|

Hayatımızı değiştiren kitaplardan başucu kitaplarına

Bir kitabın insanın hayatını değiştirmesi mümkün mü? İşte Beşir Ayvazoğlu, Amina Šiljak-Jesenković, Emin Nedret İşli, Haluk Oral, Hüsrev Hatemi, Sadık Yalsızuçanlar, Seyfettin Ünlü ve Ahmet Murat Özel’in hayatını etkileyen kitaplar ve hikâyeleri...

Halil Solak
04:00 - 15/08/2021 Pazar
Güncelleme: 23:51 - 14/08/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Bir kitabı bitirip kapağını kapattığımızda dünyamızda bıraktığı iz’ler ve tortu’ların hayatımızdaki değiştirici etkisine inananlardan biri de okumanın ustası Alberto Manguel.
Bir kitabı bitirip kapağını kapattığımızda dünyamızda bıraktığı iz’ler ve tortu’ların hayatımızdaki değiştirici etkisine inananlardan biri de okumanın ustası Alberto Manguel.

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.”

Orhan Pamuk’un Yeni Hayat’ının artık alıntılanmaktan yorgun düşmüş bu ilk cümlesini okumayan/duymayan yoktur. Peki bir kitabın insanın hayatını değiştirmesi mümkün mü?

Pamuk, kendisini böylesine etkileyen bir kitap olup olmadığı yönündeki bir soruya şöyle cevap veriyor:

“Yirmi bir-yirmi iki yaşlarındayken Ses ve Öfke benim için çok önemliydi. Penguin’den çıkan bir baskısını almıştım. Anlaması çok zordu, hele de benim zayıf İngilizcemle. Neyse ki harika bir Türkçe çevirisi vardı kitabın; masaya hem Türkçesini hem İngilizcesini koyar, birinden yarım paragraf okuyup öbürüne geçerdim. O kitap bende iz bıraktı. Kalan tortuyla bir dil geliştirdim.”

O TEK KİTAP!

Bir kitabı bitirip kapağını kapattığımızda dünyamızda bıraktığı iz’ler ve tortu’ların hayatımızdaki değiştirici etkisine inananlardan biri de okumanın ustası Alberto Manguel. İnsana başka hiçbir kitapta rastlamadığı ölçüde kendini ve dünyayı keşfe çıkma fırsatını veren o tek kitabın bazı okurlar için Shakespeare ya da Proust’a ait bir klasik eser, bazıları içinse daha az bilinen ve insanda derin etki uyandıran bir metin olabileceğini söyleyen Manguel’in hayatındaki o tek kitap zamanla pek çok defa değişmiş: “Yıllar boyu Montaigne’in Denemeler’i ya da Alice Harikalar Diyarında, Borges’in Ficciones’i ya da Don Quijote, Binbir Gece Masalları ya da Büyülü Dağ oldu. Şimdi, o mahut yetmişe merdiven dayarken, benim için her şeyi kapsayan kitap Dante’nin İlahi Komedya’sı.”

KİTAPLAR VE HİKÂYELERİ

Başta sorduğumuz soruyu tekrar hatırlayalım: Bir kitabın insanın hayatını değiştirmesi mümkün mü? Soruyu değerli şair, yazar, koleksiyoner, sahaf ve akademisyenlere yönelttik. Verilen cevaplar iki noktada yoğunlaşıyor: Belli yaş dönemeçlerinde yapılan okumalar sonucu hayatımıza tesir eden kitaplar ile daima başucumuzda duran, sürekli müracaat ettiğimiz kitaplar.

İşte Beşir Ayvazoğlu, Amina Šiljak-Jesenković, Emin Nedret İşli, Haluk Oral, Hüsrev Hatemi, Sadık Yalsızuçanlar, Seyfettin Ünlü ve Ahmet Murat Özel’in hayatını etkileyen kitaplar ve hikâyeleri...


