|

Suikast ve katliamlar yılı: 1993

Doksanlı yıllar bir kaos ise 1993 bunun en görünen yüzü. Ne travması bitti ne olayları aydınlandı. Siyasi suikastlar, cinayetler, PKK katliamları, şüpheli ölümler... 93 yılında yaşanan birçok olay aydınlatılamadı. O günlerden arda kalan tek bir gerçek vardı, o da bu ülkeyi birileri iyice dibe çekmek istiyordu.

Sevda Dursun
00:00 - 23/06/2021 Çarşamba
Güncelleme: 05:46 - 23/06/2021 Çarşamba
Yeni Şafak
Başbağlar’da 28 kişi kurşunlanarak, 5’i ise yanarak can verdi.
Başbağlar’da 28 kişi kurşunlanarak, 5’i ise yanarak can verdi.
Doksanlarda en karanlık yıl olarak tarihe geçen 1993 yılı, dev bir uyuşturucu operasyonu haberi ile başlamıştı. Operasyonun hedefinde 11 ton uyuşturucu taşıyan Lucky-S adlı Panama bandıralı bir gemi vardı.
Türk SAT (Su Altı Taarruz) komandolarınca 7 Ocak sabaha karşı 03.00 sularında operasyonun düğmesine basıldı. Gemi kısa sürede 11 ton uyuşturucuyla ele geçirildi.
1993’ün nasıl bir yıl olacağının ilk işareti o operasyon oldu. Ardında birçok soru işareti ve söylenti bırakırken, uyuşturucu kartellerini yani mafyayı derinden sarsmıştı. Belki de hepsi bir oyundan ibaretti.

MUMCU’NUN ARABASINA BOMBA

  • 24 Ocak 1993’te Türkiye kabus gibi bir güne uyandı. Evinden çıkan Uğur Mumcu aracına binip kontağı çevirdiğinde, patlayan bomba sonucu hayatını kaybetti.
    O günlerde Kürt dosyası üzerinde çalışan Mumcu’nun öldürülmesi, aradan geçen onca yıla rağmen aydınlatılamadı. Suikastı İslami örgütler üstlendi. Arkasında MOSSAD ve kontrgerillanın olduğu da iddia edildi.
    Cinayetin ikinci günü “Mumcu, MİT’le PKK ilişkisini araştırıyordu” diyen Milliyet’in manşetleri 1 hafta sonra “Suikastlar İran işi”, “Türkiye’de İran dosyası”, “Katiller İran yapımı”na dönüştü.

JAK KAMHİ KILPAYI KURTULDU

Mumcu suikastından 96 saat sonra gündem yine değişti. 28 Ocak 1993’te hedef bu kez Musevi iş adamı Jak Kamhi’ydi
. Kamhi, İstanbul Beylerbeyi’ndeki evinin önünde, “hazırlıklıydım” dediği suikast girişiminden yara almadan kurtuldu. İddianameyi hazırlayan savcı, “İslami Hareket Süreci” adlı silahlı terör örgütünü işaret etti. Yaşar Polat ve Kamil Aşkın, anayasal düzeni ortadan kaldırmak suçundan müebbet hapse çarptırıldı.
Birçoğunun olay yerinde bile bulunmadığı 28 Şubat mahkumları, işte bu keşmekeşte ortaya çıktı. Tek istedikleri yeniden yargılanmaktı.



KAHVECİ VE BİTLİS’İN ÖLÜMÜ

  • O dönem silahlı suikastlara kazalar da eklenmeye başladı. 5 Şubat 1993’te ANAP’ın genç ve yetenekli isimlerinden, dönemin Maliye Bakanı Adnan Kahveci, Bolu-Gerede’de sır dolu bir trafik kazasında eşi ve kızıyla birlikte öldü. Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis de 17 Şubat 1993’teki bir uçak kazasında hayatını kaybetti.
    Uçağın neden düştüğü bir türlü aydınlatılamadı. O dönem Turgut Özal’a terör konusunda rapor sunan iki isim vardı. Biri Org. Eşref Bitlis, diğeri Adnan Kahveci. Ortak rapor hazırlamaları istenen Bitlis ve Kahveci 12 gün arayla hayatını kaybetti.

PKK DURDU ÖZAL ÖLDÜ

Birileri terörden nemalanıyor ve bu belanın bitmesini istemiyordu. Bu uğurda en yüksek makamdaki insanı bile öldüreceklerdi.
PKK elebaşı Abdullah Öcalan 16 Nisan’da süresiz ateşkes ilan ettiğini duyurdu, ancak açıklamayı 17 Nisan günü Şam’da yapacaktı. Gazeteciler ve milletvekilleri o gün toplantıya katılmak için yola çıktılar.
Daha Şam’a ulaşmadan Cumhurbaşkanı Özal’ın sabah sporu yaparken kalp krizi geçirip öldüğü haberi geldi. Ölüm raporuna öyle yazıldı ama tam da o güne denk gelmesi, akıllarda soru işareti bıraktı.

Türkiye’nin kanayan yarası: Başbağlar'ın failleri hala bulunamadı

  • Turgut Özal’ın ölümüyle PKK tek taraflı yaptığı ateşkesi bozdu. 25 Mayıs 1993 günü Bingöl-Elazığ yolunda 33 silahsız askeri şehit etmekle başladı katliamlarına.
    Artık PKK sahnededir ve terör kalan aylarda da aralıksız sürecektir. 11 kişinin öldüğü Yeni Gün Oteli yangını, 16 erin şehit düştüğü Şırnak Çelik Karakolu bunlardan sadece birkaçı.
    PKK’nın kanlı eylemleri yıl boyu sürdü, onlarca asker şehit edildi. Temmuz’a gelindiğinde Sivas ve Erzincan olayların merkezine oturdu.

SİVAS BULMACASI

Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için Sivas’a giden aydın ve sanatçılardan 33 kişi Madımak Oteli’ndeki yangında dumandan zehirlenip, 2’si otelde 2’si de otel dışında olmak üzere 4 kişi ise kurşunlanarak öldürüldü.
2 Temmuz’daki olaydan önce kent bildiriden geçilmiyor, Aziz Nesin’in başyazarı olduğu Aydınlık’ta yayımlanan Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri kitabından bahsediliyor, Nesin hedef gösteriliyordu
. Bir kısmı olay yerinde bile bulunmayan 33 kişiye müebbet verildi ancak gerçek suçlular bulunamadı.

BAŞBAĞLAR KATLİAMI

  • Madımak’tan 3 gün sonra 5 Temmuz 1993’te, bu kez Erzincan Kemaliye’ye bağlı Başbağlar köyünde 33 masum kurşuna dizildi, köy yakıldı. 1 saati aşkın PKK propagandası yapan terörist grup, daha sonra meydana topladığı 28 erkeği kurşuna dizdi.
    Aralarında kadınların da olduğu 5 kişi sığındıkları evlerin ateşe verilmesiyle yakılarak öldürüldü. Öcalan mahkemede, saldırının örgütün yerel sorumlularından “Doktor Baran” kod adlı biri tarafından düzenlendiğini söyledi.
    Soruşturma açıldı, ancak fiilen katliamı gerçekleştirenler bulunamadı.

SORU İŞARETLERİ VE ACI

Sanki görünmez bir elin düğmeye basmasıyla başlayan 1993 yılı, ardında bir sürü soru işareti ve acı bırakarak son buldu.
O yıldan ve o kara günlerden artakalan tek gerçek ise Türkiye’nin çok şey kaybettiğiydi. Acaba o dönem ne planlanmıştı? Bu işleri tezgahlayanların amacı neydi? Kürt meselesinin çözümünü engelleyen derin güçler mi vardı?
Yabancı istihbarat servisleri bunun için mi cirit atıyordu? Sahi Güneydoğu’da sadece yabancı istihbarat servisleri mi cirit atıyordu?


Ersever’in cesedi böyle bulundu

  • O yıl akıllarda hiç bitmeyen yıl olarak kaldı. Ne terör azaldı, ne de faili meçhuller. JİTEM’in ünlü ismi Cem Ersever’in ölümü bile 93’ün karanlığına gömüldü. Ersever, öldürülmeden önce JİTEM, faili meçhul cinayetler ve itirafçılarla ilgili açıklamalar yapıyordu. O gün Ersever’in duruşması vardı ama mahkemeye gelmedi. 3 gün sonra 29 Ekim günü gazeteleri arayan bir kişi,
    “Türk İntikam Tugayı adına arıyorum, Bitlis Paşa’nın katili Cem Ersever’i infaz ettik”
    dedi. Cesedi 4 Kasım’da elleri bağlı, ağzı bantlı halde bulundu. Ersever’le birlikte sevgilisi Mahsune Dguebe ve iş ortağı (itirafçı) Mustafa Deniz’in cesetleri de Ankara’nın Samsun, Eskişehir ve İstanbul çıkışlarına bırakılmıştı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller,
    “Kendi aralarında bir iç hesaplaşma olduğu anlaşılıyor”
    demekle yetindi.

Çiller: Elimizde PKK’ya yardım edenlerin listesi var

“Elimizde PKK’ya yardım eden Kürt iş adamlarının listesi var. Listede 60 kadar isim bulunuyor. Devlet PKK’yla olduğu gibi, PKK’ya mali destek sağlayanlarla da her biçimde mücadele edecektir.”
Dönemin Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller, 4 Kasım 1993’te bu açıklamayı yaptıktan sonra, 3 yılda 19 Kürt iş adamı ve uyuşturucu kaçakçıları Sakarya-Hendek-Düzce arasında öldürüldü.
Çiller’in açıklamasından 2 ay sonra 14 Ocak 1994’te bir dönem uyuşturucu kaçakçılığıyla da suçlanan Kürt iş adamı Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu kaçırıldı, cesetleri Sapanca’da bulundu. Sonra Cantürk’ün avukatlığını yapan ve kendisini “Kürt milliyetçisi” olarak tanımlayan Yusuf Ziya Ekinci, 24 Şubat 1994’te Ankara’da ölü bulundu.
Diyarbakırlı oto galerici Fevzi Aslan ve yeğeni Salih Aslan Mart 1994’te, oyuncu ve yönetmen Yılmaz Erdoğan’ın amcası Namık Erdoğan Mayıs 1994’te, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın eşi Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım’la birlikte Haziran 1994’te kaçırıldı, bir süre sonra cesetleri Sakarya-Bolu arasında bulundu.
#PKK
#Siyasi suikast
#Cinayet
#1993
3 yıl önce