Yeni bir TV programı… İçerik, bildiğimiz münazara. Ana eksende, gençliğimizde bizi lisede ekipler hâlinde tartıştırdıkları konuların benzerleri var. Hani bir ekip
tezini savunurdu. Diğeri de
i…
Belagati kuvvetli olan ekip kazanırdı. Orada jüri, hocalardan oluşurdu… Adı
olan bu programda ise sunucunun
hesabından oy kullananlar
Yapımcı
ve Yönetmen
tarafından kaleme alınarak geliştirilen tamamen yerli, pırıl pırıl, ilginç, eğlenceli, bir o kadar da tartışmalı bir TV program formatı hâline getirilen yapımda
şirketinin imzası var…
Perşembe akşamı yayınlanan programda
’ın konukları (münazaracıları)
ve
idi… Konu da benzer bir ikilem:
topluma örnek olmalı mı olmamalı mı?”
Kabaca özetlersek, Gülben Ergen ‘olmalı’yı savundu, Okan Bayülgen de ‘olmamalı’yı…
Meraklısı programın tamamını
’dan izleyebilir.
Bayülgen de Ergen de sıradan magazin programlarının çok ötesinde, hayli derinlikli bakış açılarından yola çıkarak deneyimleriyle zenginleştirdikleri görüşlerini dile getirdiler… Sosyal medyadan mesajlarla tartışmaya katılan seyirciler, ekrana yansıtılan tespitlerinde bazen katılımcıları desteklediler, bazen de acımasızca eleştirdiler…
’in deyimiyle
’larına (Yankı Odalarına) tıkılmış, kendisi gibi düşünenler dışında hiçbir ses duymayan ve duymaya da zamanla tahammülü kalmamış olan kitlelere ilaç gibi gelecek bir durum. Çünkü bu gruplar ‘Yankı Odaları’ndan kafalarını uzatıp TV’de tartışma programlarına katıldıklarında birbirlerini anlamaya çalışacaklarına birbirlerini yok etmek için ilkel yaratıklar gibi saldırıp duruyorlar…
Programda ise taraflardan biri ekranda konuşurken, diğeri
adı verilen bir mekânda tutuluyor. Kapsül odada konuşulanları duyuyor, mimiklerinizle duygularınızı ifade edebiliyor ancak, konuşup tartışmaya müdahil olamıyor, söz kesemiyorsunuz…
Çelik ve Maviş’e bir tartışmanın sonuca varması, etki oluşturması, yani bir
için önce tarafların birbirini dinlemeleri gerektiğini hatırlattıkları için ayrı bir teşekkür etmek gerek…
Sanatçının kendisine seçtiği ve hitap etmek istediği
içinde olması gerektiğini anlatan Ergen, kendi üç çocuğuna karşı duyduğu sorumluluktan yola çıkarak başlattığı sosyal sorumluluk çalışmalarını, bireysel duruş ile toplumsal duruş arasındaki farkı ve sanatçının sergilemek zorunda olduğu
nı özel hayatından örneklerle anlattı.
Okan Bayülgen çok yönlü usta bir sanatçı… Sanatın pek çok dalında başarılı… Aykırı davranışları, insanı düşünmeye zorlayan tavrıyla ‘benzersiz’ ve ‘ezber bozan’ bir şov ve sahne yıldızı… Söylediklerinin pek çoğunun altına imza atmamak mümkün değil…
Bununla birlikte şu tespitleri hayli tartışılacak sanki:
ve fenomenleri çöpe atıyorum. Çöp bunlar. Hepsi para kazanmaya
çalışan zavallılar. Instagram ve TikTok dünyası ve fenomenleri
yok olacaklar. Instagram büyük bir pornografi!”…
Bayülgen’i çok iyi anladığımı sanıyorum. O fenomenlerin pek çoğundan zerre kadar hazzetmem. Küçük oğlumu da uzak tutmaya çalışırım.
Öte yandan reel politik açıdan bakıldığında denebilir ki:
kapitalizm ve liberalizmin rekabetçi yüzünün pazarlama
iletişimine yansıma biçimi, sosyal medya ortamında sadece üslup
Yoksa analog medyadaki reklam kampanyalarında, kanserojen madde içeren ya da obez yapan ya da çevreye, doğaya zararlı bir ürünün para karşılığı
olmayı kabullenen şöhretli sanatçı ile sosyal medyada para karşılığı o ya da bu ürünün tanıtımını yapıp onu tavsiye eden fenomenin ya da influencer’in (etkileyicinin) işin ahlaki boyutunda ne farkı olabilir ki…
Bizi de tartışmanın bir parçası yapmayı başarmış olan programa
dışarı çıkmaya davet ediyoruz…