AHMET MURAT ÖZEL: Kitaplar, biz izin verirsek bizi etkileyen varlıklar

Hayatı kitapların arasında geçen birisi olarak, hayatımı değiştiren muayyen kitaplardan bahsetmekte zorlanıyorum. Çünkü kitaplar hayatımı değiştirmeye devam ediyor. Ama şöyle şeyler de olmuyor değil: Bazı kitaplar, başka bazı kitaplardan daha çok iz bırakabiliyor. Kalıcı izler, yıllara sari izler. İşte bunlar hakkında biraz konuşabiliriz. Ama önce şunu deyivereyim: Bunu o kitapların gücüne bağlardım eskiden ama çoktandır anladım ki aslında daha az büyük olan bazı kitaplar beni, bazı “büyük” kitaplardan daha çok etkilemişler. Şöyle düşünmeye yatkınım şimdi: Kitaplar, biz izin verirsek (bunu hazırsak şeklinde de anlayabilirsiniz) bizi etkileyen varlıklar. O kitapla aynı dalga boyunda buluştuğumuzda, birbirimizin gözlerine bakabiliyoruz. Bu, kabul edelim, biraz büyülü bir an.

Bazı kitap isimleri anayım ama bu isimleri bir hafta sonra hala anıyor olur muyum emin değilim. Mesela Robinson Crusoe, bana yerküreyi sevdirdi. Şeytan Çekiçleri, hatırladığım en eski kitap. Demek ki izi derince olmuş. Dostoyevski ve Oğuz Atay’ı keşfetmek geniş bir viraj almak gibiydi. Zor Zamanda Konuşmak yine lisede, Kafa Karıştıran Kelimeler’le birlikte bir süre başucu kitabım olmuştu. Biraz kronolojik gidersem, Ya Tahammül Ya Sefer, Hikem-i Ataiyye, Gariplerin Kitabı, Yaşamak, Körfez ve Şahdamar, Dünyanın En Güzel Arabistanı, Soğuk Otların Altında, Guenon, Platon, Fusus da gençlik yıllarımın bazı refakatçileri. Başka birçok kitap ve yazar var ama bunlar, hayatımı baştan ayağa değiştirmeseler de kımıldatan, ona katılan, onunla yürüyen ve şimdi aklıma gelen bazıları.


AMINA ŠILJAK-JESENKOVIĆ: Keşke gerçek olsa da söyleyebilsem!

Bu soru ilk bakışta kolay geldi. İnançlı biriyim, evet, tabii ki hayatımı değiştiren kitap olarak birinci sırada Kur’an’ı belirtmeliyim diye düşündüm. Keşke gerçek olsa da söyleyebilsem! Ne size, ne de kendime, ve en önemlisi “Alim” ve “Sami” olan Allah’a bu yalanı söyleyemem. Zaten Kitab’a göre hayatlarımızı değiştirmek, düzenlemek için yaratılmamış mıyız? Fakat bu süreç ömür boyu okumakla, tefekkür etmekle, kafada oluşan soruları cevaplayan tefsirleri okumakla, Peygamberimizin sünnetini uygulamakla ve en önemlisi amelle gerçekleşir ya da gerçekleşmez.

Kendimizi dört unsur açısından görüyorsak, yetişmek için her dördünü beslemek gerekiyor. Toprağımızın, yani bedenimizin gıdası su ve yiyecekler olduğu gibi, suyumuzun, ateşimizin, havamızın gıdası da olur. Kitap ruhun gıdası. Zihin gıdası olan kitaplar da var, nefsin gıdası olanlar da. Her biri, bizi yetiştiriyor, bizi biz yapıyor. Sırf kitapların hammaddesi sözlerle, dil unsurlarıyla değil, söz, düşünce ve amellerin birliğiyle yani.

Bir Türkolog olarak önce Yunus’un Divan’ı ile Risaletü’n-Nushiyye’sini zikretmeliyim. Hamdullah Hamdi’nin Yusuf ü Züleyha’sı, Şeyhi’nin Hüsrev ü Şirin’i, Fuzûlî’nin Divan’ı ile Leyla ile Mecnun’u, Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk’ı, çocukluğumuzdan beri bizi acı ve mutlu günlerde teselli eden Süleyman Çelebi’nin Vesiletü’n-Necat’ı, Niyazi-i Mısri Divanı ile bu zat hakkında yazılanları, Hüseyin Vassaf’ın Sefine’sini de söylemeliyim. Mustafa Kutlu’nun tek bir kitabını seçmek mümkün değil. Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı’sını da unutmayayım.

Son zamanlarda yeni Bosna edebiyatından Darko Cvijetiç’in Kuzey Batı Bosna’daki Prijedor’da yaşanan soykırım üzerine Schindlerov lift adlı romanı ile Zlatko Topçiç’in Birinci Dünya Savaşı etrafında Bosna-Hersek kurucu unsurlarını ana hatlarıyla tasvir ettiği 28.6.1914 adlı romanını okumaya ve tercümeye değer buluyorum.


EMİN NEDRET İŞLİ: Birkaç kitap için ‘Hayatımı değiştirdi’ diyemem

40 yıla yakındır kitapla haşr u neşr olan, kitapla nefes alan bir meslek mensubu olarak bir veya birkaç kitap için “Hayatımı değiştirdi” diyemem. Zira bu söz beni yaşatan, şekil veren, bilgiye gark eden, nefes aldıran velhasıl adam eden, her yönüyle ihya eden yüzlerce, binlerce kitaba haksızlık veya vefasızlık olur. Geçenlerde vefat eden kitabiyat alimi Turgut Kut Ağabey bir söyleşisinde “Ben hâlâ kitapsız bir evde sıkılırım, biliyor musunuz?” demişti. Onun rahle-i tedrisinden geçen biri olarak kitabın olmadığı bir mekânda bulunmak bendenizi de muzdarip etmektedir.

Buna rağmen kitap düşkünü ve biriktiricisi bir sahaf olarak birtakım başucu kitabından “vazgeçilmez” kaydıyla söz etmek gerek. Bunların en başında M. Seyfettin Özege’nin hazırlayıp fasikül fasikül neşrettiği Eski Harflerle Basılmış Türkçe Eserler Kataloğu gelir. İlk matbaamız Müteferrika’dan 1928 yılı harf devrimine kadar bütün Osmanlıca basılı kitapların doğru künyelerini içeren bu 5 ciltlik eser her sahafın anayasası gibidir. Doğumdan ölüme rafta, başucunda bulundurulması gereken kitaptır. Asla vazgeçilemez.

Ayrıca kitap düşkünü, sahaf dostu koleksiyoncuların yani kitap aşıklarının rüyalarına giren, elden düşüremeyecekleri fikirlerini değiştirmelerine neden olacak ikinci bir kitap da Osman Nuri Ergin tarafından derlenip hazırlanan Muallim M. Cevdet’in Hayatı, Eserleri ve Kütüphanesi isimli 844 sayfalık hacimli eserdir. Büyük kitap toplayıcısı ve eğitimci Muallim Cevdet’in bütün özelliklerini, eserlerini, onu tanıyanların hakkındaki fikirlerini ve dönemin fikri yapısı ortaya koyan bu muhteşem çalışma hem içerik olarak nefis, hem de piyasası itibarıyla çok nadirdir. Her kitap meraklısının kütüphanesi olması gereken ve kitaba sahip olanların da büyük bir gururla, övünerek varlığından söz ettikleri bu kitap bende de büyük tesirler yapmış vazgeçilmezdir.


BEŞİR AYVAZOĞLU: Açıl susam açıl!

Hayatımı değiştiren kitap var mı? İlkokul ikinci sınıftayken bir seyyar bir kitapçıdan satın aldığım tek formalık Ali Baba ve Kırk Haramiler bende masal ve hikâye kitabı okuma heves ve heyecanı uyandırdığı için galiba hayatımı değiştiren ilk kitaptır. Binbir Gece Masalları’ndan biri olduğunu zannettiğim bu masal meğerse Sinbad ve Alaaddin’in Sihirli Lambası gibi, Antonie Galland tarafından Arap coğrafyasında derlenerek bu Binbir Gece’lere eklenmiş. Evet, Ali Baba ve Kırk Haramiler, “Açıl susam açıl!” sözünün Ali Baba’ya bir hazinenin gizli kapısını açması gibi, bana da masalların büyülü dünyasını açtı. Hikâye ve roman okumaya bu sevimli masal sayesinde çok erken başlamışımdır. Nihad Sami Banarlı’nın Metinlerle Türk ve Batı Edebiyatı isimli ders kitabından ismini ve bazı şiirlerini bildiğim Yahya Kemal’in 1969 yılında 1000 Temel Serisi’nde yayımlanan üç kitabından özellikle ikisi, Aziz İstanbul ve Kendi Gök Kubbemiz ise benim eski şiirden eski musikiye kadar kültürümüzün zenginlikleriyle tanışmamı, ayrıca o tarihte henüz görmediğin İstanbul’un kara sevdalısı olmamı sağladı. Aynı seride beşinci kitap olarak yayımlanan Beş Şehir’i okuyunca adeta büyülenmiştim ve yaşadığım şehri (Sivas’ı) onun gibi yazmak için çırpınmaya başlamıştım. Yazarlığı tercihimde çok büyük katkıları bulunan bu iki büyük isim, Abdullah Ziya Kozanoğlu, Oğuz Özdeş vb. gibi yazarların genç beyinlere resmi tarihin kabullerini sinsice yerleştiren uydurma tarih dünyasından beni çekip aldı ve kültür tarihimizin çok renkli ve zengin dünyasına sevk etti. Cemil Meriç’in Bu Ülke’si ise o yıllarda korkarak savunduklarımı cesurca savunmamı ve özgüven kazanmamı sağladı diyebilirim.


HALUK ORAL: 8 ciltlik kitabı kısa bir sürede okudum

Siz bu soruyu yöneltince, hayatımı değiştiren kitap hangisi olabilir diye doğrusu biraz düşündüm ve Hasan İzzettin Dinamo’nun Kutsal İsyan’ı ve Kutsal Barış’ı olduğuna karar verdim. 19 yaşında genç bir üniversite öğrencisiyken, ülkenin sorunlarını anlamak ve çözümleri için neler yapılabileceğini düşünmek pek çok yaşıtım gibi benimde kafamı meşgul eden en önemli sorulardı. Bunları anlamak için toprakların en azından yakın tarihini çok iyi öğrenmem gerektiğine karar verdim. O zamanlar Kutsal İsyan’ı basan May Yayınları’nın Cağaloğlu’ndaki yerine gidip kitabı indirimli alıp alamayacağımı sorduğumda bana gülümseyerek “Bu yaşta bu kitabı niye okuyacaksın?” diye soranın Hasan İzzettin Dinamo olması en büyük şansımdı. 8 ciltlik kitabı kısa bir sürede okudum ve bu sırada evi de evimize çok yakın olan Dinamo’yu sık sık ziyaret ederek sohbet ettim. Devamında Kutsal Barış’ı da bitirene kadar, artık Hasan Amca dediğim Dinamo’yla dostluğumuz epeyi ilerledi. Çok okuyorsanız, hayatınızı değiştirebilecek bir kitap genç yaşlarda karşınıza çıkmazsa sonradan hiçbir kitabı kolay kolay o kategoriye sokamazsınız.Benim en büyük şansım, konusu çok ilgimi çeken bir kitabın genç yaşta karşıma çıkması ve yazarıyla uzun uzun sohbet edebilmemdir. Bu soruya cevap veren okurların bir kısmı belki artık “hayatlarını değiştiren” o kitabın eskisi kadar önemli olmadığını söyleyebilir. Benim için öyle değil: Hasan Amca Kutsal İsyan’ı tam 45 yıl önce imzalamış bana; hem kitap, hem imza ve hem de yazar benim için çok önemli, çok değerli.


HÜSREV HATEMİ: Bana ümit aşılayan kitaplar oldu

“Hayatımı değiştirdi” diyeceğim bir kitap adı hatırlamıyorum. Ama uzunca bir süre bana ümit aşılayan, dertlerimi azaltan kitaplar oldu. Ders kitabı dışında kitap okumaya ilkokul birde Aşık Garip ve Köroğlu ile başladım. Bu iki kitap bana halk edebiyatı deyimleri öğretti. Bu kitaplara daha sonraki yıllar Doğan Kardeş kitapları, Çocuk Haftası dergileri, ara sıra Pekos Bill tarzı kovboy maceraları ve Hz Ali Cenkleri eklendi. Bu kitaplar 12 yaşıma kadar ilgimi çekti. Sonra orta birinci sınıfta Varlık’ın cep kitapları hem divan edebiyatı hem Yunus Emre hem Tolstoy hem Sait Faik’i tanıtarak çok faydalı oldu. Orta iki ve üçte rahmetli ağabeyimiz Nadir’in Dale Carnegie kitaplarından bıkarak Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak ve diğer benzer kitaplarını bize hediye etmesiyle iki yıl kadar hayatımızı değiştiren kitapları bulduk zannettik. Lise birde Epiktetos’un Düşünceler ve Sohbetler kitabının o kadar etkisinde kaldık ki ikinci bir nüsha alarak ders kitapları ile bereber liseye taşıdık. Liseyi üniversiteye bağlayan 1956 yazının tatilinde daha önceden de okumuş olduğumuz Muhammed İkbal’in insanın yaratılışı şiiri içimizde Epiktetos’un yerini İkbal’e devreden bir devrime sebep oldu. Üniversite bitinceye kadar Muhammed İkbal hayranı olduk. 1962’deki mezuniyetten sonra artık inkılaplar yaşamadan kitaplar ile tanışan okurlar olduk bizim biraderle.


SADIK YALSIZUÇANLAR: Manevî-zihinsel yaşamımın en değerli desteği

Hayatımı köktenci biçimde değiştirmedi ama çok şey kattı diyebileceğim kitaplar var. İlki, Carolina Maria De Jesus’un Çöplük romanı. Ortaokul son sınıfta okuduğum bu değerli roman, edebiyat tutkumu pekiştirdi, üniversitede edebiyat okumamda etkili oldu. Çöplük, biliyorsunuz aslında yazar olmayan, çaresiz ve yoksul bir kadının güncesi. Samimiyeti o kadar etkilemiş ki insanları, tüm zamanların en çok okunan romanı olmuş. Lise yıllarımda okumağa başladığım Risale-i Nur Külliyâtı’nın hayatımda ayrı bir yeri ve etkisi oldu tabİi. Hz. Mevlânâ’nın Mesnevi-i Şerif’i ve bilhassa Divân-ı Kebir’i, Şeyh-i Ekber’in eserleri, bilhassa Fütûhât-ı Mekkiye, Hâfız Divânı, Yunus Emre Divânı, Müzekki’n-Nüfus, Tanpınar’ın Beş Şehir’i, Tarık Buğra’nın Küçük Ağa’sı, Cengiz Dağcı’nın Korkunç Yıllar’ı, Âkif›in Safahat’ı, Sezai Karakoç külliyatı beni çok etkileyen, hayatıma değerler katan kitaplardır. Bunların dışında, özellikle Ölüler Evinden Hatıralar gibi birkaç Doğulu-Batılı kitabı da anmalıyım. Açlık mesela. Panait Istrati’nin Arkadaş’ı. Refik Halit’in Memleket Hikâyeleri. Ömer Seyfeddin ve Sabahattin Âli’nin hikâyeleri. Heidegger’in Nedir Bu Felsefe Denilen’i, Tekniğe İlişkin Soru’su, Kıryolu... Bunlara daha çok ekleyebilirim. Bunlar arasında Divân-ı Kebir’i ve Fütûhât’ı tekrar anmalıyım. Bütün bir Doğu’nun kendisinde toplandığı muazzam eserler. Dönüp dönüp okuyorum. Manevî-zihinsel yaşamımın en değerli desteği diyebilirim.”

SEYFETTİN ÜNLÜ: Kitaplar hayatı doğrudan etkilemez”


Artık kitaplarla hayatların değiştiği zamanların çok çok uzağındayız maalesef. Bunlar eskilerde kaldı, birer hatıra olarak anlatılır belki. Yine de düşündüğümdebu sorunun bendeki karşılığı iki aşamalı. Birincisi çocukluğumun muhayyilesini şekillendiren ve orta mektep yıllarımda köy okulunun kütüphanesinde elime geçen bir biyografiyi hatırlıyorum her zaman. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yardımcı klasikler serisinden 1951’de çıkan Goethe Hayatı ve Eserleri I. Bielschowsky, adlı bir yazara ait 574 sayfa kocaman bir eserdi. Bir hafta içinde bitirmiştim bu eseri. Kitapta, şairin çocukluğundaki ilgilerinin farklılığı, tek düze olan köy ortamında beni çok şaşırtmıştı. Çocuk Goethe, yaşadığı ortamda ilginç taşları biriktiriyor, resimler çiziyor, tabiat gezilerinde yapraklar toplayıp kendince deneyler yapıyordu. Buna özendiğimi ve taklit ettiğimi hatırlıyorum. Bu durum yıllar içinde gelişen koleksiyoner ruhumu besleyen unsur oldu. Sebebi de işte o kitap. İkincisi de daha çıkar çıkmaz ilk gençliğimde okuduğum Cahit Zarifoğlu’nun Yaşamak adlı günlüğü idi. 1979- 83 arası Ankara’da yakından tanıdığım şairin yazdığı gibi yaşaması ve yaşadığı gibi yazması kendi sanatçılığımın olağan akışını tümden değiştirdi. Bu iki olgu bir hayatın değişmesi midir? Yoksa yerli yerine oturması mıdır, bilemiyorum. Belki de kitaplar hayatı doğrudan etkilemez, fakat hayat içindeki yolculuğumuzu muhakkak değiştirirler vesselam.

#Beşir Ayvazoğlu
#Hüsrev Hatemi
#Sadık Yalsızuçanlar
3 yıl önce