|
Bitmeyen medeniyet içi hesaplaşma

Osmanlı Devleti onyedinci yüzyılın sonunda Avrupa karşısında gerilemeye başladı. Osmanlı Anadolu''ya çekilirken, Avrupa Amerika''ya açıldı. Yeni Dünya''nın bütün zenginlikleri Avrupa''ya taşındı. Amerika''nın bulunuşu Avrupa''nın kurtuluşu oldu. Bu dönemde Avrupalılar Osmanlı''yı dört yanından kuşatma altına aldılar.

Avrupa karşısında güçsüz düşen Osmanlı''da hâlâ bitmeyen bir medeniyet içi hesaplaşma başladı. Sözkonusu iç hesaplaşma sonucu Türk toplumu enerjisini büyük ölçüde yitirdi. Ülke dünyadaki ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmelere ayak uydurmada başarısızlığa uğradı. Birinci Dünya Savaşı''nda Osmanlı Avrupa karşısında üretim gücü savaşını kaybetti.

Osmanlı''nın altıyüz yıllık kültür mirası üzerine kurulan Cumhuriyet, ekonomik, siyasal ve kültürel temellerini İslam medeniyetinde değil, Batı medeniyetinde aradı. Cumhuriyet yönetimi medeniyet içi hesaplaşmayı, medeniyetler arası hesaplaşmaya dünüştüremedi.

Türkiye Avrupa''nın saldırısına karşı savunmayı Avrupa''da aradı. Avrupa''ya Avrupa''nın silahlarıyla karşı koyma yolunu seçti. Batı''nın bütün kurum ve kuruluşlarını kayıtsız ve şartsız bir biçimde taklit ederse, Fransa ya da Almanya''nın ekonomik gücüne ulaşacağını sandı. Bu süreç içinde ekonomik, siyasal ve kültürel sorunların çözümü Avrupa''da arandı.

Yirmibirinci yüzyıl başında geriye dönüp bakıldığında bütün kurum ve kuruluşların Avrupa''dan aktarıldığı görülür. Yazı, kıyafet ve bütün hukuk sistemi olduğu gibi Batı''dan aktarılır. Bunun sonucu Türk toplumu dış görünüş bakımından Avrupalılar''a benzetilir. Paris''teki günlük yaşantıyla Ankara''daki günlük yaşantı arasında hiçbir fark kalmaz. Ankara bir Batı başkenti gibi olur.

Cumhuriyet yönetimi tüketim standartlarının Avrupalılar''ın tüketim standartlarına benzetilmesinde büyük başarı sağladı. Üretim sözkonusu olduğunda, Türkiye Avrupa''nın çok gerisinde kaldı. Özellikle "devlet" kurum ve kuruluşları Batılılar gibi tüketmesini iyi öğrendi. Ancak hiçbir kurum ve kuruluş Batılılar gibi üretmesini öğrenemedi. Türkiye son elli yılda Avrupa''nın en yoksul ülkesi haline geldi. Fesi çıkarıp şapka giymekle, insanların üretim gücü artmıyor.

Türkiye''nin İslam medeniyetini inkar ederek Batı medeniyetine dört elle sarılması beklenilenin tam tersi bir sonuç verdi. Toplumun bütün kesimleriyle birlikte ekonominin her sektöründe büyük bir kriz yaşanıyor. Ülkeyi iflas noktasına getiren krizin kaynağında kendi olmayı bırakıp, başkası olmaya çalışmanın getirdiği kimlik bunalımı ve kültürel kirlenme var. Ekonomik kriz bir türlü sona ermeyen medeniyet içi çatışmanın önlenemez sonucu oldu. Çünkü Türkiye kendi eliyle kendi can damarlarını kesti.

Türkiye''de İslam medeniyetine bağlı olanlarla karşı olanların hesaplaşması daha bitmedi. Dayatmacı odaklar seküler değerlerin tutmadığını gördükçe toplum üzerindeki baskılarını artırıyorlar. Onlar "Türk''ün Türk''ten başka dostu yok" diyerek, iktidarlarını korumaya çalışıyorlar. Bu yüzden "demokrat"ları, "liberal"leri ve AB taraftarlarını da "düşman" olarak ilan ettiler. Onlara göre Türkiye "iç" ve "dış" düşmanlarla çevrili. Onlar hariç herkes Türkiye''ye düşman.

Türkiye''deki dayatmacı uygulamalar açıkca ortaya koydu ki "Türk''ün Türk''ten başka düşmanı yok." Türkiye''de dayatmacıların baskı ve şiddetle yaptıkları değişimi dışarıdan gelen bir gücün başarması mümkün değildi. Çünkü hiçbir toplumda yerli odakların yaptığını, yabancı odaklar başaramaz. Bunun için, Türkiye''deki kültür değişimi çok sancılı oldu. Bir şapka için binlerce suçsuz insan hayatını kaybetti.

Türkiye dünyada ülkelerden daha çok medeniyetlerin savaştığı bir dönemde, kendi insanı, kendi kültürü, kendi dili ve kendi toplumuyla savaşmaya devam ediyor.

"Devlet" bütün kurum ve kuruluşlarıyla medeniyet içi hesaplaşmaya son vererek, başka medeniyetlerle yarışmak için, gerekli ekonomik ve siyasi düzenlemeleri artık yapmak zorunda. Bunun için de, köklü bir "zihniyet" değişimine ihtiyaç var.

23 yıl önce
Bitmeyen medeniyet içi hesaplaşma
Türkiye Rusya yakınlaşması ABD’nin planlarını altüst etti
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…