Canlılar âleminde, insanlar dışında, kendi kendine zarar veren çok az yaratık vardır. İnsan bu marifetini genellikle en kısa yoldan, yani iletişimle ortaya koyar… İletişim kazalarının trafiktekilerden çok daha büyük hasarlar bırakabildiğinin anlaşılması ne yazık ki bazen bir ömür sürebilir… Bazense bu dersi hiç almadan göçüp gidenler de olur… Biden ’den Trump ’a, Kılıçdaroğlu ’ndan Özel ’e, Tansu Çiller , Yıldırım Akbulut gibi siyasi aktörlere kadar çeşitli kademelerden ‘sosyal intihar’ vakalarına
Canlılar âleminde, insanlar dışında, kendi kendine zarar veren çok az yaratık vardır. İnsan bu marifetini genellikle en kısa yoldan, yani iletişimle ortaya koyar…
İletişim kazalarının trafiktekilerden çok daha büyük hasarlar bırakabildiğinin anlaşılması ne yazık ki bazen bir ömür sürebilir… Bazense bu dersi hiç almadan göçüp gidenler de olur…
’den
’a,
’ndan
’e,
,
gibi siyasi aktörlere kadar çeşitli kademelerden ‘sosyal intihar’ vakalarına rastlamışızdır.
Mesela,
’in Hatay Büyükşehir Başkanlığı’na
’ın neden yeniden aday gösterildiği sorusuna cevabı, siyasi-sosyal intiharlar tarihinde yerini bulmuştur: “Daha iyisini bulamadık…” Lafın tamamı şöyle: “Deprem meselesinde nasıl bir sorumluluğu var onu bilmiyorum. Ben Hataylılara sordum. Kırsaldan acayip oy alıyor ve başka isimleri koyduğumuzda kaybediyoruz. Alternatifi yok.”
, ünlü eseri “Taranta Babu’ya Mektuplar”da, Habeşistan’da bıraktığı sevgilisine İtalya’dan mektup yazan Habeş delikanlısının ağzından şöyle der: “Mussolini çok konuşuyor, Taranta Babu! Çok korktuğu için çok konuşuyor…”
Bir söz de
’dan… “Söylenebilir ne varsa, açıkça söylenebilir; üzerine konuşulamayacaklar konusunda ise sessiz kalınmalı.’’
Bazen susmak, en iyi iletişim araçlarından biridir.
Oysa
şu sıra konuşma ve iletişim kazası yoğunluğunda şampiyonluğunu kimseye kaptırmamak niyetinde…
Raylı Sistem Projesi’nin açılışı… Ne demişti: “Ulaştırma Bakanı tarafından davet edildim.”
Fakat
’un, “bizzat
na sordum” diyerek yaptığı açıklamayla ortaya çıkıyor ki; sözü edilen davet,
tarafından standart protokol listesine e-posta yoluyla gönderilmiş… Hani her gün hepimize onlarcasının ulaştığı açılış davetiyelerden…
Bu etkinliğe
özel olarak davet edilmeli miydi? Evet, tabii ki edilmeliydi. Ancak edilmemiş. Kalkıp, koskoca başkan sıradan bir e-postayı gösterip, “Bakan beni davet etti” der mi? Derse de, hasarlı iletişim kazası yapmış olur…
Gelelim ikinci kazaya… Bir TV programında
, diğer selatin camilerinin temizlik ve korunmasını uygulama gereği üstlenen İBB’nin,
ile ilgilenmemesini eleştiriyor.
Ekrem Bey de başlıyor konuşmaya ve Şener’i “kötü insan” olmaklar suçluyor, “meczup” diyerek hakaret ediyor… Tabii Şener’in yanıtı gecikmiyor: “Yunanistan’da ‘Ayasofya
nın
ibadete açılması gibi bir ihtiyaç yok’ diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ibadete açıldıktan bu yana 3,5 yıldır Ayasofya’ya neden gitmediğine cevap vermek yerine terbiyesizleşmiş… Meczup sözlerini ona iade ediyorum.”
meselesini de unutmamak lazım…
, 20 senede (2003-2022) 1 milyon 170 bin konut inşa etmiş.
, şimdi de afetlere dirençli, risksiz bir İstanbul için 5 yılda 650 bin konut inşa edileceğini söylüyor. Peki, İmamoğlu ne diyor; “650 bin konut vs. gibi asla yapılamayacak, olamayacak ve olmaması gereken proje…”
Bir de bu “
” Ekrem Bey’in başına iş açacağa benziyor…
, Mersin’in Akdeniz ilçesinde PKK
güdümündeki
adayını destekliyor… Benzer bir numara İstanbul’daki
nde de çevriliyor. Malum CHP’nin Esenyurt’taki ilk adayı
, sözde sağlık gerekçesiyle adaylıktan çekilmişti. Yerine, PKK’ya sempatisi ve DEM’e yakınlığıyla bilinen
getiriliyor. Bütün bunlar da DEM’in Ekrem Bey’i İstanbul’da desteklemesi için yapılıyor. PKK taktiklerini Batı’ya doğru yayarken buna alet olanların günahı vebali kimin boynunda olacak dersiniz?!..
Belki Karadeniz müziği eşliğindeki kampanya filmi Ekrem Bey’e biraz yardımcı olabilir. İletişim tekniği, -yalan da olsa- mesajların iletilmesi bakımından hiç de fena değil… Fakat ‘
nin
inşa ettiğini, Ekrem Bey konuşa konuşa yıkıveriyor…
“Zaten herkes ayağının takılacağı o melun taşı kendi içinde taşımaz mı?”
mücadele konusunda en önemli gereklilik; saldırının geldiği
ve
biçimde cevap vererek
yalanın önünü kesmek. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı
“Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” aracılığıyla bunu yapıyor. Son günlerin yalanlarına bir göz atalım:
“Yaşlı Bir Kadın Türkçe Bilmediği için Havalimanında Hizmet Alamadı ve 2,5 Saat Rehin Kaldı” yalanı: Hanımefendinin oğlunun feveran eden videosunu internet ortamında yayılmıştı. Hakikat ise dakika dakika paylaşılmış. Yolcu uçağın körük kapısından çıktıktan (14.36) 5 dakika sonra (14.44) görevli personelce tekerlekli sandalyeyle bagaj salonuna götürülmüş (14.51). Bagajını aldıktan (15.39) iki dakika sonra da salondan çıkmış. İnternetteki video ise 15.42’de çekilmiş… Yani yolcu, içerideki işleri biter bitmez oğluyla buluşmuş. Üstelik
’ndaki çeviri cihazlarıyla 40 dil ve 88 lehçede hizmet verildiği de biliniyor. Yerel seçimler öncesinde toplumsal gerginliği artırarak çatışma ortamına davetiye çıkarmak istenilen bu olayın ‘anında’ çürütülmesi çok önemliydi.
“Yılda 4 Kez Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) Alınacak” yalanı: Hakikat çok yalındı;
Hazine ve Maliye Bakanlığının
böyle bir çalışması yoktu…
“Türkiye’de Afganlar, İltica Sistemine Alınarak Geçici Koruma Verilmesi için Bir Hazırlık Yapılıyor” yalanı: Konuyla ilgili kurum,
’na bağlı “Göç İdaresi Başkanlığı” idi ve cevapları netti; “Böyle bir çalışma kesinlikle söz konusu değildir”…
#politika
#Murat Kurum
#Ekrem İmamoğlu