|
Yok öyle bir dünya!
Halk dilinde ‘yemek kartı’ şirketi olarak anılan, aslında hayli sofistike ödeme sistemleri sunan kuruluşlardan
Multinet Up,
dikkat çekici bir araştırma yapmış:
“Çalışan Gözüyle Ofise Dönüş Araştırmas
ı”… (Canvas İletişim’den Zeynep B. Koçak Hanım’a bilgi notu için teşekkür ediyoruz)
Uzaktan, hibrit, yarı-zamanlı çalışma gibi kavram kargaşasının havada uçuştuğu, çalışanların neredeyse ‘hiç çalışmamaktan yana’ tavır sergilediği
post-pandemi
döneminin kaotik ortamına ışık tutması açısından incelenmesinde yarar var…

Firma, uzaktan çalışmaya son veren kurumlardaki çalışanların, ofise dönüş dönemiyle ilgili görüşlerini araştırmış. 3 binden fazla kişiyle görüşmüşler…

Deneklerin sadece 3’te 1’i (%34,3) ofise dönüş sürecinde ruhsal sağlıklarının “
olumlu yönde etkileneceğini”
söylemiş. Yani, %60’tan fazlasının ofise dönmeye niyeti pek yok…
Ofise dönme yanlısı ‘üçte bir’lik kesimin gerekçeleri şöyleymiş:
“Günlerim daha hareketli ve aktif geçecek”
(%68)…
“Sürekli kapalı ortamda kalmamak iyi gelecek”
(15,6)…
“Yalnızlıktan kurtulacağım”
(%10)…
Nerede plaza diliyle ‘
teamwork
’; ya da Türkçesiyle takım çalışması? Ortak hedefler? Hani sinerji? Peki ya grup dinamiği; yüz yüze iletişimin etkisi?.. Kurumsal kültür ve değerlerle buluşmaya ne oldu? Nerede misyon; nerede vizyon?.. Çalışan bağlılığı? İşveren markası, çalışan markası muhabbeti?..

Yıllardır bu kavramlara yüz milyonlar yatıran iş dünyası apışıp kalmış durumda… Çalışanların kafası bambaşka yerde…

Ofise dönüş sürecinde ruhsal sağlığının olumsuz etkileneceğini düşünen çalışanlara bu sürecin kendileri için nasıl kolaylaştırılabileceği sorulduğunda, yarısından fazlası “Prim veya ücret artışı gibi maddi desteklerle teşvik edilmek” istediklerini ifade etmişler… Yani
‘maddi müşevvik’
devrede… Maneviyat tatile çıkmış…

Kurum içi eğlenceli sosyal aktiviteler ve psikolog danışmanlığı destekleri ve işverenlerinin daha hoşgörülü ve esnek davranması beklentiler arasındaymış…

Bu arada her iki kişiden biri (%55) “Çalıştığım mekân iş performansımı etkilemiyor” diyormuş.

Pek çok araştırma daha var… Kafalar karıştıkça karışıyor…

Eleman.net’
in, Türkiye genelinde 22.400 kişiyle yaptığı “Dijitalleşme ve İş Hayatına Etkileri” araştırmasına göre; katılımcıların %67’si dijitalleşmenin iş hayatını kolaylaştırdığını söylemiş.
Cambridge
ve
Salford
üniversitelerinden sosyologlar, 2009-2018 arasında, İngiltere’de 70 binden fazla kişiyle yapılan anketleri incelemişler. Sonuç çok çarpıcı: 5 günlük hafta sonu, günde sadece iki saat çalışma ve yıllık tatillerin haftalardan aylara çıkarılması yeni çalışma düzenindeki tercihler olarak ortaya çıkmış…

Bir de fütüristler var tabii… Onlara bakacak olursak otomasyon ve robotik sistemler o kadar gelişecek ki zaten hiç çalışmayacağız…

Yok öyle bir dünya!.. Ancak çalışanlar henüz bunu bilmiyorlar…

Gözümüze takılanlar…

- Çevrim içi satış ve e-ihracat alanında
KOBİ
ve girişimcileri desteklemeyi hedefleyen “Bi Tıkla İhracat” programı
Ticaret Bakanlığı
’nın desteği, Amazon Türkiye,
TOBB, PwC Türkiye ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi
iş birliğiyle hayata geçiriliyormuş. Eğitimler ve ücretsiz danışmanlık hizmetlerinin sunulacağı programa
bitiklaihracat.com
adresinden ulaşılabiliyormuş. Türkiye’deki tüm işletmelerin %99,8’ini oluşturan KOBİ’lerin toplam istihdamın %76,7’sini sağladığı göz önünde bulundurulduğunda “Bi Tıkla İhracat” programının önemi daha iyi anlaşılacaktır. (Cumhur Karabacakoğlu, Marjinal PR)
- Ebeveynler yasaklıyor, kimileri yüzüne bakmıyor ama
Tiktok
kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) çalışmalarıyla bu durumu değiştirmek için ‘tam gaz’ ilerliyor. Gözümüze takılanları şöyle bir sıralayalım:
Kızılay, Çarş
ı taraftar grubu,
LÖSEV
ile yaptıklarının yanı sıra
#sevginipaylaş
projesini desteklemiş,
#iyiyipaylaş
kampanyasını başlatmış, Müzeler Haftası’na destek vermiş,
T-Talk
serisini düzenliyorlarmış.
2022 Eurovision Şarkı Yarışması
’nın resmî eğlence partneri,
Cannes Film Festivali
’nin resmî sponsoru, şimdi de
İKSV’
nin eğlence partneri olmuşlar. Platform, belli ki şimdilik en zayıf yönü gibi görünen ‘
itibarını
’ yükseltmek için ciddi çaba sarf ediyor… Yine de
“Fazla olan yanlıştır”
sözünü dikkate almanın yararını görebilirler… (Edanaz Aksoy, Weber Shandwick PR)
- Uzun süredir bilinen bir yöntemdi ancak ülkemizde pek de rastlamamıştık: 75 ülkeye satış yapan kitap sitesi
İstanbul Books,
“İstek Üzerine Basım”
sistemiyle dijital olarak, sipariş verilen adette kitabı basarak alıcılara ulaştırıyormuş. Ayrıca yazarlar bir yayınevine ihtiyaç duymadan kitaplarını okurlarına sunabiliyormuş. Çevreye olumlu etkileri olacak bu yöntem depolama ve basım maliyetlerini ciddi oranda düşürecektir. Umarız bu durumu kitap fiyatlarına da yansıtıyorlardır. (Ayşe Marika Sağlam, Yazardan Direkt, Üretim ve Pazarlama)
-
Nestlé Cares Çalışan Gönüllülük Kulübü, Bursa’daki Bakırköy Özel Eğitim Meslek Okulu
’na kütüphane kurmuş. Kütüphanenin boyanmasından mobilya yerleşimine kadar tüm hazırlıklar gönüllüler tarafından yapılmış.
Nestlé Türkiye
de 960 kitap bağışlamış… İletişim çalışmalarında buna
‘çalışan gönüllülüğü’
diyorlar. Öncelikle
‘çalışan bağlılığı’
na olumlu etkisi için tercih edilen bu tür aksiyonlarla
KSS
alanında görünürlük sağlanabileceği gibi hedef kitleye çalışanların
‘sözcülüğü’
ile ulaşmak da mümkün olabiliyor. (Fatma Yavuzaslan, Artı İletişim)

#Multinet Up
#Amazon Türkiye
#TOBB
#Nestlé
2 yıl önce
Yok öyle bir dünya!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset