Birçok yerde sempatikliğimi kullandım. ‘İstanbul’dan çıktım, buraya kadar geldim, sıfır parasız’ dediğimde mesajı alttan vermiş oluyordum” diyor.

YEDİ YIL ÜÇ AYA DENK

Ndiaye, bisiklet kullanmayı da üniversitede öğrenmiş. Tura çıktığı ve Kusti adını verdiği bisikletini de okulun yakınındaki Kahramanlar Camii cemaati hediye etmiş. “Onlarla tanışıyorduk, evlerine çok misafir oldum. Gideceğimi duyunca da bana bisiklet hediye ettiler” diyen Ndiaye, üç ay boyunca İstanbul’dan çıkıp Karadeniz’e doğru, sonra Doğu Anadolu oradan Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz, Ege sınırları derken İstanbul’a dönmüş. Bu Anadolu turunun kendisine çok şey kazandırdığını “İnsanları tanımam, onlarla nasıl diyalog kurulur konusunda birçok şey öğrendim. Kabaca hayatımda kalkıştığım en önemli işti. Her günüm ayrı bir maceraydı. Dolu dolu geçti. Farklı insanlar, farklı kültürler, farklı bakış açıları gördüm. Bu kadar farklılıkla karşılaşmam önyargılarımı da kırdı. Yedi yıldır Türkiye’de İstanbul’da yaşıyorum ama şöyle söyleyebilirim; bu üç ay, geçirdiğim yedi yıla tekabül ediyor” sözleriyle anlatıyor.


EN AZ DOĞU’DA ENDİŞELENDİM

Yedi yıl bir şehri tanımak için oldukça iyi bir zaman. Ama bir ülkeyi tanımak için yetmeyebilir. Hele söz konusu Türkiye ise. Ndiaye de böyle düşündüğünü söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Belki Türkiye’yi ayrıntısına kadar bilmiyordum ama Türk insanını az çok biliyordum. Bu turu da parasız yapmamın nedeni biraz budur. Yedi yıldır İstanbul’da her bölgeden insanla tanıştım, arkadaşım oldu. İstanbul’da bu kadar iyi ve güzel insan varsa kim bilir Anadolu’da nice iyiler vardır dedim kendi kendime. İnsanlarla karşılaştıkça da daha çok pedallayasım geldi. Yol aldıkça güvenim daha çok oturdu. Başta biraz endişem vardı ama burada oturan insanlar kadar değil. En fazla Sakarya’ya kadar endişeliydim. Hatta en az endişelendiğim yer Doğu bölgesiydi.”


İSTANBUL ANADOLU’YU
OLARAK YANSITMIYOR

İstanbul dışına çıkınca Türk insanı hakkındaki kanaatleri de değişmiş Ndiaye’nin. İstanbul’da yaşarken Türkleri tam olarak bilmediğini fark ettiğini kaydeden Ndiaye, “İstanbul’da tanıyamıyormuşsunuz Türkleri. Birçok etnik grup var. Hepsiyle yolda karşılaştım. Çok derin farklar olmasa da kültürleri farklı oluyor. Bölgeler arasında bile farklı ülkeye gelmiş gibi oluyorsunuz. Bu benim için ayrı bir deneyimdi. Türkiye deyince İstanbul aklıma geliyordu. Buradakiler global kültüre uyduğu için çok da farklı gelmiyordu ama Anadolu’yu gezdikten sonra çok farklı geliyor gözüme. Türk deyince artık daha çok ve birbirinden farklı etnik kimlikler geliyor aklıma” diyor.


AÇ OLDUĞUMU DUYAN
YEMEK ISMARLADI

Ndiaye, tıpkı bisikletli gezgin Hasan Söylemez gibi beş parasız çıkmıştı bu turuna. Ndiaye, konaklama, yeme içme, tamir gibi ihtiyaçlarını nasıl karşıladığını şöyle anlatıyor: “Bu tur için cebimden tek kuruş harcamadım. Çıkarken de kart filan da almadım. Sadece tamir işlerinde paraya ihtiyacım oldu. Onu da ustaların gönülleri alarak ve kendimi sevdirerek hallettim. Konaklama ve yemek için de aynısı geçerliydi. Kahvehanelerde konuştuğum insanlar, esnaf çadırda kalacağımı duyunca kabul etmeyip evini açtı, biraz sohbet ettiğim insanlar ‘Aç mısın’ diyerek evlerine, lokantalarına yemeğe davet etti. Çadırımı neredeyse hiç kurmadım. Hele Güneydoğu Anadolu’da. İnsanlar benim yollarımı beklemeye başlamışlardı.”

CEBİME PARA SIKIŞTIRDILAR

Türk insanına yanına para veya kart almayacak kadar güvendiğini söyleyen Ndiaye, “Yolda elime para tutuşturanlar oluyordu. Ben aslında bu yüzden parasız çıktım diyordum, ısrar ediyorlardı. Bazı insanlar inatlaşmayı seviyor. Ben Türk insanına baya inanmıştım. Hem kendime hem Türk halkına güvendim. Ama yalan yok Türk halkının gönlünü kazanmanın bazı tüyoları var. Birçok yerde sempatikliğimi kullandım. Ama her yerde işlemiyordu. Kimisi benim gibi insanları çok görmüş ve beni sempatik bulmuyordu. ‘İstanbul’dan çıktım, buraya kadar geldim, sıfır parasız’ dediğimde mesajı alttan vermiş oluyordum. Cümlenin akabinde hemen ‘Aç mısın’ diye soruyorlardı” diyor.


İnsanların
rotasını
Afrika’ya
çevirdim

Afrika’nın yüzyıllardır emperyalist ülkeler tarafından sömürüldüğünü hatırlatan Mustafa Ndiaye, “Türkiye’nin Afrika ile ilişkileri iyi durumda. Benim en sevdiğim tarafı halkın gidip gelmesi. Devletler ne olursa olsun bir çıkar üzerinden ilişki kurar. Ama devletten çok halkın birbirleriyle iletişim kurmasını önemsiyorum.Bu yüzden de bu projeye kalkıştım. Çoğu insanın yarın öbür gün Afrika planı yapmasına vesile olduğum için çok sevindim. Yüzyıllardır Afrika’ya gidenlerin ayrı dertleri vardı. Misyonerlik, sömürgecilik... Adına ne derseniz deyin. Son zamanlarda bir karşılşık beklemeden eli dolu, yardımlarıyla gelenler oluyor” diyor.

Anlatılacak çok hikayemiz var

Mustafa Ndiaye hem İslami Bilimler okuyor hem de Sinema ve Televizyon bölümünde okuyor. Kendine nasıl bir kariyer planı çizdiğini sorduğumuz Ndiaye, “Herhalde sinema üzerinde bir iş yapmaya yoğunlaşırım. Senegal ve genel olarak Afrika’da dünyanın bilmediği yazılması ve sinemaya çekilmesi gereken çok hikaye var. Medyanın çarpıttığı birçok hikaye var. Dünyaya hikayelerimizi gerçekçi anlatmamız gerekiyor. Bir de siyasetle ilgili belki Senegal ve Türkiye arasında bürokratik işler yapabilirim” yanıtını veriyor.

#anadolu
5 yıl önce
default-profile-img