|
İstifa sorunsalı

İstifa ve intihar tek taraflıdır… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu her zamanki etkin çalışma ortamı içinde olduğu dönemlerden birinde, yalnızca bir kez, o da Ekrem İmamoğlu’nun ‘mağdur’ gibi algılanmasına neden olabileceği bir beyanatı nedeniyle eleştirmiştik. Onun dışında kendisini genellikle takdirle andık. Ancak kendileri o küçük eleştiriye bile üzüldüğünü ifade etmek için şahsen aramıştı…

Polis teşkilatımızın, jandarmamızın, sahil güvenlik kuvvetlerinin ve de kendisine bağlı istihbarat birimlerinin, onun döneminde büyük başarılara imza attığını hep kayda geçirdik.

Etkinlik oranı yüksek olan, iş yapan siyasetçilerin hata oranı da yüksek olabiliyor. Ülkemizdeki 31 ilde iki gün süren ‘sokağa çıkma yasağı’ ilan edildiği süreçte de bilinen o ‘zamanlama hatası’ yapıldı; olayın iletişim boyutu usulü veçhile yönetilmedi. Bunun sonucunda da kısa süre içinde, toplam nüfusu 63 milyon 640 bin olan bu illerde tahminen 250 bin kişi sokaklara çıktı.

“63,5 milyonda 250 bin nedir ki?!” diyebilirsiniz… Ancak o 250 bin kişinin ‘sosyal mesafenin’ ihlâl edildiğini gösteren hâlleri o kadar çarpıcıydı ki Türkiye’deki muhalif ve yarı muhalifler, ‘mal bulmuş Mağribî’ gibi saldırdılar. Yurt dışı da boş durmadı tabii… FETÖ’nün tosunları internet ortamında küfür kıyamet giriştiler…

Bakan Soylu’yu eleştirebilirsiniz… Sert ve tavizsiz bulabilirsiniz… ‘Geçmiş günahların gölgesi uzun olur’ diyebilirsiniz… Bir zamanlar hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanı’na yönelik sözlerini ortaya döküp tezvirat yapmak isteyebilirsiniz… Ancak onun fedai ve şovalye ruhlu biri olduğunu inkâr edemezsiniz.

İşte bu ruhtur ki, hükümet ve Cumhurbaşkanı’nın daha fazla yıpratılmasını engellemek için ortaya çıkmış ve ülkemizin siyasî hayatında çok da sık görülmeyen bir yaklaşımla Bakan Soylu’nun sorumlulukları üstlenip istifa etmesine neden olmuştur… Hani, “İngilizler, Almanlar, Japonlar olsa şöyle yapardı; böyle derdi” diye çemkirenleri de düş kırıklığına uğratan aynı ruhtur…

Sayın Cumhurbaşkanı’nı yakından tanıyanlar, onun vefa duygusunun ne kadar gelişmiş olduğunu da bilirler… O nedenle, İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un, Cumhurbaşkanı’nın istifanın kabul edilmemesi kararıyla ilgili bir ‘gerekçe hüviyeti’ niteliği taşıyan açıklamasında belirtilenler son derece netti:

“15 Temmuz darbe girişiminin hemen arkasından İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Sayın Süleyman Soylu, bugüne kadar başarılı çalışmalarıyla milletimizin takdirini kazanmıştır. Terör örgütlerinin ülkemizdeki eylem kapasitelerinin önemli ölçüde azaltılmasında Sayın Bakanımızın yürüttüğü kararlı mücadelenin büyük payı vardır.”

Sayın Cumhurbaşkanı, bu kararıyla ‘risk’ almıştır. Bir ‘iletişim’ riski… Hamaset erbabı hemen ‘öküz altında buzağı’ veya ‘danışıklı dövüş’ arayacaktır…

Yani, “İçişleri Bakanı bir hata yapmıştır ve yıpranmaktadır. O hâlde onu aklayıp iadeiitibar için istifa ettirelim. Sonra da istifasını kabul etmeyerek göreve devamını isteyelim. Bu şekilde hem kendisini destekleyen tabanın dediklerini yapmış olalım hem de Bakan güç kazanarak görevine devam etsin…”

Böyle bir algılamanın oluşma riskini de göze alan Sayın Cumhurbaşkanı aslında bireysel algıdan çok, devlet ve hükümet görevlerinin gereken güçlü konumlandırmayla yürütülmesini sağlamaktadır.

Öküz altında buzağı arayanlar başka laflar da etti tabii: “Soylu, MHP’nin başına geçmek için istifa etti” ya da “Meral Akşener’e oynuyor” diyenler oldu mesela… Meral Akşener hanım gibi timsah gözyaşları dökenler de durumdan vazife çıkarıp hükümete yüklenmekte gecikmediler… İstifanın en kötü yanı belki de bu dedikodulara mahal vermesiydi… O nedenle ‘istifa sorunsalı’nın bir an önce çözülmesi hayırlı oldu.

Yolunuz açık olsun Süleyman Bey…

#Süleyman Soylu
#Recep Tayyip Erdoğan
#İstifa
٪d سنوات قبل
İstifa sorunsalı
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz